TKP ve 29 Ekim
TKP'nin kendisi için yeni ve fakat Türk devrimcileri açısından uzun yıllardır mücadele mevzilerinden savunulan Kemalist Devrim’i savunma refleksi, ilk bakışta olumlu olsa da, metnin tamamı değerlendirildiğinde oldukça uzun bir yol katetmesi gerektiği ortaya çıkıyor
TKP, 29 Ekim’de "Geldikleri Gibi Giderler" başlıklı bir bildiri yayınladı. Bu bildiri, Kurtuluş Savaşı’nı ve arkasından Cumhuriyet’in ilanını olumlayan, bugünle ilişki kurmaya çalışarak AK Parti'nin "Başkanlık Sistemi"ni ve "otokratik yönetimini" hedefe koyan bir metindi.
TKP'nin kendisi için yeni ve fakat Türk devrimcileri açısından uzun yıllardır mücadele mevzilerinden savunulan Kemalist Devrim’i savunma refleksi, ilk bakışta olumlu olsa da, metnin tamamı değerlendirildiğinde oldukça uzun bir yol katetmesi gerektiği ortaya çıkıyor.
Bu metin, bilindik genel doğruları dile getiren, "işbirlikçi" deyince de AK Parti'den başkasını görmeyen bir müsamere metni! Oysa... Kapitalist-emperyalist sistemin iktidarı da sözümona muhalefeti de "işbirlikçilik" konusunda birbiriyle yarışır haldedir. TKP, bunu görmüyor; daha doğrusu görüyor ama, CHP yörüngesinden kopmamak için, ona ses çıkarmıyor, üzerini örtüyor. Terminolojideki adıyla söylersek, oportünistçe davranıyor.
Üstelik... Bu denli laf kalabalığı içinde burjuvazinin bütün katmanlarını el çabukluğuyla aynı çuvala dolduruyor. Oysa bugün, ülkemizde emperyalizmin doğrudan acentası olmuş 3-5 TÜSİAD kodamanı komprador dışında, neredeyse burjuvazinin bütün katmanlarının çıkarı, emperyalizmle çelişme halindedir. TKP, bunu ısrarla görmeyerek -ki görürse "sosyalist devrim stratejisi" berhava olacak- savunduğunu söylediği devrimi de imkânsız hale getirmektedir. Bunu, geçtiğimiz yaz aylarında ilan ettiği "Atatürk'ün ve Türk bayrağının önünde saygıyla eğiliyoruz." sözlerinden sonra yapmaya devam ediyor.
Bu tavrın sürdürülmesi, aynı zamanda bu açıklamanın da boşluğa düşmesi anlamına geliyor. Çünkü Atatürk'ün ve Türk bayrağının önünde saygıyla eğilmek, salt biçimsel bir davranış değildir. Kemalist Devrim'in kabulü ve devrimci mücadelede gerekli olduğu, stratejik bir tutum değişikliği anlamına gelir.
TKP, bu metni ile çelişkiler içindeki yalpalamasına devam ediyor özetle! Stratejisini değiştirse ve Türkiye Devrimi'nin doğru stratejisi olan Milli Demokratik Devrimi'i kabul ettiğini söylese -Atatürk ve Türk bayrağı konusundaki açıklamanın mantıki sonucu bu olmalıdır- bu sefer de "Bunu 50 yıldır savunan Vatan Partisi ile yan yana gelirim." diye korkudan dizleri titremektedir.
Ama nafile... "Teori gridir!" derler... Birilerinin uzaktan laf atmasından çekinerek doğru yere, doğru stratejiye gelmek kadar devrimci olmayan bir pratik olamaz. Bugün değilse yarın, o noktaya gelinecektir. Ya da... Yine bölünecektir!