Yandex
16 Kasım 2025 Pazar
İstanbul 14°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Muzu savunan sanat

CIA, ‘Long Leash-Uzun Tasma’ adlı planla, sanatçıyı denetimi altına aldığı evcil köpeciğine dönüştürmeye çalışır. Planın adından da anlaşıldığı gibi, tasma uzun tutularak sanatçıya özgür olduğu duygusu veren, bireysel, anlam içermeyen sanatta depolitizasyon sürecini başlatır.

Muzu savunan sanat
ATTİLA HAKAN GANİMGİL

12 bin yıl önce, Yukarı Mezopotamya’da artı değerin ortaya çıkışıyla tarih sahnesine giren sanatçı, ait olduğu toplumun değerler sistemine bağlı olarak, boyu 6 metreye, ağırlığı 40 tona ulaşan “T” formundaki taşları yontarak Göbeklitepe’de anıtsal bir tapınak inşa etmiştir.

Ardılı yontu sanatçısı 4 bin yıl içinde tapınağa ekler yaptıktan sonra, zarar görmeden geleceğe kalsın diye toprağa gömmüştür.

Bugün bilimciler, sanatçının figürlerini inceleyip insanlık tarihini yeniden yazmaktadır.

12 bin yıl öncesinden bugüne, toplumsal bir varlık olduğunu unutmayan sanatçıların yapıtları insanlık tarihinin izini sürmemize yarayan bulguları ortaya koymaktadır; fırça izinden, yontu taşının cinsine, karalanmış bir dizenin parşömendeki silik izine, tuvalde yer alan resmi X ışını ile tarayarak alt katmanda yapmaktan vazgeçtiği örtülen taslak-pentimentoya kadar, sanatçının öğreticiliğinden öğrenme şehveti içindeyiz.

Öğreticilik ve sanat bugün birbirinden koparılmış bir bütünü oluşturan iki temel ögedir.

Öğreticiliği olmayan sanat bir boşluk, bir hiçliktir.

Ülkemizde 12 Eylül’ün ideolojik ve kültürel saldırısı ve sivil toplumculuk dayatmasıyla önce öğreticilikten koparılan sanat, apolitizm kaydırağında toplumsal olma özelliğini de kaybedip bireyciliğe, ardından bir hiçlik olan post-modernizme vararak piyasa malı oldu.

Uygarlıkların grameri sanat nasıl bu tecavüze uğrayarak anlam ögesini yitirdi?

1924 yılında Mexico City’de, tuval üzerine yapılan resimlerin varsıllar tarafından satın alınarak dört duvar arasına kapatılmasına karşı bir bildiri hazırlar Ressam Diego Rivera ve sanatçı yoldaşları Orozco ile Siquerios. “Bizimkinin dışında hiçbir yol yok.” der. David Alfaro Siqueros, hastalıklı olarak gördüğü Avrupa kültürüne karşı tüm sanatıyla karşı koyar, atak vatanseverliğiyle yola devam eder.

‘Sanatçı yapıtını, betimlediğini kendi milletine sunabilmeli, insanların okuma yazması olmayabilir ama gözleri var.’ düşüncesiyle, Mexico City duvarlarında dev boyutlarda nemli badana üstüne ulusal bir resim akımı müralizm/duvarcılık ortaya çıkıyor.

Muzu savunan sanat - Resim : 1

DİEGO RİVERA: HALK, BİR MEKSİKA DUVAR RESMİNİN KAHRAMANIDIR

Yüzlerce ressama artık tuvaller dar gelir ve natürmortlar, peyzajlar baş döndüren bir canlılıkla duvarlardan fışkırır.

O zamana kadar bir nesne olarak esamesi bulunmayan yoksullar, köylüler ve işçi sınıfı, tarihin yapanı olarak sanatın konusu olurlar. Geçmişe sırtını yaslar Diego Rivera, Meksikalı devrimci Emiliano Zapata’yı halkını ayağa kaldırırken resmeder.

Farklı milliyetlerden Meksika halkını, emekte, savaşta ve fiestada birleşmiş olarak çizer.

“Meksika resminin gerçek yeniliği, Orozco ve Siquerios’la birlikte başlattığımız anlamda, halkı duvar resimlerinin kahramanı yapmaktı. O zamana kadar duvar resimlerinin kahramanları tanrılar, melekler, melaikeler, ermişler, savaş kahramanları, krallar, imparatorlar, kilise adamları ve büyük askerlerle siyaset adamları olagelmişti: halk deseniz, trajedinin yıldız kişilerinin çevresindeki koro rolünde görünürdü...”(*) diye anlatır Rivera...

Bir vatansever, bir devrimci, bir sosyalist her zaman birlikçidir, birlikten yanadır.

Simon Bolivar’ın Birleşik Güney Amerika projesinin takipçisidir.

Örgütlü olmanın sanatçıyı beslediğinin bilincindeki Diego Rivera, Meksika Komünist Partisi üyesidir.

Sadece Meksika değil bütün Latin Amerika’ya ve ezilen dünyaya sahip çıkar...

CIA’NIN SANATA MÜDAHALESİ

1950’lerde toplumla birleşen sanatın yani toplumcu gerçekçiliğin biçimsel gerçekçiliğinin yaygınlaşması ve ABD emperyalizmine karşı duruşu, CIA’yı harekete geçirir.

CIA, “Long Leash-Uzun Tasma” adlı planla, sanatçıyı, tasmasını elinde tuttuğu tasmayla denetimi altına aldığı evcil köpeciğine dönüştürmeye çalışır. Planın adından da anlaşıldığı gibi, tasma uzun tutularak sanatçıya özgür olduğu duygusu veren, bireysel, anlam içermeyen, Amerikan yaşam tarzından esinlenen yeni bir estetik biçimiyle sanatta depolitizasyon sürecini başlatır.

Bu süreç, CIA fonlaması “Abstrakt Ekspresyonizm” sergileriyle Avrupa’ya taşınır.

“Modern Art in the United States”(1955), “Masterpieces of the Twentieth Century”(1952), “The New American Painting”(1958-1959) sergileri ile boyayı tuvale attırma ve fışkırtma tekniğiyle raslantısal resimler yapan Jackson Pollock star haline getirilir.

Operasyon tamamdır!

Muzu savunan sanat - Resim : 2Muzu savunan sanat - Resim : 3

MUZ!

Tahtı muzlardan, tacı muzlardan, ABD emperyalist sermayesinin eli kanlı şirketi United Fruits’in gemilerine gece vardiyasında, muz taşıyan Jamaikalı siyahi liman işçilerinin, umut dolu geleneksel kalipso tarzındaki şarkısı Muz Teknesi’ni (Day-O) söyleyerek dünyaya tanıtan Harry Belafonte “Bu şarkıyı aldım ve dünyanın sevdiği bir marşa dönüştürdüm.” demişti.

Ardından, black soul-siyahi ruh müziğinin kraliçeleri Sarah Vaughan ve Shirley Bassey’de politik şarkıya dönüşen bu geleneksel halk şarkısına nefes verdiğinde aynı tescilli terörist United Fruit Company teşhir edilidi.

Sanatın politikliği günümüzde itibarsızlaştırılırken, müziğin zirvesindeki müzik ustaları komplekse kapılmadan muz emekçilerinin mücadelesini sahiplenerek ölümsüz sanatçılar olarak geleceğe kaldılar.

Ezilen dünyada, emperyalizme karşı mücadele ile birleştirilerek başarıya ulaşan emek mücadelesi örneğidir, muzun mücadelesi.

1900’lerin başında Guatemala’ya çöküp kanını emen United Fruit Company’nin kullanmadığı arazileri 1953’de kamulaştırarak, yüz bin topraksız aileye dağıtmaya başlayan yeni devlet başkanı Jacobo Arbenz’in United Fruit’i kamulaştırması, ABD başkanı Eisenhower’ı küplere bindirir.

United Fruits, CIA’yı devreye sokarak, ABD’nin Kansas’taki Fort Leavenworth kışlalarında eğitilmiş Albay Castillo Armas’ı Guatemala’da dört aşamalı bir planla darbe yaparak devlet başkanı yapmak ister. Darbe planı terörist şirketin eski avukatı Dışişleri Bakanı John Foster Dulles ve onun gibi United Fruit’in hukuk işlerinden mamalanan kardeşi CIA başkanı Allen Dulles kafa kafaya verip Guatemala darbesinin planını hazırlarlar.

İlk aşamada tüm dünyaya, Guatemala’daki “kızıl komünist zulme” ilişkin, fason olarak imal edilmiş, haberler, yazılar, fotoğraflar çizgi romanlar dağıtılmaya başlandı.

Yalan imalatı United Fruit’in Boston’daki merkezi ve CIA tarafından yapılmaktadır.

İkinci aşamada Guatemala Başpiskoposu Mariano Arellano’nun, ‘tanrı ve vatan düşmanı komünizme karşı’ ayaklanma çağrısı, bildiri olarak otuz CIA uçağından kentlere atılır.

Önce kamuoyunun zihinlerini yalan bombardımanına tutan ABD, ardından Guetamala’yı rahatça bombalar.

Nihayetinde United Fruit’un Honduras’taki çiftliklerinden birinde konuşlanan Albay Castillo Armas ve eşkıyaları sınırdan girerek iktidarı şirket adına ele geçirir.

Diego Rivera zamana tanıklık eden bir sanatçı olarak dev boyuttaki Gloriosa Victoria/Şahane Zafer tablosu, bu tarihi karmaşık politik süreci ve darbeyi uzun yazılara gerek kalmadan tek bir karede geniş kitlelere anlatmaktadır.

ABD emperyalizmini, alçak işbirlikçileri ve onların kiralık katillerini resmederek sonsuzluğa kadar lanetleyerek mahkum eder.

Tek bir yolla; Didaktik/öğretici politik yöntemle...

Diego Rivera’nın Gloriosa Victoria tablosu ABD emperyalizminin kanlı tarihini yüzlerce yıl sonraya taşımaktadır.

Fransa Komünist Partisi üyesi, büyük ressam Pablo Picasso’nun, faşizmin bombaladığı İspanyol şehrini betimlediği “Guernica” adlı tablosundan o katliamı öğrendiğimiz gibi.

Sistemin günümüzde sanatçıya dayattığı standart ; tek başına/sisler bulvarında/yalnızlık rıhtımında melankolik çıkışsız bir labirentin içinde kendini çürütmesidir.

Sanatçı, örgütlü olarak çağına tanıklık edebilir, insanlığı aydınlatarak, geleceğe kalabilir ancak...

Yapıtın ve sanatçının ölümsüzlük iksiri budur.

(*) Çeviri: Nihal Yeğinobalı.

muz Sanat