28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Prof. Dr. Kemal Üçüncü: Ermenistan krizine yanıt Kafkasya atağıyla olur

Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan arasındaki ekonomik işbirliğini ve geleceğini 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Danışmanı Prof. Dr. Kemal Üçüncü'ye sorduk.

Prof. Dr. Kemal Üçüncü: Ermenistan krizine yanıt Kafkasya atağıyla olur
HABER MERKEZİ

Türkiye'nin Güney Kafkasya'da atması gereken adımlar olduğunu söyleyen Üçüncü, 1998 yılındaki Trabzon zirvesi perspektifinin Türkiye’yi Hazar’a taşıyacağını, bölge gücü olma imkanı sağlayacağını söyledi. “Kültür diplomasisi yapamıyoruz” diyen Üçüncü, dar bir kadroyla planlar yapıldığını söyledi ve ekledi: “Burası bizim yakın kara ve deniz havzamız. Ama tanımıyoruz. Bilgisine sahip değiliz. Kafamızı Ortadoğu’ya gömdüğümüz bu süreçte bu yeni perspektifi ıskalıyoruz.”

Üçüncü'nün sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

ATATÜRK'ÜN STRATEJİSİ

  • Ermenistan'ın Azerbaycan'a saldırılarıyla birlikte Türkiye'nin bölgeye yönelik siyasetleri tekrar tartışılmaya başlandı. Güney Kafkasya'da izlenmesi gereken siyasetler neler?

SSCB’nin dağılması Soğuk Savaş’ın bitmesi, dünya ekonomisin ağırlığının Asya Pasifik’e kayması, 500 yıl sonra Türkiye için Karadeniz ve Akdeniz’in jeopolitik öneminin artması ve bütünleşmesi eğilimi, Afroavrasya enerji ve lojistik koridorlarının Türk dünyası kalpgahında ve Türkiye üzerinde kesişmesi gibi yeni dinamikler mevcuttur. Bu yeni dinamikler yeni bir dış politik vizyona kavuşturulmalıdır. Asya ülkeleriyle, Rusya ve Çin ile ABD, AB ile olan ilişkilerimiz birbirine koşut değildir. Türkiye jeopolitiğinde bu dinamikler doğru biçimde yönetildiği ve planlandığı takdirde Gazi’nin ve Büyük Selçuklu’nun Doğuda (arkada) bir istinatgah yaratarak Batı'ya, dünyaya açılma stratejisi derinlik kazanmış olur. Türkiye denizlere yakın kara ve deniz havzasına hakim olarak orta vadede bir bölge gücü, uzun vadede bir dünya gücü olacak perspektifleri ve bilgileri üretmelidir. 1998 yılındaki Trabzon zirvesinde Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan çok önemli bir perspektif ortaya koydu. Demirel, Aliyev, Şvarnadze öncülük etmişti. Bu birliktelik Türkiye’yi Hazar’a taşıyarak bölge gücü olma imkanı sağlar.

  • Bahsettiğiniz Kafkasya eksenli politikalar Türkiye-Gürcistan ve Azerbaycan'ın ekonomisine ne gibi katkılar sağlayacaktır?

Güney Kafkasya’nın güvenliği ve refahı ve kalkınması açısından Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan’ın ortak bir ekonomik ve kültürel alan olarak bir Gümrük Birliği içerisinde yeni bir perspektifle işbirliğine yönelmeleri tarihsel, ekonomik, stratejik pek çok faktörün imkan verdiği bir profile sahiptir. Türkler ve Gürcüler İskit-Hun-Avar, Hazar, Selçuklu Osmanlı dönemlerinde ortak bir kültürel habitusu paylaşmışlardır. Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan sınırları kültürel olarak bir anlam ifade etmezler. Bu alan kadimden günümüze kadar Karadeniz üzerinden Mezopotamya’ya bağlanan kritik bir eşiktir. Aynı kültürel ve ekonomik alandır.

'KÜLTÜR DİPLOMASİSİ YAPAMIYORUZ'

  • Sözünü ettiğiniz stratejinin hayata geçmesinde eksik olan nedir?

Türkiye’nin Karadeniz bölgesinin ve limanlarının demiryolu ile entegre biçimde Gürcistan Hopa üzerinden bağlanması bölge açısından büyük bir lojistik stratejik avantaj oluşturacaktır. Bunu Türkiye'yi uzun yıllardır yönetenler tam kavrayamadı. Zira kültürel coğrafya ve tarihsel coğrafya bilgilerin yeterli olmadığını düşünüyorum. Türkiye burada akıllı, seçenekleri olan, Doğu-Batı dengesini ve ulusal menfaatlerini gözeten a,b, c seçenekleri olan bir politik strateji belirlemek durumundadır. Her zaman söylüyorum bu yeni stratejinin ana omurgasını operasyonel ve stratejik bilgi üreten bir Türkoloji oluşturmalıdır. Defaatle dile getirdim, Kazakistan dış politikası Türkoloji merkezli bir dış politika. Biz kültür diplomasisi yapamıyoruz. Çok sığ ve edilgen kurumsal yapımız var. Ankara, İstanbul’da üç beş kişi, klik akademik bir araya gelip birbirini onaylıyorlar. Burası bizim yakın kara ve deniz havzamız. Ama tanımıyoruz. Bilgisine sahip değiliz. Kafamızı Ortadoğu’ya gömdüğümüz bu süreçte bu yeni perspektifi ıskalıyoruz.

'DOĞU KARADENİZ LİMANLARI MODERNİZE EDİLMELİ'

  • Atılması gereken adımları somutlar mısınız?

Karadeniz’i havzası ile birlikte geniş manada düşündüğümüzde 500 milyonluk nüfusu, 1 trilyon doları aşan dış ticaret hacmi 20 milyon kilometrekarelik yüzölçümü, ayrıca dünyanın en büyük 2. enerji havzasının iletim ve işlenme hatları üzerinde olması özellikleri ile önemlidir. Trabzon ise bölgenin lojistik kapısı olmaya adaydır. Bunun tahakkuku için bu hattı cazip kılacak teşvik ve önlemler (akaryakıt fon istisnası gibi) hemen alınmalıdır. Uzun vadede Tebriz-Erzurum-Trabzon hattı tarihte olduğu gibi bir ekonomik havzaya dönüşebilir.

Türkiye, bugün, suyolu-demiryolu güzergâhlarından oluşan uluslararası ticaret koridorları ile baypas edilmiş durumdadır. Ülkemizin, uluslararası ticaretten pay alabilmesi için var olan limanlarımızın hızla modernize edilmesi ve bu limanlarımızın gerek ulusal ve gerekse uluslararası demiryolları ile entegre edilmesi gerekiyor. Bu bağlamda, Doğu Karadeniz Limanları öncelikli projeler arasında olmak zorundadır. Bu limanlardan Asya Demiryolu ağına bağlı bulunan limanların çok büyük bir avantaja sahip olduğu apaçık görülmektedir. Bu aynı zamanda Türkiye’nin Türk dünyası ve akraba topluluklar ile pazar anlamında bütünleşmesini entegrasyonunu beraberinde getirecektir. Bu eksen dünyanın en önemli lojistik eksenlerinden biri olmaya adaydır. Karadeniz Rus limanlarına çıkıldığında kanallar sistemi ile kuzey denizine, Hazar'a, demiryolları ile bütün Asya’ya açılmak mümkündür.

150 YIL ÖNCE KEŞFEDİLDİ

Trabzon Bakü mesafesi İstanbul’la aynıdır. 4 saatlik hızlı trenle Bakü, Karadeniz’e bağlandığında Hazar bağlantılı olarak Kazak-Türkmenistan-Türkiye ulaşımı 1-2 güne düşer. Bölge ülkeleri limana çıkış imkanı bulurlar. Bir adım sonrası Çin’in bu sisteme entegre olmasını sağlar. Trabzon, Rize, Hopa limanının Hazar havzasıyla ilişkisi sağlanmış olur. Trabzon limanının Doğu Anadolu ve GAP bölgesi ile demiryolu bağlantısı İpek yolu güzergâhından Gümüşhane-Erzurum hattından gitmek durumundadır. Bunu 150 yıl önce Osmanlı Devletinin yaptırdığı bir etütte mühendis Pastırmacıyan detaylı bir şekilde ortaya koymuştur. 150 yıl sonraki kavrayış ve değerlendirmeler o noktanın gerisine düşmemesi gerekir.

'RUS TURİST HIZLI TRENLE AKDENİZ'E GELİR'

Türkiye Azerbaycan Gümrük Birliği Gürcistan’a güvenlik açısından ticaret açısından pek çok önemli menfaat sağlayacak niteliktedir. Keza Azerbaycan bu entegrasyonu sağladığı zaman Orta Asya'nın batı ile bütünleşeceği ana güzergah olacaktır. Bu ittifak, dünyanın gelecek 50 yıllık tarihinin şekilleneceği bu yakın coğrafyada Karadeniz, Kafkasya ve Hazar hattında son derece büyük bir vizyon olarak mihver bir konuma yükselme potansiyeline sahiptir. Bu birlik bölgeye bir tehdit oluşturmaktan ziyade, zenginlik ve barış getirme kabiliyetine sahiptir.

Rusya Ortadoğu ile olan ilişkilerinde bu hat üzerinden lojistiğini yönlendirebilir. Bütün Okyanusu dolaşmak mecburiyetinde kalmaz. Barış içerisinde hızlı trenle Akdeniz sahillerine tatile inme avantajına kavuşur…

Son Dakika Haberleri