Perinçek'ten 24 Nisan mesajı: Biz bu işi bitirdik
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ermeni Soykırımı iddialarının tarihsel ve siyasi arka planını anlattı. Perinçek, "Emperyalist güçler tarafından dayatılan Ermeni Soykırımı yalanını çürüttük ve Türk Milletini birleştirdik." ifadelerini kullandı. İşte röportajın tamamı...


Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, 24 Nisan dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Emperyalist devletlerin Türk milletine dayattıkları 100 yıllık soykırım yalanını bitirdik, Türk milletini birleştirdik. Ermeni soykırımı iddialarının tarihsel bir yalan olduğunu tüm dünyaya kabul ettirdik.” dedi.
Perinçek, 24 Nisan’la ilgili sorularımızı yanıtladı.
24 NİSAN’DA KARA SAVAŞLARI BAŞLADI
- Ermeni soykırımı iddiaları, neden 24 Nisan'da neden öne çıkartılıyor? Özel bir sebebi var mı?
24 Nisan 1915, Çanakkale’de kara savaşlarının başladığı tarih. Bu savaş, aynı zamanda bir propaganda savaşı. Yalnız silahlar konuşmuyor. Batı emperyalistlerinin ellerindeki en önemli araç, Ermeni soykırımı iddiaları. Biz Çanakkale'de 18 Mart'ta o İngiliz zırhlılarını, Fransız zırhlılarını Çanakkale Boğazına gömdük. O mayıncılarımızı, şehitlerimizi, gazilerimizi, saygıyla anıyoruz.
Daha sonra kara savaşları başladı. Türkiye'yi kırım yapmakla, katliam yapmakla suçladılar ve onun için 24 Nisan önemli bir tarih. Türkiye'de 24 Nisan'da Osmanlı Devleti tehcir kararı aldı. Yani zorla göç ettirme...
- Niçin bu kararı alıyor Osmanlı Devleti?
Ermeni çeteleri Türkiye'nin doğusuyla Çanakkale Cephesi arasını kesiyor, bağlantıyı kesiyor. Bir savaş önlemi olarak kanunla bu karar alınıyor. 24 Nisan aslında Birinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin İngiliz emperyalizmine, Fransız emperyalizmine ve Rus çarlığına karşı o zamanki mücadelesinde önemli bir tarih.
Türkiye'yi Ermeni soykırımı yapmakla suçlayarak dünya kamuoyunda Türkiye'yi soyutlamaya çalışıyorlar. O bakımdan 24 Nisan tarihi önemli bir tarih.
SESLERİ KESİLDİ
- Beyaz Saray ve Trump'tan Ermeni soykırımı yalanıyla ilgili herhangi bir açıklama gelmedi?
Sesleri kesildi, çünkü biz çok büyük bir zafer kazandık. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)'nde üç dava kazandık. O kararlarla ilgili maalesef bizim kamuoyu bilgilendirilmedi. O her üç kararda da çok önemli bir tespit var. Ne diyor? 1915 yılında Yahudi soykırımına benzer bir suç işlenmemiştir, diyor. Bu çok çok önemli. Çünkü hukuken soykırımdan söz edebilmemiz için bir yerel mahkemeden, mesela Erzurum Mahkemesinden bir karar çıkmış olması lazım.
Soykırım suçu 1948'de Birleşmiş Milletler'in meşhur soykırım sözleşmesinde tanımlandı. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin de soykırım yapıldığına dair 1915'te bir kararı, hükmü yok. Dolayısıyla mahkeme kararı yok, soykırım yok.
AİHM’YLE BİZ BU İŞİ BİTİRDİK
Biz bu başarıyı kazandık ve üç kere AİHM, hem Perinçek-İsviçre davasında hem de Ali Mercan ve arkadaşlarıyla Ethem Kayalı, sonra Hasan Kemahlı ve Ali Mercan davalarında bizim tezlerimizi haklı buldu. AİHM’yle biz bu işi bitirdik.
ERMENİSTAN’I KIŞKIRTTILAR
- Ermenistan tarafından da bir açıklama gelmedi?
Bakın Paşinyan'ın geçenlerde bir tavrı oldu. Neredeyse bizim tezlerimizi ifade etti. Hatta şunu söyledi: Bizim 1950'lere kadar böyle bir iddiamız yoktu. Bize bu dıştan geldi. Yani soykırım suçlaması ve propagandası bize dışarıdan geldi, dedi. Bu tabi çok cesur bir açıklama. Doğruyu söylemiş oldu. Biz de hep bunu anlattık. ‘Türkler soykırım yaptı’ suçlamasının kaynağı kim? İngiliz emperyalistleri, Fransız emperyalistleri, Amerikan emperyalistleri, emperyalist dünya… Ermenistan'ı da onlar kışkırttı.
Niye 1950'ler? Onu da mahkemelerde söyledik. Ermeni soykırımı yalanı, 50'lerde tamamen Kürt sorunuyla ilgili olarak dünya kamuoyunun önüne getirildi. O zaman Kürdistan projesi var Amerika'nın ve İsrail'in. O projede nedir onların propagandası? ‘Türkler Ermeni soykırımı yapmışlardı. Şimdi de Kürt soykırımı yapıyorlar.’… Aynı zamanda 1950'ler, 60'lar Amerikan emperyalizminin sözde Kürdistan, aslında 2. İsrail planlarının da hayata geçirilmeye başladığı o plana göre Türkiye'ye yönelik tertiplerin tezgâhlanmaya başladığı tarihlerdir. Dolayısıyla Kürdistan projesinin bir parçası olarak Ermeni soykırımı yalanı, 1950'lerden sonra tekrar dünya kamuoyunun önüne getirildi.
TARİHÇİ OLAYI İNCELER
- Bu meselenin tarihle ilgisi var mı?
Soykırım bir hukuk kavramı, bir suç. Yani 1948 yılında Birleşmiş Milletler'in kabul ettiği soykırım sözleşmesiyle bir suç tanımı yapılıyor. Aynı bizim ceza kanunları gibi bir suç tanımı yapılıyor. Bir hukuk kavramı yoksa soykırım bir tarih kavramı değil. Ama tarihin de tabii o dönemle ilgili bize kazandırdığı bilgiler var. Ama tarihte soykırım kavramını kullanamayız. Soykırım tamamen hukuki bir kavram.
Tarihte kırım kavramı kullanılır. Karşılıklı kırım. Mesela Ziya Gökalp karşılıklı kırım olduğunu ifade ediyordu. Yani tarihçiler olayı inceler. Olayın sebeplerini… Kim kime ne yaptı? Kim kimi kırdı? Hangi olaylar oldu? Erzurum'da ne oldu? Erzincan'da ne oldu? Iğdır'da, Kars'ta ne oldu? diye tarihçiler bunları araştırır. Ama soykırıma kim hükmeder? Mahkeme hükmeder.
Bu bakımdan Türk hükümeti de çok ciddi bir yanlış içinde. Soykırıma tarihçiler karar veremez. Bir adam öldürüldüğü zaman tarihçiler mi karar veriyor? Mahkeme karar veriyor.
MACRON ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARINI ÇİĞNİYOR
- Fransa Cumhurbaşkanı Macron bir açıklama yaptı. Ermeni soykırımı 110 yıl önce başladı, 24 Nisan ulusal anma günüdür, diye…
Macron burada kendi Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını çiğniyor. Fransız Anayasa Mahkemesi'nin Perinçek-İsviçre davasına gönderme yaparak aldığı kararlar var. Fransız Meclisi, Ermeni soykırımını tanıma yönünde bir karar kabul etmişti. Anayasa Komisyonu dedi ki, Ermeni soykırımı diye bir karar alamazsınız. Bu bir yargı konusudur ve AİHM, Perinçek-İsviçre davasında ‘1915 yılında Yahudi soykırımıyla aynı değerlendirmenin yapılabileceği bir olay olmamıştır’ dedi. Dolayısıyla Fransız Meclisinin o kararını, Anayasa Komisyonu iptal etti. Şimdi Macron kalkmış kendi Anayasa Mahkemesinin kararıyla çarpışıyor.
Ama bu çarpışmanın 110 yıllık bir tarihi var. Türkiye’ye Çanakkale'den girmeye kalktınız ama zırhlılarınız Çanakkale Boğazı'na gömüldü. Askerleriniz kara harekâtlarında Mehmetçiğin süngüsünün ucunda kaldı değil mi? Yani Macron burada taraf, düşman tarafta. Düşman tarafta olduğu için hâlâ bu tezi sürdürüyor ama kendi hukukçuları, kendi hukuk kurumları, onların bu tezilerini mahkûm ediyor.