20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Macron’un Biden ile dansı

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransa İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana bu kadar aşağılanmamış ve kendi müttefikleri tarafından “sırtından” bıçaklanmamıştı.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean Yves Le Drian, Çin’i hedef alan ABD, İngiltere ve Avustralya’nın oluşturduğu AUKUS Paktı ile birlikte Avustralya-Fransa arasındaki denizaltı anlaşmasının iptal edilmesiyle “müttefiklerin ihanetine uğradıklarını”, “sırtından vurulduklarını” ve NATO ile ilişkilerin “gözden geçirilerek yeniden düşünülmesi” gerektiğini ifade etmişti. Ülkede bir deprem havası yaşanmış; ulusal basından muhalif siyasi partilere; hatta Macron’un kendi partisinden siyasetçilere kadar “Fransa’nın aşağılandığını”, kimi “NATO’dan tamamen çıkması”, kimi Charles de Gaulle’ün 1963’te yaptığı gibi “NATO’nun askeri kanadından ayrılması” gerektiği ifade etti.

Bu gelişmeler karşısında, gerek hükümet kanadından gerekse AB yöneticilerinden “Özerk Avrupa Savunması” nın geliştirilmesi için bir fırsat doğduğu değerlendirmesi yapılmıştı.

BİDEN AVRUPA SAVUNMA

STRATEJİSİNİ DESTEKLEYECEKMİŞ

Krizin patlamasıyla birlikte Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bir hafta sustu. Hükümet üyeleri ve Dışişleri Bakanı konuşuyordu ama Macron’un nasıl bir tutum alacağı merak konusuydu. 22 Eylül Salı günü ABD Başkanı Joe Biden, Macron’u telefonla aradı. Beyaz Saray'a göre görüşme "dostça" bir havada geçmişti. Niyet ortaya çıkmıştı: Her iki lider de krizi yumuşatmayı istiyordu. Onlara göre sorun “diyalog eksikliğinden” kaynaklanıyordu. Biden ve Macron “derinlemesine istişareler” başlatmaya karar verdiler.

Muhalefet liderlerinin talep ettiği gibi, Macron’un Fransa’nın NATO üyeliğini sorgulaması veya askeri kanattan ayrılmasını gündeme getirmesi söz konusu değildi. Tam tersine bu görüşmede Paris’e çağırdığı Fransa’nın Washington Büyükelçisinin bu hafta geri döneceği açıklandı.

Yapılan ortak açıklamada, ABD, Fransa ve Avrupa’nın “Hint-Pasifik bölgesinde attıkları adımların stratejik bir öneme sahip olduğu” belirtildi. Açıklamada Fransa’nın sürekli dillendirdiği “özerk”, “Avrupa Savunması’nın güçlü olmasının Atlantik ve küresel güvenliğe olumlu katkıda bulunacağı ve NATO'yu tamamlayıcı nitelikte olduğu" ifade edilmiş. Ayrıca Biden "Afrika’nın Sahra bölgesindeki Avrupa devletlerinin terörle mücadele operasyonlarına ABD'nin desteğini güçlendireceği" sözünü vermiş. Demek ki görüşme o kadar “olumlu” geçmiş ki, aralarındaki “güveni” güçlendirmek için iki lider, Ekim ayı sonunda Roma'da yapılacak G-20 zirvesinde baş başa görüşme kararı almışlar. Hatta Biden fırsat bulursa Roma’dan öne Paris’e gelebileceğini de ifade etmiş.

MUHALEFET: MACRON

ABD’YE TESLİM OLDU

Sağdan Sola ABD’ye karşı Fransa’nın ulusal egemenliğini savunan muhalefet liderleri Biden-Macron görüşmesinden sonra yaptıkları yazılı açıklamalarla Macron’a tepkilerini dile getirdiler.

Boyun Eğmeyen Fransa'nın lideri Jean-Luc Mélenchon, Emmanuel Macron'un Joe Biden'a "koşulsuz" teslim olmasını kınayarak "Macron koşulsuz olarak Biden'a teslim oldu" dedi. Ulusal Birlik Partisi Lideri Marine Le Pen ise daha ironik bir şekilde “Emmanuel Macron ile bağımsızlığımızı ve gururumuzu koruma alanında, en kötüsü her zaman kesindir!" ifadelerini kullandı. Sosyalist Senatör Rachid Temal "Biden'dan Macron'a Fransa'nın yüzyılın sözleşmesinden çıkarıldığını bildiren basit bir telefon görüşmesi” olduğunu belirtti. Vatanseverler Başkanı Florian Philippot “Kısacası, Macron Fransa'ya ve bağımsızlığına karşı! Sürpriz yok!” diyerek tepkisini dile getirdi. Cumhuriyetçilerin cumhurbaşkanı adaylarından Eric Ciotti, Paris'in "bağımsızlığını ve egemenliğini yeniden kazanmak için NATO'nun askeri kanadından çıkması gerektiğini” tekrarladı.

ABD FRANSA İLİŞKİSİ

ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Macron, ABD’ye karşı teslimiyetçi bir adım atmıştır. Ama uzmanların analizleri aksi yönde. Fransa’nın önde gelen AB ve NATO uzmanı B2 sitesinin Genel Yayın Yönetmeni Nicolas Gros-Verheyde, AUKUS Paktı’nın Avrupa’yı dışlayan, NATO'nun Avrupa-Atlantik bölgesindeki muadili olan (NATO’nun dışında) bir tür Pasifik askeri ittifakının habercisi olduğunu söylüyor. Bunun AB-ABD ilişkilerine zarar vereceğinin altını çiziyor.

AUKUS Paktı bir Çin’i kuşatma ittifakıdır ve Avrupa burada ABD’den farklı düşünmektedir. Fransa ve Almanya gibi Avrupa’nın öncü ülkelerinin çıkarları Çin ile dengeli bir ilişki kurmakla mümkündür. Macron’un bu teslimiyetçi politikalarıyla ABD’den bağımsız bir savunma stratejisi geliştirmesi mümkün müdür? Bu, Biden’ın icazetiyle nasıl olacaktır? Hem bağımsız özerk bir Avrupa savunmasından yana olacaksınız hem de Biden “Özerk Avrupa savunma stratejimizi destekliyor, bu NATO’yu da güçlendirecek” diyerek bunu Fransa açısından “başarı” olarak değerlendireceksiniz!

ABD, AUKUS çıkışıyla hem Fransa’ya hem de Avrupa’ya darbe vurmuştur. Bu gelişmelerden sonra Macron’a rağmen Fransa da, Almanya da (NATO’da kalsalar bile) Çin ve Rusya ile daha dengeli ve sıcak ilişkiler içine girmek zorunda kalacaklardır.