02 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kürecik’e el konsun Suriye’yle anlaşalım

Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa, 'Kürecik üssüne el konsun, Esad yönetimiyle siyasi ve askeri işbirliğine gidilsin.' dedi. Dr. Hazar Vural Jane, Ankara-Şam birlikteliğinin önleyici olacağını söyledi. Gazeteci Alptekin Dursunoğlu da tutarlı dış politika izlenmesi gerektiğini ifade etti

Kürecik’e el konsun Suriye’yle anlaşalım... Türkiye, İsrail'e karşı ne yapmalı? Türkiye ile Suriye işbirliği İsrail'i durdurur mu? Kürecik neden kapatılmalı?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın TBMM açılışındaki “Siyonizmin bir hedefi de Türkiye” çıkışı “Türkiye ne yapmalı” sorusunu gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı daha önce de “Anadolu’nun savunması Gazze’den başlar” sözleriyle Filistin davasının Türkiye için önemine dikkat çekmişti.

İsrail’in Lübnan’ı işgal girişimi ve İran’ın karşılık vermesi bölgede suları iyice ısıttı. İsrail, Türkiye sınırına bir adım daha yaklaştı. Gelinen aşamada Türkiye’nin milli güvenlik ve bölgesel barış ekseninde atması gereken adımları Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa, Dr. Hazar Vural Jane ve Gazeteci Alptekin Dursunoğlu ile konuştuk.

İhsan Sefa, yapılması gereken ilk işin Kürecik Üssü’ne el koymak olduğunu söyledi. “Kürecik hem İsrail’i koruyor, hem savaşın yayılmasına yardımcı oluyor, hem de Türkiye’yi de hedef haline getiriyor.” dedi. Hazar Vural Jane, “Türkiye-Suriye ilişkilerindeki normalleşme her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır.” mesajı verdi. Alptekin Dursunoğlu ise Türkiye’nin hiçbir şey yapmamasının şu an yaptıklarından daha hayırlı olduğunu savundu.

‘ARZ-I MEVUD KUKLA KÜRT DEVLETİ’

Kürecik’e el konsun Suriye’yle anlaşalım - Resim : 1

Vatan Partisi Merkez Karar Kurulu Üyesi Emekli Hava Kurmay Albay İhsan Sefa, “Lübnan-Türkiye arası 170 kilometre ama İsrail ülkemize yönelik hamlelerini doğrudan yapamayacaktır. ‘Arz-ı Mevud’ hayalinin peşinden gitmek için ‘İkinci İsrail’ dediğimiz yani kukla Kürt devleti projesini hayata geçirmeye çalışacaktır.” diye başladı. Sürecin hep propaganda konuşmalarıyla gidemeyeceğinin altını çizen Sefa şöyle anlattı:

“Burada da ABD desteğiyle terör örgütü PYD/ PKK tarafından Suriye’nin kuzeyinde işgal edilen alan çok kritik. Tabi İsrail salgırganlığının da durdurulması gerekiyor. Hedef Türkiye’yse, Filistin davasında samimiysek, Anadolu’nun savunması Filistin’den başlıyorsa o zaman yapmamız gereken şeyler var. Bu böyle hep propaganda konuşmalarıyla gidemez.”

‘BİR BUÇUK DAKİKA KAZANDIRIYOR’

İhsan Sefa, Türkiye’nin atması gereken adımları üç maddede sıraladı. Kürecik üssüne el konulmasını, Suriye’de Beşar Esad yönetimiyle en hızlı şekilde siyasi ve askeri işbirliğine gidilmesini ve İsrail’in lojistik desteğinin kesilmesi üzerine diplomatik faaliyetlerin arttırılmasını önerdi. Sefa üç maddeyi şöyle gerekçelendirdi:

“İlk yapmamız gereken şey Kürecik Üssü’ne el koymaktır. Bakın Lübnan’ın, İran’ın attığı füzeleri İsrail’in hava savunma sistemine bildiren merkez Kürecik’tir. Burası önce Almanya’ya, oradan İsrail’e haber veriyor. Hatta ben artık doğrudan bildirim yapıldığını düşünüyorum. Tamamen kontrolümüz dışında çünkü. İsrail radarından bir buçuk dakika önceden algılıyor. Bir buçuk dakika hava aksiyonlarında çok ciddi bir süredir. Buradan çıkarma tebligatı mı gönderiliyor, elektriği ve suyu mu kesiliyor; ne yapılıyorsa yapılmalı, burası etkisizleştirilmeli. Çünkü Kürecik hem İsrail’i koruyor, hem savaşın yayılmasına yardımcı oluyor, hem de Türkiye’yi de hedef haline getiriyor.”

‘İSRAİL’İN CESARETİNİ KIRAR’

Sefa, Suriye adımının Türkiye’ye yönelik tehdidi kaynağında bertaraf etmek ve İsrail’in cesaretini kırmak amacıyla mecburi olduğunu aktardı:

“İkincisi ise Beşar Esad yönetimiyle anlaşma sağlanmalı, bu anlaşma siyasi ve askeri eylem planıyla tahkim edilmelidir. Bakın Suriye’nin kuzeyinde PYD/ PKK tarafından işgal edilen alan çok kritik. Türkiye’ye tehdit buradan gelir. Burada tehdidi kaynağında bertaraf etmek ihtiyacı, İsrail’in Lübnan girişimiyle hayati hale gelmiştir. Güçlü ve toprak bütünlüğü sağlanmış Suriye, İsrail’in cesaretini kırar.

“Üçüncüsü de Türkiye, İsrail’in lojistik desteğini kesici diplomatik temasları da sürdürmelidir. Burada özellikle İsrail’e giden petrolü kesintiye uğratmak elzemdir.”

‘SURİYE’YLE İLİŞKİ ÖNEM KAZANDI’

Kürecik’e el konsun Suriye’yle anlaşalım - Resim : 2

İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hazar Vural Jane de Ankara-Şam birlikteliğinin önleyiciliği üzerinde durdu ve şunları dile getirdi:

"İsrail'in Lübnan'a yönelmesiyle, Türkiye-Suriye ilişkilerindeki normalleşme her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır. Ankara-Şam işbirliği yapmak ve her iki devlet terör ve güvenlik endişelerini işbirliğiyle gidermek durumundadır. Gazze Savaşı'na başlarken İsrail, kısa sürede bu operasyonun tamamlanacağını iddia etmişti. Gazze Savaşının birinci yılında Lübnan'ı da ateşe atmaya başlayan İsrail bölgede siyasi ve askeri hedeflerine doğru giderken, insanlık suçlarına devam ediyor.

"Tüm bölge, Tel Aviv'in akıl dışı eylemleriyle tehlike altındadır. İstikrarsızlık ve silahlanma artmaktadır. Yıllarca süren uluslararası hukuk ve değerlerin inşa süreci sonunda elde edilen tüm kazanımlar işlememekte, bölge güvensizliğe doğru hızla ilerlemektedir.”

‘HİÇBİR ŞEY YAPMASINLAR’ DAHA İYİ

Kürecik’e el konsun Suriye’yle anlaşalım - Resim : 3

Yakın Doğu Haber Genel Yayın Yönetmeni Alptekin Dursunoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “İsrail saldırganlığı Türkiye’yi de içine almaktadır.” sözünün nesnel bir gerçekliği ifade ettiğini kaydetti. “Erdoğan, bugün dile getirdiği bu söylemle Direniş Ekseni’nin onlarca yıllık eylemlerinin hedefini açıklamış oldu.” dedi.

Türkiye’nin bugüne kadar iyi bir sınav vermediğini belirten Dursunoğlu’nun “Erdoğan hükümetlerinin 20 yıldır yaptıkları göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin İsrail saldırganlığından korunabilmesi için hükümetin bir şey yapması değil hiçbir şey yapmaması gerekiyor.” sözleri dikkat çekti.

‘ATATÜRK’ÜN DİRENİŞİYLE KURULDUK’

Dursunoğlu, direniş ekseninin bütün unsurlarıyla söylem üretmediğini, savaştığını vurguladı. Atatürk atfıyla bunu en iyi Türkiye’nin anlayabileceğini bildiren Dursunoğlu şu değerlendirmeleri yaptı:

“Direniş ekseni, onlarca yıldır bölge topraklarında gözü olan yayılmacı İsrail’e karşı söylem üretmiyor, savaş veriyor. Hizbullah, İsrail’in 1982’de işgal ettiği Lübnan topraklarını 2000 yılında direnişle kurtardı. Filistinli gruplar, 1967 savaşında işgal edilen Gazze’yi 2005 yılında direnişle kurtardı. Yani ne Lübnan ne de Gazze, siyasi müzakerelerle veya ‘iki devletli çözüm’le değil direnişle kurtarıldı.

“Bölgedeki direnişi en iyi anlayabilecek ülke Türkiye’dir; çünkü Türkiye Cumhuriyeti, I. Dünya savaşından sonra ‘müzakerelerle veya siyasi çözümle’ değil, Atatürk liderliğinde başlatılan ulusal direniş sayesinde kuruldu.”

‘İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM’ DİRENİŞ DEĞİL’

Dursunoğlu, AK Parti hükümetinin “İki devletli çözüm” yaklaşımının da doğru olmadığını ileri sürdü ve şöyle devam etti:

“Erdoğan hükümetlerinin Filistin sorunuyla ilgili çözüm önerisi ise direniş değil, ‘iki devletli çözüm’. Erdoğan hükümetleri, İsrail’in 2010’da OECD’ye üye olmasını sağladı. 2012’de İsrail’i İran füzelerine karşı korumakla görevli Kürecik Radar Üssü’nün kurulmasına izin verdi. 2017’de İsrail’in NATO’da ofis açmasını sağladı. Erdoğan, iktidara geldiği 2002 yılında 1.4 milyar dolar olan ticaret hacmini 2024 yılında 9 milyar dolara çıkardı. Şu anda da resmi olarak İsrail’le ticaret yasaklanmış olmasına rağmen, ya üçüncü ülkeler üzerinden veya Filistin adı altında devam ettiriliyor.”

‘YAPAMAYACAKLARINI VAAT EDİYOR’

“Erdoğan yakın zaman önce ‘Biz nasıl Karabağ'a girdiysek, nasıl Libya'ya girdiysek bunun benzerini aynen onlara da yaparız.’ demişti. Halbuki ne Filistinlilerin ne de bölgenin Türkiye’nin İsrail’le savaşa girmesi yönünde bir talebi yok. Türkiye, yapabileceklerini yapmıyor; yapamayacaklarını vaat ediyor.

“İran ve Suriye, Aksa Tufanından birkaç hafta sonra Riyad’da yapılan İslam İşbirliği örgütü ve Arap Birliği genişletilmiş toplantısında gerçekten yapılabilir öneriler getirmişti. Bu önerilerden ikisi Türkiye gibi ABD müttefiki ülkeler tarafından bile yapılabilecek önerilerdi. Birincisi İsrail’le siyasi ve ekonomik ilişkilerin kesilmesi ve rejime yaptırım uygulanması; ikincisi de direnişin silahlandırılması ve desteklenmesiydi. Suriye’deki muhalif grupları silahlandırmakta son derece mahir davranan Türkiye, Hamas’ı silahlandırabilir, ‘bizim topraklarımızda gözü olan İsrail’le’ siyasi ve ekonomik ilişkileri de kesebilirdi.”

‘İSRAİL’E PROPAGANDA DESTEĞİ SUNULUYOR’

“Ancak İsrail’in hala Ankara ve İstanbul’daki elçilikleri açık ve Türkiye Filistin adı altında İsrail’le ticaret yapmaya devam ediyor. Ankara, direnişin karşı olduğu ‘iki devletli çözüm’ü hala destekliyor.

“Hükümet yanlısı medya ve hükümet yanlısı tarikat ve cemaatler ise İran, Hizbullah, Irak direnişi, Yemen Ensarullah hareketi ve Suriye karşıtı yayınlarıyla İsrail’e propaganda desteği sunuyor. Peki Erdoğan’ın son derece doğru tespiti çerçevesinde “İsrail saldırganlığı karşısında Türkiye korumak için hükümetin ne yapması gerekiyor. Erdoğan hükümetlerinin 20 yıldır yaptıkları göz önünde bulundurulduğunda Türkiye’nin İsrail saldırganlığından korunabilmesi için hükümetin bir şey yapması değil hiçbir şey yapmaması gerekiyor.”

İsrail ABD AK Parti Suriye PKK