Gazze'de yeni anlaşma ve Körfez ziyareti: Trump'ın Batı Asya'da karar anı
ABD Başkanı'nın Gazze savaşını sonlandırmak üzere hazırladığı planı açıklamaya hazırlanıyor. İsrail basınına göre süreç, Netanyahu'yu pek de memnun etmeyecek. Trump'ın Körfez ziyareti de Tel Aviv'de endişeyle karşılanıyor, İsrail'in merkezden dış halkalara doğru itildiği yorumları dikkat çekiyor.


Israel Hayom gazetesi, ABD Başkanı Donald Trump’ın bu hafta sonu Gazze’deki savaşı sona erdirmeye yönelik kapsamlı bir çözüm ve anlaşma teklifi açıklama ihtimalinin yüksek olduğunu bildirdi. İsrail yayını, haberini Arap ve Amerikalı diplomatlara dayandırdığını belirtti.
Habere göre planın ilk aşaması, İsrail ordusunun kurduğu yardım merkezleri aracılığıyla Gazze’ye Amerikan yardımlarının yeniden başlatılmasını, devamında ise yeniden inşa sürecinde Amerikan denetimi ve idaresini öngörüyor. Diplomatik kaynaklar, bu yaklaşımın “Trump’ın gereklilikleriyle örtüştüğünü”, uzun vadeli bir çözümü ve Washington’un merkezi rolünü içerdiğini ifade etti. Plan, Gazze'nin yeniden inşası ve denetimini içeren kapsamlı bir anlaşma olarak tanımlanıyor.
Gazete, Trump’ın bu hafta çeşitli vesilelerle “perde arkasında yoğun müzakereler yürüttüğünü” söylediğini, aynı zamanda insani yardımlar ve esirler konusuna da değindiğini hatırlattı.
'DAYATILAN' ANLAŞMA
Israel Hayom, önerilen çözümün İsrail’in yalnızca kısmi işbirliğiyle hazırlandığını ve tüm taleplerini karşılamadığını yazdı. Gazete, HAMAS’ın ikna edilmesi için sunulan bazı seçeneklere de yer verdi:
- HAMAS liderliğine, ileride Gazze’nin sivil yönetiminde rol alabileceklerine dair güvence verilmesi
- Suikastlara karşı dokunulmazlık sağlanması
- HAMAS polis güçlerinin, düzeni sağlamakla görevli Filistinli kuvvetlerle birleştirilmesi
Haberde, olası anlaşmanın şu anki aşamasında ABD’nin Arap ülkeleriyle “derin” bir işbirliği yürüttüğü, İsrail ordusunun Gazze’den çekilmesinin ve HAMAS’ın silahlarını teslim etmesinin de gündemde olduğu ifade edildi.
Gazete, anlaşmanın imzalanması halinde bunun Tel Aviv’e “dayatılmış bir durum” olarak kayıtlara geçeceğini ve Başbakan Binyamin Netanyahu’yu “ciddi bir koalisyon krizi” ile karşı karşıya bırakabileceğini belirtti.
İKİNCİL AKTÖR

Israel Hayom, bu sürecin Netanyahu ile Beyaz Saray arasındaki sorunlu ilişkilerin veya Trump-Netanyahu arasındaki kişisel gerilimin bir yansıması olduğunu değerlendirdi. Bu bağlamda İsrail'in, Yemen anlaşmasında olduğu gibi olayların dışında kalan ikincil bir aktöre dönüştüğü uyarısında bulundu.
Yemen ve İran konularında olduğu gibi İsrail’in görüşlerinin görmezden gelinebileceği belirtilirken, bu durumun Gazze konusunda da yaşanması halinde Tel Aviv üzerinde “doğrudan, ani ve belirleyici bir etki” yaratabileceği vurgulandı.
Buna karşılık, bazı ABD Kongresi ve yönetim çevreleri İsrail’in çıkarlarının zarar görmemesi için ortamı yumuşatmaya ve denge sağlamaya çalışıyor. Bu çevrelerden bir kaynak gazeteye, “Her zaman fikir ayrılıkları olur ama büyük resme bakarsanız geniş bir uzlaşma var. Bizim İsrail’le doğrudan ilgili olmayan başka çıkarlarımız da var. Ancak İsrail’in zarar görüp görmeyeceğini her zaman inceliyoruz.” dedi.
HAMAS'A YOĞUN BASKI

Gazete, başta Mısır olmak üzere çeşitli Arap ülkeleri ve Filistin Yönetimi’nin HAMAS’ı anlaşmayı kabul etmeye zorladığını da bildirdi. Bu baskının, Trump’ın Körfez’e yapacağı ziyaretten sonra gündeme gelebilecek “İsrail’in yoğun askeri operasyon başlatma ve tam işgale girişme” korkusuyla bağlantılı olduğu ifade edildi. İsrail basını daha önce “tam işgal”e başlamak için Trump'ın Batı Asya ziyaretinin beklendiğini yazmıştı.
HAMAS yetkililerinin acilen Kahire’ye çağrıldığı, asıl çabanın Trump’ın Batı Asya’ya gelişinden önce anlaşma ve çözümün açıklanabilmesine yoğunlaştığı kaydedildi. Trump, 13-16 Mayıs tarihlerinde Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni ziyaret edecek.
SİYASET DEĞİL İŞ
Trump’ın Körfez ziyareti de İsrail’de endişe yaratan bir başka unsur. Tel Aviv Üniversitesi’nden Yoel Guzansky’e göre Trump Körfez'den önemli kazanımlarla dönebilir, ancak bu başarılar İsrail açısından kaygı verici sonuçlar doğurabilir.
Guzansky, İsrail Kanal 12'ye verdiği röportajda, Trump’ın ekonomik, güvenlik ve teknolojik temelli bir "anlaşma diplomasisi" izlediğini, demokrasi vurgusunun ise dışarıda bırakıldığını söylüyor. Bu modelin özeti:
- Silah karşılığı petrol
- Yatırım karşılığı güvenlik garantisi
- Teknoloji karşılığı jeopolitik sadakat
Ziyaretin odağında on milyarlarca dolarlık silah satışları ve altyapı yatırımları var. Örneğin, Trump’ın Veliaht Prens bin Selman’dan 1 trilyon dolarlık yatırım isteyeceği aktarılıyor. Bu çabanın, iç politikada başarı gösterme arzusuyla bağlantılı olduğu belirtiliyor.
ASKERİ ÜSTÜNLÜK TEHLİKEDE Mİ?

Guzansky’e göre özellikle Suudi Arabistan’ın nükleer alandaki talepleri -örneğin uranyum zenginleştirme hakkı- ve Körfez ülkelerinin ileri teknolojiye, yapay zekâ ve gözetim sistemlerine erişim arzusu, Washington’un Tel Aviv ile kurduğu askeri dengeyi zorluyor. Uzmana bakılırsa geçmişte “dokunulmaz” sayılan İsrail'in niteliksel askeri üstünlüğü ilk kez ciddi şekilde tartışmaya açılmış durumda.
'SEMBOLİK MÜTTEFİK'
İsrail-Suudi normalleşmesi bu turda yer almıyor. Riyad, iki devletli çözüm olmadan bu konuda ilerlemek istemiyor. Katar ise HAMAS ile ilişkilerine rağmen Washington’la güçlü bağlarını koruyor.
Guzansky, İsrail’in artık ABD politikalarını şekillendiren değil, sembolik bir müttefik konumuna gerilediğini savunuyor:
“Tel Aviv merkezden çevreye itiliyor. Fark edilmezse bu, stratejik bir kayba dönüşebilir.”