Yandex
16 Temmuz 2025 Çarşamba
İstanbul 30°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Sen neymişsin İsveç?

İsveç sosyal demokrasisi, on yıllardır ülkede etnik bir temizlik yapıyor. Ondan sonra da emperyalizmin aparatı PKK başta olmak üzere, Türkiye düşmanı oluşumlara ‘insan hakları’, ‘demokrasi’ vb. adına barınma, yaşama hakkı sağlıyor, parasal desteği veriyor. Ve dönüp bize insanlık(!) dersi veriyor.

Sen neymişsin İsveç?
Tanıklıklar ve hastane belgeleriyle tek tek dökümü yapılan lobotomi (burguyla sinir yolaklarının kesilmesi), zorla kısırlaştırma (rahimler kazınarak) ve Vipeholm Destek Kampı açlık ölümleri, İsveç sosyal demokrasisinin devlet ötenazisidir.
DERYA ÇAĞLAR

Hem dünya kamuoyunda hem de ülkemizde, özellikle “sol” kamuoyunda öyle bilinen ve tekrar edilen bir ezber vardır: “İskandinav sosyal demokrasisi çok başarılı. İskandinav ülkelerinde demokrasi, insan hakları, toplumsal eşitlik üst düzeyde…”

Bu ifadelerde yer alan durum, hemen hiç sorgulanmadan en geniş “sol” çevrelerde kabul edilegelmiştir ne yazık ki…

Ve fakat…

Gerçek böyle mi?

İskandinav ülkelerinde; özellikle de İsveç’te demokrasi ve insan hakları üst düzeyde mi?

Değil maalesef!

Olmadığını, yakın zamanda okuduğumuz ve gerçek verilere dayanan bir kitaptan da görmüş bulunuyoruz.

Sen neymişsin İsveç? - Resim : 1

KAPİTALİZMİN GÜLÜMSEYEN YÜZÜ

1980 yılında yurt dışına çıkan, İsveç’te kaldığı 20 yıl boyunca ilk, orta ve lise öğretmenliği de yapan Rifat Öztürk’ün, ilk baskısı Ekim 2001’de Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Sosyal Demokrasi’nin Arka Bahçesi” adlı kitabı, İsveç ve İskandinav sosyal demokrasisinin gerçek yüzünü aydınlatıyor.

Yayınevi, “Sunuş” yazısının ilk paragrafında kitabın amacını şu şekilde anlatıyor:

“Elinizdeki kitap, kapitalizmin gülümseyen yüzü, son insancıl (!) dayanağı olan sosyal demokrasinin içinde barındırdığı insanlık dışı ögeleri anlatan belgesel bir çalışmadır.

“Sosyal demokrasinin uygulandığı en iyi örnek olarak bilinen İsveç’te insanları ‘refah toplumu’ yaratmak adına burgulayarak sinirlerini kesen, rahimlerini kazıyarak kısırlaştıran ve de aç bırakarak öldüren mantığı görmekteyiz. Tanıklıklar ve hastane belgeleriyle tek tek dökümü yapılan lobotomi (burguyla sinir yolaklarının kesilmesi), zorla kısırlaştırma (rahimler kazınarak) ve Vipeholm Destek Kampı (Vipeholm Hastanesi) açlık ölümleri, İsveç sosyal demokrasisinin devlet ötenazisidir.”

Kitaptan öğrendiğimiz kadarıyla “örnek sosyal demokrasi ülkesi İsveç”, bu insanlık dışı işleri, 1930’lardan itibaren yapmaya başlamış ve 1970’lere kadar ve elbette yasalarla “meşruiyetini” sağlayarak devam etmiştir.

Sen neymişsin İsveç? - Resim : 2

RAHİM KAZIYAN DEVLET

Yazarın girişte ifade ettiği gibi söz konusu uygulamaların ve kitabın yayımlandığı tarihte de iktidarda olan sosyal demokratların icraatları; “ana rahimleri devlet eliyle kazınarak, zorla kısırlaştırılan 63 bin kadının; uslu olmaları için beyinlerindeki sinir yolakları kesilerek lobotomilenip kişilikleri yok edilen 4 bin 500 garibin; Vipeholm Riksanstalken adıyla anılan kampta, açlık sınırı deneylerinde acı çektirilerek açlıktan öldürülen yüzlerce gelişim arızalının kanlarıyla vıcık vıcıktır.”

Toplamda 70 bin kişiye ulaşan bir sayıdır bu. Bugün 10 milyon civarında olan İsveç’in bu uygulamalarını gerçekleştirdiği tarihlerde 6 milyon nüfusa sahip olduğu düşünülürse, 70 bin rakamının hiç de azımsanmayacak miktarda olduğu görülür.

Yukarıda üç kategoride toplanan insanlık dışı uygulamaları, İsveç Devleti, 1986 yılına kadar gizlemiş. O tarihte birkaç düzine araştırmacı, tarihçi, yazar ve gazetecinin titiz ve inatçı çalışmalarıyla ortaya çıkarılmış. Ve o tarihte yine iktidarda olan Sosyal Demokrat Parti’nin Sosyal İşler Bakanı Margot Walström tarafından “vahşet” olarak nitelenmiş. Oluşan kamuoyu baskıları sonucu, uygulamaya maruz kalanlardan hayatta olanlara ve yasal mirasçılarına 175’er bin İsveç Kronu; bugünün parasıyla 703 bin 850 TL tazminat ödenmesi kararlaştırılmış.

Sen neymişsin İsveç? - Resim : 3
Rifat Öztürk’ün, ilk baskısı Ekim 2001’de Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Sosyal Demokrasi’nin Arka Bahçesi” adlı kitabı İsveç ve İskandinav sosyal demokrasisinin gerçek yüzünü aydınlatıyor.

ETNİK TEMİZLİK

Uygulamanın mantığı, “sağlıklı unsurlardan oluşan bir İsveç halkı yaratmaya” dayanıyor. Ve bu nedenle, resmi makamlarca “Tattar” olarak; Uppsala Üniversitesi Karışık Etnik Araştırma Merkezi (Centrum För Mültietnısk Forsking) tarafından Resande Folk olarak adlandırılan Göçerler, Samlar ve Çingeneler, bu uygulamanın esas kurbanı oluyor.

Özetle, İsveç sosyal demokrasisi, on yıllardır ülkede etnik bir temizlik yapıyor.

Ondan sonra da emperyalizmin aparatı PKK başta olmak üzere, Türkiye düşmanı oluşumlara “insan hakları”, “demokrasi” vb. adına barınma, yaşama hakkı sağlıyor, her türlü parasal desteği veriyor.

Ve dönüp, bize insanlık(!) dersi veriyor!!!

Ne demişti usta?!

“Sosyal demokrasi, emperyalizmin sol içindeki beşinci kol ideolojisidir…”

Bu kadar net!!!

İsveç Kapitalizm