Sahar Emamileri yetiştiren kurum
İsrail’in saldırdığı İran Radyo ve Televizyon Kurumu (IRIB)’nda yayına devam eden Sahar Emami’nin cesareti sembol oldu. Binlerce vatansever çalışanıyla IRIB, hala İran’da yaşananları dünyaya aktarıyor. Burada tanıştığımız meslektaşlarımızla dostluğumuz sürüyor, kalbimiz onlarla atıyor...

İsrail, 16 Haziran Pazartesi akşamı, İran Radyo ve Televizyon Kurumu (IRIB)'nun, Tahran’ın kuzeyinde bulunan yerleşkesindeki binasını bombaladı. Binanın bir bölümü ilk bombalandığında haberleri sunan Sahar Emami, duruşunu bozmadı. Emami, canlı yayında İsrail’e meydan okumaya devam etti. Bu sırada Emami’nin stüdyosuna ikinci bomba isabet etti. Yayın toz ve duman doldu. İran’daki meslektaşlarımızdan öğrendiğimize göre, Emami yara almadı ve sağlam kalan başka bir stüdyoya geçerek yayınını sürdürdü.
Düşmana salladığı parmak da “Onurun Sesi” olarak sosyal medyada çeşitli tablolarla yayıldı. Saldırıda 3 kişi şehit oldu, 5 kişi yaralandı. Araştırma, çeviri ve haber katı yandı.
O sahneleri televizyondan görünce 2008 yılı başında ziyarette bulunduğum günler aklıma geldi. İçim burkuldu… Aradığım gazeteci dostum Seyid Ali Kaymakami, “O binada uzun yıllar çalıştım ve oradan emekli oldum.” dedi.

O BİNAYI GÖRDÜM
IRIB’in 3 günlük bir davetiyle 2008 başında Tahran’daydım. Vurulan binada yemek yedik, karşısındaki salonda ise uluslararası bir konferansa katıldık. Bazı şahsiyetlerle görüştük… İran’ın TRT’si IRIB, çok geniş bir yerleşkeye sahip. İrili ufaklı çok sayıda binası da var. Ben, konferanstan sonra IRIB’in Türkçe Yayınlar Servisi binasına geçtim. Aziz dostum Malik Kaya ve Mehmet Ali Akbulut karşıladı. Daha sonra servisteki arkadaşlarla tanıştık. Bu isimler Türkiye’den gitme. Malik Kaya devrim yıllarında da İran’da bulunmuş. Devrimci bir şahsiyetti. Karslıydı… Şimdi emekli. Tarihçi ve arşivci bakışımla ona, “Ağabey lütfen anılarınızı yazın. Çok ilgi çeker.” dedim. Olanca sadeliğiyle “İnşallah” yanıtını aldım. Hatta “İran Devrimi’nin yıldönümünde sizinle mülakat yapalım.” dedim.
İran Radyosu 66 dilde yayın yapıyordu. Türkçe Servisi de yanlış hatırlamıyorsam 70 yıldır yayın yapıyor. Şimdi internet üzerinden dünyanın her yerinden dinlenebiliyor. İran, medyanın önemini önceden kavramış. CNN karşısında Ahmedinejad döneminde 2007’de Press Tv’yi kurdu. 7/24 yayın yapıyor. SAHAR TV de çok sayıda dilde yayın yapıyor… İçe yönelik kanallar da tıpkı TRT gibi çok yönlü: Kültür, spor, haber, dizi-film, çocuk, dini kanallar…
ÇALIŞANLARIN YARISI KADIN
O gün bana IRIB’de toplamda 35 bin kişinin çalıştığı ve radyo ve televizyonun hem ulusal hem de uluslararası yayınlar yaptığı bilgisini verdiler. O günlerde de İran’a yönelik ABD tehditleri vardı. İranlılar buna alışkandı ve aldırmıyorlardı. Ben onlardan daha endişeliydim. Etrafa da o gözle baktım. Tahran çok modern bir kentti. Mihmandar arkadaşların arabasıyla yolda ilerlerken, gecenin 11.00’inde yanımdan geçen bir taksinin şoförünün kadın olduğunu görünce doğrusu şaşırdım. Hatta arkadaşlara sordum, “Ağabey burada normal.” dediler. İran’da kadın öyle eve kapatılmış, hapsedilmiş değildi. Her yerdeydiler. IRIB’de neredeyse çalışanların yarısı kadındı.
Tahran gezimde İmam Humeyni’nin kuzeydeki son derece sade evini, güneyde adına yapılan cami külliyesini, mezarını, hemen yanında bulunan Zehra Mezarlığını (Devrim ve savaş şehitleri burada yatıyor) ve bazı özel yerleri ziyaret ettik. Tabi Şah’ın Sadabat Sarayı’nı da… Şah’ın şatafatı ve Humeyni’nin son derece sadeliği çok şeyi anlatıyordu.
İran, 1979 Devrimi’nden bu yana çok şeyi değiştirdi. Humeyni İran’dan 30 bin Amerikalıyı çıkarıp attı. Çoğu da ajandı ve İran’ı ‘danışman’ adı altında yönetiyorlardı. Binlerce insanı işkenceden geçirmişler ve çoğu da genç yaşta şehit olmuştu. Devrim sonrası da Irak Savaşı’yla buna daha fazla insan eklendi. Hem de hayatlarının baharında… O günlerde İmam Humeyni’nin en önemli sloganı, “Ne Batı ne Doğu, bağımsız İran”dı. “Büyük güçler elini ülkemizden çeksin.” sözü de önemliydi. Büyük güçlerin elini kıran İran, bugün onların şer güçleriyle yine karşı karşıya. İran’ın 2 bin 500 yıllık geçmişi var. Büyük devlet geleneği ve kültürel derinliğe sahip. İranlıların inatçılığı, azim ve kararlılığı meşhurdur. Şiir ve edebiyat onların ruhlarına işlemiş. Ölüm onlar için son rütbe. Hele ki şehitlik! Dün vatanları için cepheye 7-70 koştu bugün de öyle… Dün kazandılar bugün de kazanacaklar, eminiz!