29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Suriye’de esas tehdit ABD’nin kara gücüdür

Emekli büyükelçiler, uzmanlar ve komutanlar İdlib’de tırmanan gerginliği ve krizin çözülmesi için atılması gereken adımları Aydınlık’a değerlendirdi.

Suriye’de esas tehdit ABD’nin kara gücüdür

Bölgeyi yakından tanıyan uzmanların Suriye'deki yol haritasına ilişkin görüşleri şöyle:

Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen: Avrupa 2011 yılında Suriye’yi vurdu bize çok büyük etkileri oldu. Bir defa PKK sorunu çıktı karşımıza. Bu Türkiye için en öncelikli tehdit. Ve bu tehdit devam ediyor. Amerika’da bunu himaye diyor. Bunda bir değişiklik yok. Göçmen sorunumuz da var. Dört milyon göçmen var. İdlib’de de bir göçmen birikimi var. Türkiye’ye girme ihtimali var. Bu göçmenlerle beraber bu bölgede ki cihatçı teröristlerin Türkiye’ye sızma ihtimali var. Bu da ciddi bir sorun. Türkiye bu tehditler için bugüne kadar ne yaptı? El Bab, Afrin ve Barış Pınarı Harekatını yaptı. Bu üç harekat da anlamlıydı. Belirli bir amacı vardı ve bu amacın belirli bir kısmını da yerine getirdi. Bu harekatların amacı PKK ve PYD’nin Suriye’nin kuzeyinde bizim sınırımız üzerinde bir koridor oluşturması ve bu koridorun denize açılmasını önlemekti. Biz bunu büyük ölçüde önledik ama PKK ve PYD Amerika desteğinde varlığını sürdürüyor.

TÜRKİYE İDLİB’DE NE YAPMAK İSTİYOR?

İdlib’de biz ne yapmak istiyoruz? Biz İdlib’de Astana ve Soçi mutabakatı süreci içerisinde12 tane gözlem noktası kurduk. Biz Astana ve Soçi sürecinde Halep’ten, Lazkiye’ye açılan ve Halep’ten Şam’a giden M4 ve M5 karayollarının güvenliğini sağlamaya söz vermiştik. Bir de buradaki cihatçı teröristlerin silahsızlandırılmasına söz vermemiştik. Bu geçen süreçte biz bunu yapamadık veya yapmadık. Bunun üzerine de Suriye ordusu bu bölgede ilerlemeye başladı. Hatta bizim gözlem noktalarının bir kısmı da Suriye ordusunun içinde kaldı. İşte bundan sonra Türkiye bir tepki gösterdi ve burada yığınak yapmış durumdayız.

M4 VE M5 KAVGASI

Bizim buradaki eylemimiz Türkiye ile Rusya’nın arasını açtı. Bizim buradaki amacımız tabi ki göçmenlerin Suriye içerisinde iskan edilmesi. Benim görebildiğim kadarıyla bizim burada bir amacımız daha var. Biz M4 ve M5 karayollarının Suriye tarafından kontrol edilmesini de istemiyoruz. Halep coğrafyası ve çevresi Suriye’nin en verimli tarım alanları. Bir de Halep, Suriye’nin en önemli sanayi şehri. Şimdi Şam’la, denizle Halep’in irtibatını kesersen Suriye rejiminin yaşamını sürdürebilmesi zora girer. İşte bu nedenle de Suriye ordusu Rusya’nın desteğiyle bu yolları açmaya çalışıyor. Bu İdlib’deki gelişmenin çok önemli bir sonucu oldu.

Biz Astana ve Soçi sürecinde Rusya’yla işbirliği yapıyorduk. Ayrıca Türkiye ve Rusya arasında S-400, TürkAkım, nükleer santral, turizm gibi alanlarda çok önemli ilişkileri var. Şimidi bu ilişkiler zarar görebilir. Yine Rusya ve Türkiye’nin arasının açıldığını gören Amerika, Jeffrey’i göndererek süratle devreye girdi. Türkiye’yi yönetenler de bunu memnuniyetle karşıladılar. Jeffrey Suriye’deki yangına benzin dökmeye geldi. Başka bir değişle bizim Rusya’yla aramızı açmaya geldi. Ama unutmayalım ki bizim için en ciddi tehdit Suriye’de PKK/YPG’dir ve PKK-YPG Amerika’nın karagücüdür. Binlerce silahla bunları desteklemiş ve desteklemeye de devam etmektedir.

ABD'NİN GAZINA GELMEYELİM

Emekli Büyükelçi Halil Akıncı: Rusya ile çatışma noktasına gelineceğini sanmıyorum. Bir orta yol bulunacaktır. Ancak Rusya’nın da atması gereken adımlar var. Suriye’de sıkıntılı bir döneme girildi. Öyle adımlar atıldı ki geri dönüş zor. Rusya ile bazı görüşmeler yapılıyor ama sonuç almak zaman alacak gibi görülüyor.

Bugün yaşananlar daha ilk başta görülmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekirdi. Üst düzey yöneticiler hata yaptığı zaman zamanında uyarılmalı ve hatalar en az zararla önlenmeliydi. Ama ne yazık ki bu tür bir çalışma tarzı yok.

Türkiye ABD’nin gazına gelmemelidir. Yabancılar her zaman kendi ülkelerinin çıkarlarını düşünür. Amerika Türkiye’yi Rusya ile ittifakından koparma çabası içinde. Son günlerdeki tutumunu bu çerçevede değerlendirmek lazım.Bu tür hassas dönemlerde açıklamalar en üst seviyede yapılmamalıdır. Gelişmelerle ilgili tutum ve görüşler daha çok alt düzeyde yapılmalıdır. Aksi halde diplomatik geri çekilmelerin yapılması ve sorunun çözümü zor olacaktır.

ABD PYD'NİN İKİNCİ PLANA DÜŞMESİNDEN MEMNUN

Emekli Büyükelçi Onur Öymen: Ruslarla konuşulmalı, Türkiye’nin yaşayacağı sorunlar muhataplarına iyi anlatılmalı. Suriye İdlib’i kurtaracağını baştan beri söylüyor. Bütün bunlar hesaplanmalıydı. Bütün ülkeler kendi çıkarlarını düşünür. Rusya ile de Suriye ile de bu çerçevede hareket edilmeli. Amerika güvenilir bir ülke değil. Türkiye ile Rusya’nın arasının açılması Suriye’ye karşı sert tutum alması Amerika’nın lehine. PYD’nin ikinci plana düşmesinden de memnunlar. İdlib Türkiye için itibar sorunu haline geldi. Çözümü kolay olmayan bir durum söz konusu. Türkiye artık caydırıcı tavrını sürdürmeli.

M4-M5 SINIR OLARAK BELİRLENECEK

Emekli Tuğgeneral Doç. Dr. Fahri Erenel: Tamamen rejime, Suriye’ye ve dolayısıyla o bölgedeki ülkelerin hepsine yönelik mesajlar vardır açıklamada. Burada temel vurgu Astana ve Soçi mutabakatının, özellikle de Soçi mutabakatının uygulanmasını Türkiye talep ediyor. Bunun gerçekleşmesi için de zaman olarak Şubat ayı gösteriliyor. Bunun gerçekleşmesi büyük oranda Rusya’ya bağlı ama ben artık bu konunun Rusya’nın da dışına çıktığını değerlendiriyorum. Çünkü Rusya’nın da bu kadar ileri gidilmesini gerektirecek bir hamle içerisinde olacağını da düşünmüyorum. Burada Rusya’nın askeri danışmanları ve istihbarat elemanları sahnede. Geçen gün askeri dört şahıs öldürüldü biri general olmak üzere. Fakat Suriye rejiminin bu bölgedeki bel kemiğini, geçen yıl dağınık halde duran İran milis güçlerinin üç tugay halinde yeniden teşkilatlanması oluşturuyor. İdlib’de esas hamleyi yapanların İranlı milisler olduğunu düşünüyorum. İran’ın açıklamaları da zaten bunu teyit eder nitelikte.

Cumhurbaşkanı “mevcut statüko” derken İran’a da mesaj verdi. Buradan İran vasıtasıyla milislere de bir uyarı vardı.

Peki mevcut statükoya dönülebilir mi? Bu aşamadan sonra biraz güç olarak görüyorum. Çünkü M4, M5 karayolunun kontrol altına alınması Lazkiye’nin güvenliği açısından son derece önemli. Fırat’ın doğusuna lojistik ve takviye birlik ihtiyacı buradan karşılanacak. Bu karayolunun kontrol alına alınmasıyla aslında Rusya da amacına ulaşmış oldu.

Bundan sonra bu karayolundan daha ileriye yani İdlib’in merkezine ilerlenmesi sadece ve sadece proaktif hareketlerle olacaktır. Çünkü artık bu sivillerin katliamına yönelik bir hamledir.

Türkiye’nin birinci önceliğinin mevcut statükoyu korumak. Şu anki yığınağa bakıldığında sanki M4 karayolunu bir hat kabul edip Suriye rejiminin daha kuzeye geçmesinin engelleneceğini düşünüyorum.

Biz ne yapmalıyız?

Askeri açıdan gözlem noktaları bulundukları konumda Suriye rejiminin tüm dikkatini İdlib merkeze döndürmesinin en büyük engeli olacaktır. Gözlem noktalarından çok kritik olanları belki yer değiştirebilir, daha güçlü hale getirilebilir. Ancak esas yığınak M4 karayolu hattı üzerine yapılacaktır.

İSTEKLERİMİZ KARŞILANABİLİR OLMALI

Prof. Dr. Hasan Ünal: Türkiye ittifaklarını bozmamalı. Bunu yaparsa çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya gelir. Suriye toprak bütünlüğü korunmalı, otonom bölgelere izin verilmemelidir. Şu anda Amerika Türkiye’nin arkasına geçmeye çalışması anlamlı. ABD Türkiye-Rusya gerilimini körüklemeye, Türkiye’yi Astana sürecinden koparmaya çalışıyor. Amerika resmen Türkiye-Rusya-Suriye çatışmasını körüklüyor. Yeni provokasyonlar da yapabilir. Çok dikkatli olmamız gereken bir dönemdeyiz. Provokatif ortam yaratmamamız lazım. Türkiye acilen mevcut Suriye yönetimini dışlayan Suriye politikasını değiştirmeli. Ulusal çıkarlarımıza uygun yeni bir politika geliştirilmelidir. Ayrıca Rusya’dan isteklerimiz karşılanabilir olmalı. Suriye’nin mevcut yönetimi Rusya açısından vazgeçilmezdir. Bu iyi anlaşılmalı.

PKK PYD YPG