Transdinyester bağımsızlığının enerji sınavı
Ukrayna Rus gazının tedariğini durdurdu. Hem Moldova’da hem de Transdinyester’de hükümetler acil durum ilan etti. Transdinyester’de ise kış bitmeden kesilen doğal gaz şimdiden büyük zorluklar yaratıyor. Peki ABD’nin bölgedeki planları ne?


Hem Moldova’da hem de Transdinyester’de hükümetler geçtiğimiz aralık ayında ilk etapta bir ay süreyle yürürlükte kalacak şekilde acil durum ilan etti. Ukrayna’nın Rusya’dan gelen doğal gaz için transit anlaşmaları 2025 için yenilemeyeceğini belirtmesi ve Gazprom’un ödenmemiş borçlar nedeniyle Moldova’ya gaz akışını durdurması iki yönetimi de olası enerji krizine karşı önlem almaya itti. Beklenen gerçekleşti ve Ukrayna Rus gazının tedariğini durdurdu.
1 Ocak itibariyle artık Avrupa’ya Rusya’dan pahalı ve bazı enerji uzmanlarının da belirttiği üzere özellikle altyapısı zayıf ülkeler için uzun vadede sürdürülemez olan LNG haricinde doğal gaz gitmiyor. Batı Avrupa ülkeleri oluşan açığı özellikle İskandinav ülkeleri ve ABD’den gelen LNG ile kapatmaya çalışırken kıtanın doğusu için işler biraz daha karışık. Ancak AB genelinde doluluk oranları %70’e yakın. Slovakya gibi bazı ülkelerde de resmi beyanlara göre neredeyse tamamen dolu. Şu an Transdinyester hariç hiçbir ülkede olası enerji krizi -daha kabarık faturalara yol açması beklense de enerji kıtlığı anlamına gelmiyor. Transdinyester’de ise kış bitmeden kesilen doğal gaz şimdiden büyük zorluklar yaratıyor.
TARİHSEL ÇERÇEVE
Transdinyester SSCB dağılana kadar Moldova Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin bir parçası olarak varlığını sürdürdü. Ancak Moldova bağımsız bir ülke haline gelince Transdinyester Moldova’ya bağlanmak istemedi. 1990-92 boyunca Moldova ile Transdinyester arasındaki gerilim silahlı şekilde devam etti.
Moldova’nın bölgenin ülkeye geri katılmasını istemesinin altında yatan en büyük sebepler hem bölgenin Ukrayna’ya sınır olan coğrafi konumu hem de Sovyet birikimlerinin o bölgede yoğunlaşmasıydı. Bölgede büyük çaplı sanayi tesisleri ve Moldova için kritik önemde bir hidroelektrik santrali bulunuyordu. Moldova bu konuda çok inatçı olmasına rağmen savaşı kaybetti. Bunda en önemli paylardan biri de sonrasında kalıcı olarak görevine devam eden Rus 14. Ordu birliklerinin bölgede konuşlanmasıydı. O tarihten beri Transdinyester uluslararası ilişkiler literatüründe sıkça rastladığımız ifadeyle “dondurulmuş krizlerden” biri haline geldi.

Bağımsız Moldova’da Komünist Parti iktidarında da Batı yanlısı liderlerin hükümetinde de Transdinyester meselesi bu dondurulmuş gerginliği korudu. Ancak 2022 yılında Rusya-Ukrayna savaşının başlamasıyla beraber yaklaşık yarım milyon nüfuslu Transdinyester yeniden odak noktası haline geldi. Transdinyester Başkanı Vadim Krasnoselsky bu gerginliğin bir dünya savaşına bile yol açabileceğine dair bir açıklamada bulundu. Özellikle Maia Sandu hükümeti için Romanya ile birleşme adımlarının hızlandırıldığı, AB entegrasyonu için daha fazla fedakarlıkta bulunmaktan çekinilmediği son dönemde Transdinyester ve Gagavuzya ülkedeki Batı yanlıları için aşılması gereken iki büyük engel konuma gelmişti. Sandu hükümeti Transdinyester’in banka hesaplarına blokeler koyarak oradaki işletmecileri ve sakinleri uluslararası ticaretten uzaklaştırmayı denedi. Silahlı müdahale dışında Transdinyester’e tutum 1990 Moldova’sından pek de farklı değildi. Transdinyester’de bürokratik ve günlük hayatın felç olması için her türlü adım atıldı. Ancak Moldova az da olsa gelen Rus gazını oraya yönlendirip karşılığında elektrik satın aldığı için yine de ihtiyatlı davranmak, Transdinyester’i öldürmeden süründürmek niyetindeydi. Ancak Gazprom’un artan borçlar nedeniyle zaten azalan gazı tamamen kesmesi, ardından da Ukrayna’nın transit yolları kapatmasıyla mesele en sonunda varacağı yere biraz daha hızlı sürüklendi.

TRANSDİNYESTER NE KADAR DAYANABİLİR?
28 Aralık’da Gazprom yaklaşık 709 milyon avroya ulaşan borçları nedeniyle Moldova’ya gaz tedariğini durduracağını açıkladı. 1 Ocak’ta ise Ukrayna Rus gazını kesti. Yani neredeyse eş zamanlı iki engel nedeniyle Transdinyester gazsız kaldı. Transdinyester’e ulaşabilecek Rus gazının tek çaresi Ukrayna’dan geçen hatlar değildi, ancak sadece bunlar kullanılıyordu. Aslında savaştan önce Moldova hükümeti Ukrayna üzerinden gelen hatlara daha iyi alternatifler arıyordu. Moldovagaz Türk-Akım üzerinden gaz almaya hazır olduklarını dile getiriyor, rotadaki diğer ülkeler de bunu memnuniyetle karşılıyordu. Ancak bu gerçekleşmedi. Ukrayna bölgedeki ülkeleri daha çok cepheye sokmak ve Rusya konusunda hastalıklı bir tetikte olma hali yaratmak istediği için maddi anlamda kendi zararına da olsa bu hamle yürütülen dış ilişkiler politikası içinde oldukça tutarlıydı. Şimdiki durumda düşen hisseleriyle konuşulan Gazprom hem bu kadar büyük bir borcu görmezden gelerek gaz sağlamaya yanaşmıyor hem de artık Gazprom’a yapılan ABD yaptırımları nedeniyle ödemede sorun yaşayacak rotadaki ülkeler nedeniyle (ABD burada Türkiye’yi hariç tutmuştu) bunu istese de yapamayacak gibi görülüyor.
Son durumda Moldova çevresindeki Batı-yanlısı hükümetlerin iktidar olduğu ülkelerden gazını ve elektriğini satın almaya devam ediyor ve faturalar sürekli artsa da hanelerde bir gaz yokluğu olmuyor. Ancak Transdinyester’de birçok bölgeye gaz kesildi. Hükümet şimdi aralıklı olarak gaz verme sayesinde bütün bölgelere belirli saatlerde gaz vermeyi planlıyor. Kritik hükümet kurumları ve yiyecek üreten işletmelere elektrik gitse de daha büyük tesisler kepenkleri indirdi. Görünüşe göre gaz eğer sadece ocaklarda yemek için kullanılırsa kısa bir süre daha idare edebilir. Ancak bu gazın da ısınma amaçlı kullanılmaya çalışılmasından endişe ediliyor ve halk bu konuda uyarılıyor. Zaten tatilde olan okullar ise tatillerini uzatmak durumunda kaldı çünkü okullara verilecek kadar gaz yok. Resmi makamlardan yapılan açıklamaya göre yaklaşık 1500 apartmana ve 70 bin müstakil eve gaz verilemiyor. Yerel basına yansıyan görüntülere göre ısınma için odun sobaları ve elektrikli ısıtıcılar; elektriğin gittiği zamanlarda ise aydınlatma için mumlar kullanılıyor. En azından şimdilik eldeki kaynakların şubat ortasına kadar yetebileceği düşünülüyor. Eski Moldova Dışişleri Bakanı Valeriu Ostalepa gibi isimler şimdiden gaz kaynaklarının bitişine gelen bu tarihlerde bir silahlı gerilim öngörüyorlar.
KİM KAZANÇLI ÇIKACAK?
Transdinyester’deki bu tabloyu Moldova’nın Transdinyester hariç ülkenin gerisine sağladığı gazla beraber değerlendirince yerel gazeteci Gabriel Calin’in şu sorusuna katılmamak elde değil:
Şimdi şunu sormak istiyorum: Transdinyester Moldova mı değil mi? Şu hâlde Moldova’nın Transdinyester’in Moldova toprağı olduğunu iddia etme hakkı var mı?
Moldova’nın Transdinyester’deki insanlık krizine karşı çözümü ancak onlara Avrupa’dan gaz satın almayı teklif etmek şeklinde oldu. Belki de hükümet oradaki durumun iyice kötüleşmesini, halkın Batı’nın dümen suyunda olmayı reddeden liderlere karşı bilenmesini ve bölgenin fiilen de Moldova topraklarıyla birleşmeye razı olmasını bekliyor. Rus istihbarat kaynakları Moldova hükümetinin silahlı bir müdahale için planlar yaptığını da açıkladı. Moldova hükümetini bu insanlık krizini bir “fırsat” gibi görüp silahlara sarılmaya davet edenler de görülüyor. Böylece hem Rus etkisi kırılacak hem de AB sürecine katkı sağlanacak. Gagavuzya da Transdinyester dağıldıktan sonra daha kolay lokma haline gelebilir. Kaldı ki Gagavuzya yeri, Transdinyester’e kıyasla hem çok daha az gelişmiş hem de silahtan ve sanayiden yoksun.
Üstelik Transdinyester’in savaşın başlarında bazı Rus yorumcular tarafından da ifade edildiği üzere savaşın ileriki safhalarında rol oynayabilecek bir konumu da var. Eğer Rus ordusu Ukrayna’nın güneyinden ilerleyebilirse Transdinyester ile kara bağlantısı sağlama olanağı da doğmuş olacak. Moldova’da bu “dondurulmuş krizi” silahla çözme önerenlere karşı Rusya Kişinev’deki Büyükelçiliği üzerinden buna sert bir cevap verdi:
“Moldovalı yetkililerin göz yummasıyla, bazı ‘ateşli kişiler’ Transdinyester meselesini güç kullanarak çözmeyi öneriyor. Defalarca uyardık: bu tür eylemler cevapsız kalmayacaktır.”
Aynı zamanda Transdinyester hükümeti de kararlılığından bir şey kaybetmemiş görünüyor. Başkan Vadim Krasnoselsky son açıklamasında şöyle diyor:
“Eğer birileri Transdinyester'in diz çöküp Moldova için yalvaracağını ve daha önce olduğu gibi Transdinyester halkına zorbalık yapabileceği düşünüyorsa, bunu başaramayacaksınız. Umutlarınız boşa çıkacak (…)”
ABD’NİN BÖLGEDEKİ PLANLARI
Sonuç olarak, ABD’nin Ukrayna üzerinden yaptığı gaz hamlesiyle bir taşla pek çok kuş vurduğunu görüyoruz: Moldova’daki Rus nüfuzunun en önemli merkezlerinden birini felce uğrattı. Avrupa ülkelerini ABD LNG’sine daha çok muhtaç hale getirdi. Avrupa’nın doğusunda kalan ülkeleri de enerji yoluyla Batı’daki komşularına tamamen bağımlı kılmış oldu. Bu sayede Avrupa ülkelerinin çoğunda yükselen “Avrupa için Avrupa” muhalefeti alternatifleri dile getirmek için daha dar bir alana sahip olabilir.
Ancak bu hamle ile enerji meselesi Avrupa toplumu için pahalılaştıkça Zelenski’nin elini tutan iktidarları daha da zor duruma sokabilir. Ukrayna Avrupa’nın kaderini Ukrayna zaferi masalında ortaklaştırmak için birçok ülkenin enerji güvenliğini – Transdinyester için aynı zamanda yaşam güvencesini de – kumar masasına koymuş oldu. Özellikle LNG altyapısı zayıf ve daha doğudaki ülkeler bu hamlenin sonuçlarını daha sert yaşayacak gibi görünüyor. Tüm bunların yanı sıra eğer Moldova hükümeti ülkedeki bazı heyecanlı gruplara uyup bir silahlı müdahaleye kalkışırsa da Transdinyester yönetiminin çok önce belirttiği üzere durum çok daha büyük bir savaşa dönüşebilir. Bir zamanlar Batı Avrupa’ya kıyasla çok daha ucuz enerjiye sahip olan Moldova’nın geldiği nokta gerçekten ibretlik duruyor. Transdinyester direnir ve Başkan Sandu’nun Ukrayna’nın iteklemesiyle fakat bile isteye girdiği bu riskli oyun astronomik faturalar, enerji krizinden dolayı dibe vuran yatırımlar ve yükselen enflasyon nedeniyle 2025 Parlamento seçimlerinde elinde patlarsa durum Avrupa için ders niteliğinde olacaktır.
ABD’den Rus doğalgazın transitini kesen Ukrayna’ya destek

Ukrayna'nın Rus gazının kendi toprakları üzerinden Avrupa ülkelerine geçişini durdurma kararını desteklediklerini dile getiren Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı John Kirby, bu hamleyi Rusya’nın ekonomik fırsatlarına yönelik ‘büyük darbe’ olarak nitelendirdi.
Kirby, “Yeni yılın ilk gününde Ukrayna, Avrupa'ya kendi topraklarından geçen tüm gaz sevkiyatını durdurdu. Bu karar Rusya'nın Ukrayna'ya karşı (özel operasyonu) finanse etme kabiliyetini azaltacak ve Moskova'yı yıllık yaklaşık 6.5 milyar dolarlık gaz gelirinden mahrum bırakacak” ifadesini kullandı.
Ukrayna'nın bu kararının, ABD'nin Avrupa'nın Rus gazına olan bağımlılığını azaltmaya yönelik uzun süredir devam eden iki partili politikasıyla uyumlu olduğuna dikkat çeken yetkili, Rusya’nın doğalgazı “defalarca bir baskı aracı olarak kullandığını” iddia etti.
Avrupa’nın, ABD ile yakın işbirliği sayesinde enerji kaynaklarını önemli ölçüde çeşitlendirdiğini savunan Kirby, “Bugün Avrupa'nın LNG ithalatının yaklaşık yüzde 50'si ABD'den geliyor. Bu hacimleri arttırmak için AB ile birlikte çalışmaya devam ediyoruz” diye ekledi.
Beyaz Saray temsilcisi ayrıca ABD ve müttefiklerinin çabaları Avrupa'nın enerji haritasını değiştirerek Rus etkisine karşı ‘savunmasızlığını’ azalttığını savundu.
‘Ukrayna'nın Rusya'dan gaz geçişini durdurması kabul edilemez’

Macaristan Dışişleri ve Dış Ekonomik İlişkiler Bakanı Peter Szijjarto, Kiev'in 1 Ocak'tan itibaren Rusya'dan AB ülkelerine yakıt geçişini durdurma kararını yorumladığı konuşmasında, Ukrayna'nın Rusya'dan gaz geçişini durdurmasını kabul edilemez olduğunu dile getirdi.
Dışişleri Bakanı Szijjarto, üyeliğe aday olan Ukrayna'nın enerji tedarik yollarını korumakla yükümlü olduğunu hatırlattığı konuşmasında, “Doğal gaz ve petrol nakil yollarının kapatılması kabul edilemez ve AB entegrasyonu beklentileriyle çelişmektedir" cümlesini kaydetti.