Yandex
19 Mart 2025 Çarşamba
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

MEDYANIN HALLERİ... Türk basını ‘Ukrayna’ olmasın diye önlem alınması şart

ABD fonlarının askıya alınması nedeniyle Ukrayna'daki medya kuruluşlarının %60'ı krize girdi. USİAD, 30'u aşkın ülkede, 6 bin 200 gazeteciye ve 707 medya kuruluşuna fon sağlandı. Türkiye'de hatırı sayılır miktarda fonlu medya var!

MEDYANIN HALLERİ... Türk basını ‘Ukrayna’ olmasın diye önlem alınması şart
A+ A-
NADİR TEMELOĞLU

Anadolu Ajansı’nın İngilizce yayınında, Elena Teslova imzalı bir haberde çarpıcı bilgiler vardı.

6 Şubat’ta yayımlanan haberin başlığı şu şekilde: “Ukrayna'daki medya kuruluşlarının neredeyse %60'ı ABD mali yardımının askıya alınması nedeniyle krizle karşı karşıya.”

Haberde şe ifadeler yer alıyor:

“Ukrayna araştırma merkezi Institute of Mass Information'a (IMI) göre, ABD fonlarının askıya alınması nedeniyle Ukrayna'daki medya kuruluşlarının neredeyse %60'ı faaliyetlerini durdurabilir.

MI'nin yayınladığı ankete göre medya profesyonellerinin %59,2'si ABD'nin medyaya yönelik destek programlarının askıya alınmasının yıkıcı etkileri olabileceğine ve birçok bağımsız medya kuruluşunun kapanmasına ya da önemli ölçüde küçülmesine yol açabileceğine inanıyor.

Anketin özetinde IMI, Ukrayna'nın ABD mali desteğine olan bağımlılığının yanı sıra etkili alternatif finansman eksikliğinin de altını çiziyor. (…)

IMI katılımcılarının üçte birinden fazlası, ankete katılan medya kuruluşlarının %35'i, ABD'den fon aldıklarını ve bunun toplam finansmanlarının %75'ini oluşturduğunu kabul ederken, diğer %28,3'ü ABD'den gelen paranın bütçelerinin neredeyse yarısını oluşturduğunu söyledi.

Ankete katılanların sadece %15.8'i Amerikan kuruluşlarından hiç hibe almadığını bildirdi.”

TÜRKİYE’DE PARA ALAN KURULUŞLAR VAR

Bunun nedeni, ABD Başkanı Donald Trump’ın turuncu darbeleri fonlamak için kurulan Amerika Birleşik Devletleri Uluslararası Kalkınma Ajansı (USAID) faaliyetlerini durdurması oldu.

USİAD, 30'u aşkın ülkede, 6 bin 200 gazeteciye ve 707 medya kuruluşuna fon sağlandı.

Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serdar Üsküplü, Ajans’ın sadece resmi olarak “demokrasiyi güçlendirmek” için 3 buçuk milyar dolar bütçe ayrıldığını anlattı. Üsküplü şuna dikkat çekti:

“Türkiye’de de çok sayıda kuruluş NED üzerinden milyonlarca lira fon almakta. Bianet sadece İsveç devletinden 335 milyon lira fon almıştır. 2024-2026 67 buçuk milyon lira daha alacaktır. Medyascope’a 19 milyon lira fon sağlanmıştır. Norveç Dışişleri Bakanlığın da 1,9 milyon lira fon sağlamıştır. Yüzlerce milyon liralık fonla Türkiye’de Amerikancı basınının da yönlendirileceğini görüyoruz.”

PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR

Bu konu hafife alınacak bir konu değildir. Bir millî güvenlik meselesidir.

Hatırlatalım. Amerika Birleşik Devletleri Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nin 28 Mart 2023’teki oturumunda Ulusal Demokrasi Vakfı (NED) Başkanı Damon Wilson, Türkiye seçimlerine müdahale etmek için gizli bir örgütlenme içinde olduklarını ve isimlerini gizledikleri bir takım kuruluşlara para yardımları yaptıklarını yeminli ifadesiyle itiraf etmiştir.

Ukrayna örneği çarpıcıdır. Bir ülkenin bağımsızlığı ile medya bağımsızlığı arasında doğru orantı vardır. Ukrayna bağımsızlığını yitirdikçe, Batı mandası haline geldikçe medyası da Batı’nın desteği olmadan ayakta kalamamaktadır. Aksi de geçerlidir.

Eğer bir ülkede medya sadece fonlarla ayakta kalabiliyorsa, o ülkenin bağımsızlığı tehlikededir.

Türkiye, Ukrayna olmamak için önlem almak zorundadır.

Devlete, Meclis’e ve hükûmete büyük görev düşmektedir.

Fonlarla etki ajanlığı faaliyetleri yürütülmektedir.

Bugün Türkiye’ye bu fonların ulaşmasına izin vermek devlet zafiyetidir.

Etki Ajanlığı Yasası bir an önce çıkarılmalı, emperyalist devletlerin ve bağlı kurumlarının Türkiye’deki basın kuruluşlarını para yardımı adı altında kontrol edilmesi engellenmelidir.

Peki diğer katlarda kimler var?

Sabah Gazetesi’nden Bercan Tutar, “Şam’daki Four Seasons’tan dünyaya yayılan Hilal’in ülküsü” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Erdoğan ve Bahçeli’nin imparatorluk reflesklerini ortaya çıkardığını belirten Tutar, şu ifadeleri kullanıyor: “Ne demek istediğimizi anlamak isteyenler başını Türkiye'nin nihai karar verici pozisyonda bulunduğu Suriye'ye çevirsin.

İlla da somut bir delil isteyenler Şam'daki Four Seasons otelinin dördüncü katına baksın. Orada Selahaddin'in Alparslan ve Fatih'in torunlarını yine bir ve birlikte aynı Hilal'in altında birleştiren Sayın Erdoğan ile Sayın Bahçeli'nin kutsal ülkülerinin nasıl dalga dalga bütün Suriye'ye ve oradan da Ortadoğu'ya ve dünyaya yayıldığını göreceksiniz.”

Sayın Bercan Tutar, Four Seasons otelinin dördüncü katında Türkiye’nin etkisi olduğunu belirtiyor. Doğrudur. Ama bizim de görevimiz şunu sormaktır. Four Seasons otelinin diğer katlarında kim var ve kimlerin etkisi var?

Yanıtı da biz verelim çünkü bu konuyu Aydınlık olarak Bercan Tutar’dan çok daha önce ele almıştık.

Kaan Arslan arkadaşımız, 23 Aralık 2024 tarihli haberine şu başlığı atmıştı: “Şam ABD ve İsrail ajanlarıyla dolu”

Haberde şöyle yazdık: “Suriye’de Beşar Esad yönetiminin düşmesinin ardından ülkeye yabancı istihbaratçı akını başladı. Başkent Şam’a ABD ve İsrail ajanlarının geldiği, otellerde Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yöneticileriyle görüşmeler yaptıkları ileri sürüldü.

Önceki akşam CNN Türk canlı yayınına Şam’dan bağlanan bir muhabir, HTŞ yöneticilerinin 5 yıldızlı bir otelde Amerikalılarla görüştüğünü ifade etti. İngiltere merkezli yayın organı The Economist de dün yayınlanan ‘Peki Suriye'deki diğer isyancılar şimdi ne istiyor?’ başlıklı haberinde, HTŞ’lilerin Şam’daki Four Seasons Otel’de görüşmeler yaptığını yazdı.

Aydınlık’ın ulaştığı bir askeri kaynak, ‘Şam hiç bu kadar yabancı insanı bir arada görmemiştir. Şam, MOSSAD ajanı dolu. Dürzi kökenli çok sayıda İsrail ve ABD ajanı var bölgede.’ bilgisini verdi.

Öte yandan Arap basınındaki haberlere göre de Amerikan, İngiliz, Fransız istihbarat görevlilerinin de Four Seasons Otel’de kaldığı, el-Beşir’in geçici hükûmetin başbakanı olması kararının da bu otelde alındığı ileri sürüldü.”

Haberimizde bu otelin fotoğrafını da bastık.

Sayın Tutar belki daha iyi biliyordur o yanıt versin.

O otelin diğer katlarında hangi istihbarat görevlileri var.

Peki Türkiye’nin mi etkisi büyük yoksa diğerlerinin mi?

Biliyorsunuz Aydınlık ilk günden beri HTŞ’nin ABD-İsrail desteğiyle sürüldüğünü belirtiyor.
İsrail güçleri, Şam’ın 20 kilometre yakınına kadar işgal etti.

Buralarda yeni üsler kuruyor.

İsrail işgaline ses çıkarmayan Ahmet Şera yönetimi iki-üç gündür kimle çatışıyor biliyor musunuz?

Lübnan sınırında Hizbullah ile.

Peki sayın Tutar, bu çatışmanın ardından dördüncü kattakilerin mi etkisi var yoksa otelin diğer katındakilerin mi?

İsrail’e susup, İsrail’le savaşanlara saldırma konusunda dördüncü kattakilerin mi etkisi var yoksa otelin diğer katındakilerin mi?

Sayın Tutar, HTŞ’nin kimin etkisinde olduğunu, ABD-İsrail bağını görmek istiyorsa Hizbullah'a yapılan saldırılara bakmalı bizce.

İşte açılımın AKP kadrosu

NURAY BABACAN-NEFES

AKP kulislerinde konuşulanlara göre, son çözüm sürecinde de rol üstlenen Genel Başkan Vekili Efkan Ala bizzat içinde. AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, Parti Sözcüsü Ömer Çelik de aktif rol alacak. Bakanlara gelince Adalet, Milli Savunma, İçişleri ve Dışişleri Bakanları da sürecin kendileriyle ilgili ayaklarını yönetecekler. MİT’i hiç söylemiyorum, zaten başından beri içinde.

Bunun neden önemli olduğuna gelince. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın geçtiğimiz günlerde dile getirdiği gibi eğer PKK silah bırakmayı kabul ederse, bir dizi adım atılması ve karar alınması gerekecek.

Bakırhan, “Çağrı yapıldıktan sonra hükümet hangi adımları atacak? Yol haritası nedir? Silahı bırakan ne yapacak, nereye gidecek, ailesine kavuşacak mı? Siyasi tutsaklara ne olacak? Ana dilde eğitim ne olacak? Yerel yönetimler, kayyımlar ne olacak?” diye sordu.

Devlet aklı

ÖZDEMİR İNCE-CUMHURİYET

Hikmet-i hükümet: Devletin bekasının söz konusu olduğu durumlarda her türlü kuraldan muaf tutulmasını savunan siyasal anlayışa “hikmet-i hükümet” denir. Devlet kriz halinde iken varlığı tehlikeye düştüğü durumlarda hukuku askıya alarak aykırı faaliyetlerde bulunmasına doktrinlerde verilen isimdir. Güncel Türkçedeki karşılığı “hükümetin varlık nedeni”dir. Meşrutiyet tartışmaları yaşanırken Osmanlı İmparatorluğu’nda sıklıkla kullanılmış olan bir ifadedir. Fransızca “Raison d’État” kavramının karşılığı olarak Türkçede “devlet gereği” ya da “devlet aklı”1 olarak çevrilmektedir. Hikmet-i hükümet anlayışı esas olarak devletin varlığını ve devletin bekasını gözetlemeyi hedefler. Hikmet-i hükümet kelimesinin kökeni Arapçadır ve “hükümetin gözettiği asıl fayda”, “hükümetin icraatında, devlet bekasını gözeten maksatlara göre hareket etmesi” anlamlarına gelmektedir. Hikmet-i hükümet anlayışının amacı devletin gücünü korumak, onun devamını sağlamaktır. Bunun için eğer devlet bir suçta tehlikeye girecekse bütün kuralları o anda bulunan geçici dönem için askıya alabilir.

Hikmet-i hükümet anlayışının aksine hukuk devlet anlayışı, her türlü eylem ve işleminde hukuka bağlı kalmak zorunda olan bir devlettir ve devlet başlı başına bir amaç değildir. Hukuk devletinde devlet, sadece bireyin refahını ve hukukunu koruyacak bir araçtan ibarettir. Devlet hukukun üstünde değildir ve hukukla sınırlandırılmış haldedir. Hiçbir şekilde, hiçbir durumda devletin hukuk dışına çıkması hukuka aykırı kararlar vermesi kabul edilemez.

Yanlış “devlet aklı” virüsü internete de bulaşmış. Buradan mutlaka temizlenmesi gerekir. Memlekette “devlet aklı” icadını kullanan gafiller “hikmet-i hükümet” anlamında kullanmıyorlar. “Üstün akıl”, “büyük akıl”, “kamusal akıl” yerine kullanıyorlar ki çok tehlikelidir. AKP kayırmasıyla dışişlerine kapağı atmış bir büyükelçinin bir uluslararası konferansta “Türk devletinin büyük aklı” diye Fransızca “Raisond’Etat”, Almancadaki “Staatsraison”, İtalyancadaki “Ragione di statio”, İngilizce “Reason of state” deyimlerinin karşılığı olarak kullanırsa maazallah, yandık ki ne yandık.

ABD Ukrayna Medya