Müsavat Dervişoğlu, kamu görevlilerini hedef aldı: 'Öyle bir nokta gelir ki...'
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 'Sivil, asker, yargıç ilgili bütün kamu görevlilerine sesleniyorum: Sizin işiniz, cumhur ittifakı içerisindeki çatışmalara taraf olmak değildir. Sizin işiniz, siyasette tartı ağırlığı olmak değildir. Öyle bir nokta gelir ki, kriz, kaosa döner' dedi.


İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Kamu görevlilerini hedef alan Dervişoğlu, "Sizin işiniz, siyasette tartı ağırlığı olmak değildir. Aynı şekilde iktidar ve ortakları artık idrak etsinler, yarattığınız bu kutuplaştırmanın ve ayrımcılığın sonu, bütün kontrolün yitirilmesidir. Hele ki, her alanda istikrarsızlıklar, krizler, darboğazlar yaşattığınız bu ülkede tüm insanların canı burnundayken. Bir gün öyle bir nokta gelir ki, kriz, kaosa döner." dedi.
Dervişoğlu'nun açıklamaları şöyle:
"Üzülerek ve acıyarak görüyorum ki, iktidar pozunu verenler, bu ferasetin yakınından bile geçmemektedirler. Bir evlat, babasının mezarını ziyaret edemeyecek öyle mi? Ankara’nın ortasında, merkezinde, herkesin gözü önünde, nir Türk milliyetçisi, rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in kabrini ziyaret edemeyecek öyle mi? Yahut Ana muhalefet partisi genel başkanı, fiziki bir saldırının hedefi olacak; üstelik yüzlerce kişinin, onlarca gazetecinin önünde bu gerçekleşebilecek öyle mi? Biz bu aşamaya mı geldik? Sizin maksadınız nedir? Bir cani, hem de bir evlat katili, infaz yasasından faydalanmış aramızda dolaşıyor. Canlı yayında, kameraların önünde, ne hikmetse, bir parti genel başkanına denk geliyor ve saldırıyor."
"Anayasa’nın her yurttaşa tanıdığı siyaset yapma hakkına yönelen hiçbir saldırı basit bir adli vaka değildir. Bu sıradan bir cebri fiil değildir. Bu, doğrudan doğruya anayasal düzene, demokratik hayatımıza ve cumhuriyet’in temel ilkelerine yönelik bir tehdittir. Bir milletvekiline, bir il başkanına, bir siyasi parti liderine yönelen saldırı; sadece bir kişiye değil, bir hakka, bir kuruma, bir rejime yönelmiş demektir. ‘Sana siyaset yaptırmayacağım’ demektir! Ya da ben siyaset yapma hakkını bile ortadan kaldırırım tehdididir! Bu nedenle bu eylemler sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamaz, ele alınmamalıdır. Ne yazık ki, bunları daha önce de yaşadık. Tehditlerse artık vakai adiyeden. Alparslan Türkeş’in kabrinde yaşanan hadisede; valilik ve emniyet 200 kişiyi oradan uzaklaştıramıyor. Bir milletvekilini, bir kadını, bir evladı, merhumun aziz hatırasını korumak yerine, Cumhur koalisyonunu korumayı tercih ediyorsa, bunlar devlet olma vasfını yitirmişlerdir. Çünkü devlet olmanın gereğini yapmak yerine, Balgat’tan alacakları iznin peşine düşmüşlerdir."
'KUTUPLAŞTIRMANIN SONU KONTROLÜNÜN YİTİRİLMESİDİR'
"Buradan sivil, asker, yargıç ilgili bütün kamu görevlilerine sesleniyorum, sizin işiniz, cumhur ittifakı içerisindeki çatışmalara taraf olmak değildir. Sizin işiniz, siyasette tartı ağırlığı olmak değildir. Aynı şekilde iktidar ve ortakları artık idrak etsinler, yarattığınız bu kutuplaştırmanın ve ayrımcılığın sonu, bütün kontrolün yitirilmesidir. Hele ki, her alanda istikrarsızlıklar, krizler, darboğazlar yaşattığınız bu ülkede tüm insanların canı burnundayken. Bir gün öyle bir nokta gelir ki, kriz, kaosa döner. İşte orada anarşi doğar ve değil sarayınız, hiçbir istibdat bununla hayatta kalamaz. Bu 'suni dengelerle' makamda kalırım umudunda olanlar varsa, bilsinler; o batan iktidar gemisinde, kimse sizi filikasına çağırmayacaktır."
'BU ALKIŞI REDDEDİYORUZ'
"Siyaset bugün öfke üretiyor. Hangi kitleye daha çok hakaret edersen, o kadar alkış alıyorsun. Bilinsin ki biz bu alkışı reddediyoruz! Hakikatler ortadayken, hiçbir gruba hakarete gerek yoktur. Ne seçmeni ahmak yerine koyanlardanız, ne de her rakibi, can düşmanı yapanlardanız. Kamplaştıran, ayrıştıran dilleri ve tutumlarıyla, ülkemizi, milletimizi öyle bir noktaya getirdiler ki, herkes birbirine kinli, herkes bir diğerine karşı hesap içinde. Bu ayrılık-gayrılık sürdürülebilir değildir. Yarattığı öfke, bir gün, sokak ortasında kadınlara yönelen şiddetle, bir başka gün trafikteki kavgayla, bir diğer gün siyasetçilere saldırıyla kendini gösteriyor."
"Siyasetinden sokağına kadar, milletçe birbirimize zarar veriyoruz. Bu öfke selinden de tek karlı çıkan bu iktidar ve ortakları. Bu iktidarın beğenmeyip eski Türkiye dediği zamanlarda, ‘Bizim bizden başka dostumuz yok’ diyorduk. Bunların yeni Türkiye’sinde geldiğimiz noktaysa; Bizim bizden başka düşmanımız yoktur! İktidarın saldırgan dili ve uygulamalarıyla gerilen toplumsal tansiyon, bugünümüzü ve yarınımızı zehirliyor. Biz işte bu felaketin önüne geçeceğiz. Kavgaları değil, farklılıklarımızı değil, millet olduğumuzu, kader birliğimizi hatırlatacağız. İyilerin iktidarında, her şeyden önce dost olacak, dost kalacağız. "