Macaristan, LGBT dayatmalarına karşı ulusal egemenliğini savunuyor
Macaristan Batılı merkezler tarafından dayatılan LGBT örgütlenmesine karşı önlemler alıyor. Ülkede LGBT yürüyüşleri yasaklandı. Bu konuda anayasa değişikliği yapıldı. Yeni yasal düzenlemeleri ve konunun ideolojik boyutunu Macar siyaset bilimci Thibaud Gibelin, Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi


Macaristan yıllardır LGBT propagandası ve örgütlenmesine karşı mücadele veriyor. Son olarak Macaristan Meclisi, LGBT yürüyüşlerine yasak getirdi. Ardından Meclis, LGBT faaliyetlerini engelleyen anayasa değişikliğini de kabul etti. Ülkede sadece kadın ve erkek cinsiyetlerinin tanınacağını ilan edildi. Yapılan yasal düzenlemelerin amacı; çocukları fiziksel ve duygusal olarak korumak. Başbakan Viktor Orban, LGBT faaliyetleri üzerinden Macaristan’a yönelik dış müdahaleye de izin verilmeyeceğini söyledi. Alınan yasal önlemleri Matthias Corvinus Collegium'da (MCC) misafir öğretim üyesi olan Macar siyaset bilimci Thibaud Gibelin Aydınlık Avrupa’ya değerlendirdi. Gibelin meselenin liberal ideolojiyle bir çatışma olduğunu ve Macaristan’ın ulusal egemenliğini korumak amacıyla hareket ettiğini söyledi.
ÖNCELİK ÇOCUKLARI KORUMAK
Macaristan'daki yasanın arka planından kısaca bahsedebilir misiniz? Bu süreç nasıl ortaya çıktı?
Macaristan'da yakın zamanda toplumsal düzeyde iki yasal önlem alındı. 18 Mart 2025 tarihinde Parlamento, “LGBT Yürüyüşü”nün 2021 yılında çıkarılan ve küçüklere eşcinselliğin teşvik edilmesini yasaklayan yasayı ihlal ettiği gerekçesiyle yasakladı. Yasa metni 27'ye karşı 136 oyla kabul edildi. 14 Nisan'da yapılan bir anayasa değişikliği ile bir kişinin ya erkek ya da kadın olduğu kanunla güvence altına alınarak cinsiyet geçişine ilişkin tartışmalara son nokta konuldu. Metinde özellikle “çocukların uygun fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişim hakkının diğer tüm haklardan öncelikli olduğu” belirtilmektedir. Böylece hükümet, “çocukları korumak” adına kararlaştırılan LGBT yürüyüşlerinin yasaklanmasına ilişkin yasal zemini güçlendirmeyi amaçlıyor.
BİREYCİLİĞİN İFRATA VARDIRILMASI
Yüzyılın başından bu yana Batı'da sözde “toplumsal” yasaların yürürlüğe girdiğine tanık oluyoruz. Bu yasal değişiklikler halkın çoğunluğunun isteğinin bir sonucu değil, Anglosakson dünyasından kaynaklanan yıkıcı bir ideolojiye bağlı militan bir azınlık tarafından dayatılıyor. Acımasız ve kitlesel toplum mühendisliği sonunda dağınık kitlelerin rızasını kazanır. Bu, bireyciliğin kendi mantık çerçevesi içinde ifrata vardırılmasıdır: birey kendi cinsiyetini tayin etme noktasına kadar kendi kendini üretir. İlk değişiklikler eşcinselliğin suç olmaktan çıkarılmasını ve ardından normalleştirilmesini talep etti; ardından eşcinsel çiftlere evlilik hakkı tanıyan yasa dayatıldı. Fransa'da 2013 yılında kabul edilen bu yasa büyük bir halk muhalefetiyle karşılaştı. Ancak bu, en savunmasız durumda olan çocuklara zarar veren diğer gelişmelere doğru atılmış bir adımdı. Gerçekten de eşcinsel evlilikler evlat edinmeye kapı açıyor. Bu “çocuk hakkı” daha sonra yardımcı üreme teknolojisi (ART) ve taşıyıcı annelik ile daha da geliştirildi.
Yasanın amacı nedir? Bu yasa çocukların korunmasına nasıl katkıda bulunacak?
Yasanın amacı, çocukların korunmasını bayağı ve propaganda amaçlı davranışların üzerinde tutmaktır. Zira bazı çevrelerce provakatif olarak ele alınan amaçlar, çocukların korunmasının önüne geçmektedir. Cinsiyet akışkanlığı ile ilgili propagandanın, hayatlarının bu aşamasında savunmasız ve yönlerini şaşırmış olan ergenlere çok zarar verdiği de gözlemlenmiştir.

BATI, GENÇLERİ PİYASAYA TESLİM EDİYOR
Macaristan, çocukların eğitiminin ebeveynlerin sorumluluğunda olduğunu teyit etmektedir. Bu nedenle devlet, ailenin ayrıcalıklarını korumak için yasalar çıkarırken, Batı'daki eğilim gençleri piyasaya ve onun genişlemesini garanti eden ideolojiye teslim etmektir. Buna “cinsiyet geçiş” piyasası (aslında bir kısırlaştırma operasyonu) ve aynı zamanda cinsiyet disforisiyle (memnuniyetsizlik) bağlantılı tüm meseleler de dahildir.
Macar hükümeti bu eğilimin sistemik doğasını dikkatle analiz etmiş ve toplumun, egemen kültürün ve çocukların korunmasına elverişli bir çerçeve oluşturmaya karar vermiştir. Anayasa değişikliği, Batı'daki mevcut eğilimle taban tabana zıt olan belirli bir toplum vizyonunu garanti altına almaktadır.
LİBERAL DÜNYA GÖRÜŞÜ İLE İDEOLOJİK ÇATIŞMA
Bu yasanın yürürlüğe girmesinin başka hangi temel motivasyonları var? Macaristan'ın egemenliğine katkıda bulunmak mı amaçlanıyor?
Bu yasa, liberal dünya görüşü (doğamızdan kopmayı özgürleşme ve ilerleme olarak gören) ile bu acımasız değişimlere maruz bırakılan toplumlar arasındaki ideolojik çatışmanın ortasında yaşanmaktadır.
Orta Avrupa ülkeleri, Batı Avrupa'yı karakterize eden bu baskın ideolojik atmosfere karşı ortak bir kopukluğu paylaşmaktadır. Ancak buna yönelik tepki genellikle organize bir direnişten ziyade basit bir atalet şeklinde ortaya çıkıyor. Macaristan ise tam tersi bir yol izlemeye karar verdi. Kendisini, bunun öncüsü haline getirdiği bir karşı modeli savunuyor.
MACARİSTAN, EGEMENLİĞİNİ KORUYOR
Macaristan bir yandan bazıları tarafından hedef olarak gösterilirken, diğer yandan da Avrupa içinde bir alternatif olarak kendini ortaya koyuyor. Ülkenin bu şekilde öne çıkarılması Macarların kendileri hakkındaki farkındalıklarını güçlendiriyor. Geniş bir halk mutabakatı yoluyla kolektif kimliğin yeniden canlandırılması demokratik bir ülkenin egemenliğini destekler, özellikle de böyle bir mutabakat halkı ayakta tutan geleneksel sosyal düzeni koruyorsa.
Liberal reformların, başta “aile planlaması” örgütleri olmak üzere yurt dışından desteklenen gruplar ve daha geniş anlamda “açık toplum” yanlısı örgütler tarafından talep edildiğini de eklemek gerekir. Bu ağları alt etmek, Macaristan'daki yabancı müdahalesini sınırlamak ve ulusal egemenliği güçlendirmek anlamına gelmektedir.