Yandex
17 Haziran 2025 Salı
İstanbul 23°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Parayı alıp Avrupa’ya şikayete koştular

Batı'dan fonlanan Mor Çatı, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği ve İHD, Türkiye’yi kadına yönelik şiddete göz yumduğunu ileri sürerek Avrupa'ya şikayet etti. Üç dernek ayrıca cinsiyetsizleşmeyi dayatan İstanbul Sözleşmesi'ne geri dönülmesini talep etti

Parayı alıp Avrupa’ya şikayete koştular
A+ A-
ÖZLEM KONUR USTA

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesi kararını "esefle" karşıladıklarını bildirdi ve Türkiye'yi karardan geri dönmeye çağırdı. Karardan birkaç hafta önce, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği, İnsan Hakları Derneği (İHD) Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne Türkiye'yi şikayet etti. Üç sivil toplum kuruluşunun (STK) ortak özelliği Batı'dan fonlanmaları.

Strazburg'da 6-7 Aralık'ta yapılan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Opuz Türkiye dosyası kapsamında kadına yönelik şiddetle ilgili alınan kararlarının uygulamasına ilişkin adımları inceledi.

PARASINI VERDİĞİ STK İLE İŞBİRLİĞİNİ DAYATIYOR

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 6-7 Aralık'ta görülen Opuz dosyasında Türkiye'ye İstanbul Sözleşmesi kararından geri dönme çağrısı yaptı. Talepler bununla sınırlı değil. Avrupa Konseyi ayrıca, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ile ilgili Türkiye'den STK'larla işbirliğinde bulunması istendi. Bu toplantıdan birkaç hafta geriye gidince kast edilen STK'ların kimliği de açığa çıkıyor.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, Strazburg’da 28 Kasım'da düzenlenen bilgilendirme toplantısına katılarak Opuz Grup Davaları’nın izlenmesine dair AB desteği ile hazırladığı raporu sundu. AB'den fonlanan Vakfın raporunda, Avrupa Konseyi'nden İstanbul Sözleşmesine yeniden dönüş için Türkiye'ye çağrı yapması istendi.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği de 27 Ekim 2022'de komiteye sunduğu raporda, Türkiye'yi yerden yere vurdu. Derneğe göre Türkiye'de failler cezasız kalıyordu. Raporda, "Bazı polis memurları şiddet uygulayanla, şiddet mağdurunun kaldığı sığınma evinin adresini paylaşmaktadır." ifadesi de dikkat çekti. Dernek, Türkiye'de cinsel şiddet de dahil olmak üzere aile içi şiddet konusunda eğitimli kamu personelinin eğitimsiz olduğunu, şiddete uğrayanların, kolluk kuvvetleri ve kamu görevlileri tarafından ikincil travma yaratan sorgulamalara maruz kaldığını iddia etti. Raporda, İstanbul Sözleşmesi'nin geçerli olduğu süreçte de ev içi ortamda cinsel şiddet ve kadın cinayetlerinin olduğu bildirildi.

Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği kadın sığınma evlerinin sayıca ve nitelik olarak yetersizliğinden de şikayetçi oldu. Raporda, "Şiddet uygulayanın evine dönmek zorunda kalan kadınlar bile vardır. Sığınma evlerindeki ihlallere karşı polise başvuran bir kadına 'Bir devlet kurumunu devlete şikayet edemezsiniz' denildiği öne sürüldü.

Parayı alıp Avrupa’ya şikayete koştular - Resim : 1

SOSYAL MEDYA HAK ARAMA MECRASI

Derneğe göre şiddet mağdurları karakolda ayrımcılığa maruz kalıyor! Haklara erişmek de zor. Böyle olunca Türkiye, herkesin kendi çözüm sistemini yarattığı bir ülke oluyor. Raporda, "Hayatta kalanlar, kurumlar içindeki adalet arayışlarının olumlu sonuçlanmaması halinde Twitter gibi çevrimiçi platformlar aracılığıyla kamuoyu baskısı oluşturarak hak arayışlarını sürdürmektedir. Türkiye'de faillere yönelik onarıcı ve dönüştürücü faaliyetlerin yürütülmediği zımnen bilinmektedir. Daha çok sosyal medyada gündem olan vakalarda faillerin etkin bir şekilde yargılandığı ve cezalandırıldığı inancı pekişmektedir. Cinsel şiddet de dahil olmak üzere aile içi şiddet vakalarında 'somut' delillerin olmaması ve hayatta kalanların tanıklıklarına önem verilmemesi faillerin cezasız kalmasını sağlamaktadır."

DEVLET LGBT ÖRGÜTLERİYLE 'EL ELE VERSİN'

Kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planında yer alan çok sayıda adım, hiç  Türkiye'nin gündeminde yokmuş gibi, raporda çözüm olarak sıralandı. Üstüne bir de devlet kurumlarının  LGBT örgütleriyle işbirlikleri geliştirmeleri ve protokoller imzalamaları istendi.

İHD de Avrupa Konseyi'ne rapor sunan STK'lardan biri. 21 Ekim 2022 tarihli raporda hiçbir veri olmaksızın Türkiye'de İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararı sonrası kadına yönelik şiddetin arttığı öne sürülüyor. İHD'nin amacı raporun ilk bölümünde "Türk makamlarının ısrarlı ihmali hakkında Bakanlar Komitesine bilgi sunmaktır." diye özetleniyor.

Raporda Türkiye, LGBT haklarını ihlal etmekle suçlanıyor. İHD ayrıca Türkiye'yi Avrupa Konseyi'ne şu noktalardan şikayet ediyor: "Kadına yönelik şiddete ilişkin önlemler ve vakalara ilişkin etkili soruşturmalar bugüne kadar yetersiz kalmıştır. Kadına yönelik şiddet iddialarının soruşturulması ve kovuşturulması konusunda Hükümet sonuç odaklı tedbirler almamakla kalmamış, Türk aile yapısına zarar verdiği gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi'nden de çekilmiştir. Türk Ceza Kanunu'nda yapılan son değişiklikler kadınlara karşı işlenen suçların cezalarını artırmıştır, ancak şiddeti önlemeye yönelik tedbirler hâlâ yetersizdir."

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ BASKISI

İHD, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nden Opuz/Türkiye dava grubundaki kararların infazını güçlendirilmiş denetim altında incelemeye devam etmesini ve Türkiye'ye özetle şu çağrıda bulunmasını istedi:

  • Cumhurbaşkanlığının İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını iptal edin ve Sözleşme hükümlerini 6284 sayılı Kanun hükümleriyle birlikte etkin bir şekilde uygulayın.
  • Yaygın cezasızlık politikasını derhal terk edin ve kadınlara yönelik her türlü şiddete karşı etkili önlemler alın.
  • Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ortadan kaldırmaya yönelik politikalar geliştirilmeli ve konu eğitim kurumlarının müfredatına dahil edilmelidir.
  • Sığınma evlerinden ayrılan kadınlar için ekonomik ve sosyal yardım işlevsel olmalıdır. Keyfi olarak caydırıcı ve yanlış bilgilendirme yapan kolluk kuvvetlerine yaptırım uygulanmalıdır.

DAYATMALAR İÇİN EYLÜL 2023'E KADAR SÜRE

Avrupa Konseyi'nin STK'ların önerilerinin ardından aldığı tavsiye kararları şöyle:

  • Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmesini esefle karşılıyor ve yetkilileri, aile içi şiddeti ve kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırma konusundaki kararlılıklarının bir göstergesi olarak bu kararlarından geri dönmeyi düşünmeye kuvvetle çağırıyoruz.
  • Aile içi şiddete karşı son dönemde yapılan üst düzey kamuoyu açıklamalarını, Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan yasal değişiklikleri memnuniyetle not etmekle birlikte, Avrupa Konseyi, aile içi şiddet mağdurlarının sayısının ısrarla yüksek olmaya devam etmesinden duyduğu ciddi endişeyi dile getiriyor.
  • Avrupa Konseyi, yetkilileri, şiddete karşı kurumsal müdahaledeki boşlukları tespit etmek, gidermek ve önlemek, yargı ve kolluk kuvvetleri tarafından veri toplanmasını iyileştirmek ve yürürlükteki mevzuatın tüm yetkililer tarafından gerektiği şekilde uygulanmasını sağlamak amacıyla daha fazla yasal ve diğer tedbirleri almaya devam etmeye çağırmıştır.
  • Yetkilileri bir kez daha, yerel STK'larla yakın işbirliği içinde çalışmaya ve son yıllarda hayatını kaybeden kadın cinayeti mağdurları hakkında, mağdurun ve failin geçmişi, alınan önleyici ve koruyucu tedbirler veya varsa hükmedilen önleyici hapis cezası, fail hakkında başlatılan cezai takibat, sonuç ve cezanın infazı gibi bilgiler de dahil olmak üzere bu olayların ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesine olanak tanıyacak verileri toplayarak kapsamlı bir araştırma yapmaya davet ediyoruz.
  • Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet vakalarında uygulanan cezaların etkililiği, orantılılığı ve caydırıcılığı ile önleyici tedbirlerin etkililiği hakkında derinlemesine bir değerlendirme yapabilmesini teminen, yetkilileri Mart 2023 sonuna kadar münferit tedbirler hakkında ve Eylül 2023 sonuna kadar da diğer konular hakkında bilgi vermeye davet ediyoruz.

ÜÇÜNÜN ORTAK NOKTASI: BATI'DAN ALDIKLARI PARA

Avrupa Konseyi'ne Türkiye'yi şikayet eden bu derneklerin yaptıkları projeler ve faaliyetleri Batı tarafından fonlanıyor. Örneğin Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği'nin 2020 yılı yurtdışı geliri 5 milyon liranın üzerinde. Aydınlık, 18 Temmuz 2022'de "Cinsiyetsizleştirme propagandasının hedefi çocuklar!" haberiyle derneğin faaliyetlerini sürmanşete taşıdı. AB'den fonlanan dernek, 2020 yılında yurtdışından toplam 5 milyon 326 bin 92 lira 22 kuruş aldı. Diğer bağış gelirleri 225 bin 66 lira 96 kuruş. Derneğin 2020 yılı üye ödentisi ise yalnızca 310 lira.

Mor Çatı'nın Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne sunduğu raporun girişinde "Bu yayın, Etkiniz AB Programı kapsamında Avrupa Birliği finansal desteği ile üretilmiştir." yazıyor. Mor Çatı, ayrıca çeşitli proje ve faaliyetleri için Friedrich Ebert Stiftung, Sigrid Rausing Trust, Heinrich Böll Stiftung gibi dernek ve vakıflardan da para alıyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD), internet sitesinden sözde bağımsızlığını ilan ediyor, "Devlet ve hükümetlerden yardım almamak" ilkeleri arasında sayılıyor. Ancak İHD, "Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği"nden para almayı istisna sayıyor. Yani projeler AB desteği ile yürütülüyor.

TÜRKİYE İDDİALARA YANIT VERDİ: 'STK'LAR SAPTIRIYOR'

Türkiye, STK'ların dosyaya giren iddialarına yanıt verdi. Türkiye, Avrupa Konseyi'ne mevcut denetimin kapsamı dışında kalan STK sunumlarının saptırıcı (spekülatif) olduğunu da bildirdi.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına verilen yanıtta şu ifadeler yer aldı: "Hükümet, alınacak tedbirlerin kolluk kuvvetleri ve savcılığın bu tür şikayetlerdeki rolünü çok ayrıntılı bir şekilde düzenlemiştir. Bunlar, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı genelgelerinde ayrıntılı bir şekilde belirtilmiştir. Bu genelgelerin hükümleri, uygulamada daha fazla ilerleme sağlanması amacıyla sıkı bir şekilde uygulanmaktadır. Ayrıca, 6284 Sayılı Kanun'da öngörülen koruyucu ve önleyici tedbirler ilgili makamlar tarafından etkin bir şekilde uygulanmaktadır. Eylem planı, bu tedbirlerin uygulamada etkin bir şekilde benimsendiğini açıkça ortaya koymaktadır. Yetkililer, aile içi şiddet olaylarında mağdurların şikayetlerinin; şiddet vakalarında uzmanlaşmış kolluk kuvvetleri ve savcılık büroları tarafından ele alındığı ofisler kurmuştur. Ayrıca, 6284 sayılı Kanun kapsamında koruyucu ve önleyici tedbirlere karar vermek üzere ihtisas mahkemeleri kurulmasına karar verilmiştir. Hükümet ayrıca soruşturma ve yargılama sürecinin tüm aşamalarında başta ŞÖNİM'ler ve Daire Başkanlığı olmak üzere Yasal Destek ve Mağdur Hizmetleri için kadınlara hukuki destek sağlandığını da belirtmek ister. Türkiye'de faaliyet gösteren 149 konukevi bulunmaktadır. Toplam kapasite 3 bin 624'tür. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı kadın konukevleri Sosyal Hizmetler 2021 yılında yüzde 75-80 doluluk oranı ile hizmet vermiştir."

Son Dakika Haberleri