MEDYANIN HALLERİ... PKK silah bıraktı, Sözcü TSK’ya vuruyor
PKK silah bıraktı. Kuşkusuz bu süreçte en önemli rol TSK'nın. Ancak Sözcü gazetesinin hedefinde TSK var. Bu bozgunculuğa düşmeyin.


PKK fesih açıklamasını yaptı. Milletimize hayırlı olsun.
Omuzlarımızdaki yük arttı: ABD-İsrail kışkırtmalarına dikkat ederek bu sürecin başarıyla sonuçlanmasını sağlamak hepimizin görevi.
Bu süreçte en büyük pay Türk Silahlı Kuvvetlerimizin (TSK).
Fakat maalesef bu süreci önceki açılıma benzetip, TSK’yı hedef alan bozguncular yine sahneye çıktı.
Daha önce 7 Mayıs’ta “Yaşar Paşa Açılıma Topuk Selamı Çaktı” manşetiyle, TSK’nın kullandığı dil üzerinden çarpıtmalar yapan Sözcü gazetesi, bugün de “Jandarmaya ‘teröristleri öldürmeyin’ talimatı” manşeti attı. Üst başlığı da beter: “Birinci açılımdaki ‘askerin elini kolunu bağlama’ filmi yeniden vizyonda.”
Sürecin ilk açılımdaki gibi olmadığı hepimizin malumu.
Geçmişi kaşımak niyetimiz değil ama bilgilendirme gerekiyor:
İlk açılımda askerin eli kolu, Ergenekon-Balyoz kumpasları ile bağlandı.
Fakat bu düğümü çözen, Vatan Partisi’nin Silivri duvarları oldu.
Özgürleşen TSK, 24 Temmuz 2015’te Vatan Savaşı’nı başlattı, 15 Temmuz 2016 darbe girişimini bastırarak Atlantik zincirlerini kırdı. Terörün üzerine kahramanca yürüdü. Girilmedik mağara bırakmadı. Bu gerçeği Vatan Partisi Genel Başkanı Dr. Doğu Perinçek açıkladı, Aydınlık 28 Şubat 2025 tarihli manşetinden duyurdu: “Türk Ordusu PKK’yı bitirdi, Öcalan bu gerçeğe teslim oldu!”
Başta da uyardık.
Şimdi PKK’nın fesih sürecinin başarıya ulaşmasını isteyen bir Türkiye cephesi var.
Bir de bu süreci bozmak isteyen ABD ve İsrail.
Türk Ordusunu hedef alan manşetlerin yeri ABD-İsrail’in safıdır.
Bu bozgunculuğa düşmeyin.
PKK’nın bıraktığı silahı siz devralmayın!
Sonraki süreç
ABDULKADİR SELVİ-HÜRRİYET
Bu süreç bir al-ver süreci değil. Ancak, PKK silah bıraktıktan sonra bir demokratik dönüşüm süreci yaşanacak.
Silahların teslim alınması, sayıları 40 civarında olan ve haklarında kırmızı bülten çıkarılan PKK yöneticilerinin durumu, dağa çıkan PKK’lılar ve cezaevindeki hasta ve yaşlı mahkûmların durumu.
Bunların hepsi için kompartıman kompartıman olarak ayrı ayrı çalışmalar yapılıyor. Türkiye büyük devlet. Silah bırakma kararından sonraki mekanizmalar da planlanmış durumda.
PKK’nın silahları ne olacak? PKK’nın silahlarını bulundukları ülke yönetimi ile oluşturulan ortak mekanizma toplayacak. Suriye’deki PKK’lılar silahlarını Suriye yönetimi ile oluşturulan ortak mekanizma gözetiminde teslim edecek. PKK’nın ağırlığı Irak’ta. Bu ülkede ise Irak yönetimi ile kurulan ortak mekanizma silah bırakmayı denetleyecek. PKK’nın silah depolarını, silahların türünü tespit etmiş olacağız.
YENİ PARADİGMA
Cemil Bayık, Murat Karayılan gibi Kandil’deki PKK yöneticileri ne olacak?
Kandil’deki üst yönetim, Türkiye’ye gelmeyecek. Ya üçüncü bir ülkeye gidecek ya da Irak içlerinde kaybolacak.
Artık her yönüyle yeni bir dönem başlayacak. Paradigma değişecek. Yeni dönemin parametreleri farklı olacak.
Şehitlerin ve gazilerin zaferi…
ÖZAY ŞENDİR-MİLLİYET
Şehit ve gazilerimiz, Türkiye Cumhuriyeti’ne silah ve kan dökerek bir şey dikte ettirilemeyeceğini tüm dünyaya gösterdi.
Kitabın ortasında yazanı net olarak okumakta fayda var:
PKK, ayrı devlet ile başladı, federasyondan, Demokratik Cumhuriyet’e, demokratik otonomiden, bugün Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için mücadele noktasına geldi.
Bir pazarlık yapmadan, bir taviz vermeden “Terörsüz Türkiye” hedefine yaklaştıysak bunu en çok şehit ve gazilerimize borçluyuz.
Oğlunun silah arkadaşlarını kurtarmak için şehit olduğunu duyduğunda, acısına gururu ekleyen analar ve babalar, evlatlarının şimdi binlerce gencin hayatını kurtaracağını unutmayacak, bunun da gururunu yaşayacaklardır.
Buna rağmen “Terör siyasallaşacak” diyenleri de görmüyor değilim ama burada bir bilgi eksikliği var.
1961’den sonra Türk solunu oluşturan gruplar, Doğu sorununun sınıfsal olduğunu belirtmiş ve Kürtlerin özerk yapılar geliştirmesine eleştiri getirmişlerdi. Taleplerinin ve beklentilerinin karşılanmadığını düşünen Kürt gruplar, Türkiye İşçi Partisi’nden ayrılıp Devrimci Doğu Kültür Ocakları’nı kurduklarında sene 1969’du.
Uzun lafın kısası, “Terörsüz Türkiye” bu ülkenin Türk’üne de Kürt’üne de iyi gelecek ve bu ülkenin şehitleri asla unutulmayacak.
Adımız Thomas değil ki…
MELİH ALTINOK-SABAH
ABD ve İsrail kamuoyunun birkaç gündür ana gündemi Trump'ın Netanyahu'nun üstünü çizmesi.
Dün de New York Times'ın en meşhur köşe yazarı Thomas Friedman'ın, "Bu İsrail hükümeti bizim müttefikimiz değil" başlıklı makalesi ortalığı salladı.
Kendisi de Yahudi olan Friedman, Netanyahu'nun, kendi çıkarlarını İsrail'in ve ABD'nin çıkarlarının önüne koyduğunu belirttiği yazısında, Trump'ın gelecek hafta Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar liderleriyle görüşmeyi planlamasının ancak Netanyahu ile görüşmeyi planlamamasının 'hayati bir gerçeği anlamaya başladığını' gösterdiğini ifade etti.
"Hayati gerçeği anlamaya başlayan" Trump mı yoksa Friedman ve saz arkadaşları mı şüpheliyim.
Zira ABD ve İsrail'e Türkiye'den bakan bir gazeteci olarak benim için ortada bir sürpriz yok.
Trump'ın seçildiği günün ertesinde de bu köşede Trump'ın Netanyahu'nun taleplerine karşı mesafeli duracağını, askeri harcamalar başta olmak üzere ABD'nin İsrail'e yönelik politikalarını yeniden değerlendireceğini öne sürmüştüm.
Gerçi bizim buralarda da sözlerimi iddialı bulup haber yapanlar, hayal gördüğümü söyleyen "büyük resimciler" olmuştu ama yavaş yavaş Trump söylediklerine değil yaptıklarına bakmak gerektiğini anlıyorlar sanırım.