Yandex
17 Kasım 2025 Pazartesi
İstanbul 17°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Trump'ın gümrük oyunu... AB, tavizlere zorlandı

ABD’nin AB’ye yönelik gümrük vergisi indirimleri kritik sektörlere yansımadı. ABD hükümetinin uygulamalara yönelik erteleyici tavrı, belirsizliğin artmasına yol açtı. Harran Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Hasan Bardakçı, sorularımızı yanıtladı.

Trump'ın gümrük oyunu... AB, tavizlere zorlandı
TOLGA DİŞCİ

ABD Başkanı Donald Trump ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen temmuz ayının sonunda masaya oturdu. Görüşme sonucunda AB'nin ABD'ye yaptığı ihracatın önemli bölümüne yüzde 15'lik bir gümrük vergisi tavanı getirmesi planlanıyordu. Ancak Beyaz Saray 31 Temmuz’da yayınladığı açıklamada yüzde 15 gümrük vergisine tabii olacak ürünler arasında otomobillere yer vermedi. Otomobil ithalatına yönelik yüzde 25 gümrük vergisi uygulaması devam edecek. Ayrıca Beyaz Saray, AB çeliği, alüminyumu ve bakırı için yüzde 50'lik gümrük vergilerinin yürürlükte kalacağını daha önce açıklamıştı. Bu şartlarda AB’nin anlaşmadan beklediğini alamadığı ve ABD hükümetinin gümrük vergilerini bir dış politika aracı olarak kullandığı yorumları yapıldı.

Anlaşmayı takip eden süreçte yaşanan gelişmeleri Aydınlık Avrupa’ya değerlendiren Harran Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Anabilim Dalı Başkanı ve Ekoavrasya Vakfı Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hasan Bardakçı, dış ticareti müzakere aracı olarak kullanan Washington’un sözlerini geciktirdiğini ve AB sektörlerinin bu belirsizlik karşısında zor duruma düştüğünü ifade etti.

Trump'ın gümrük oyunu... AB, tavizlere zorlandı - Resim : 1

WASHİNGTON SÖZLERİNİ GECİKTİRİYOR

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile ABD Başkanı Donald Trump arasındaki görüşmeyi ve o günden bu yana yaşanan gelişmeleri kısaca nasıl nitelendirirsiniz? Beklentiler ne yöndeydi ve süreç bu beklentilere uygun işliyor mu?

Von der Leyen ile Trump arasındaki görüşme, transatlantik ilişkilerdeki kırılgan döneme bir “siyasi tampon” işlevi görmüştü. Görüşmenin temel amacı, karşılıklı ticaret savaşlarını engellemek, özellikle otomotiv sektöründeki vergi tehditlerini bertaraf etmekti. İlk etapta olumlu mesajlar verilmiş, ABD'nin AB’ye yeni vergiler getirmekten kaçınacağı izlenimi oluşmuştu. Ancak süreç içerisinde Washington yönetimi özellikle gümrük tarifeleri konusunda verdiği sözleri geciktirme ya da yeniden pazarlık konusu yapma eğilimi gösterdi. Bu da beklentilerin tam anlamıyla karşılanmadığını, görüşmenin yapıcı ama etkisiz kaldığını ortaya koyuyor. Bugün gelinen noktada, ilişkiler yapısal bir uzlaşıdan çok, karşılıklı stratejik manevralarla şekilleniyor.

TRUMP, DIŞ TİCARETİ MÜZAKERE ARACI OLARAK KULLANIYOR

ABD'nin AB ürünlerine yönelik yüzde 15 tarife uygulaması 31 Temmuz'da bir kararname ile ilan edildi. Ancak otomobillere yönelik yüzde 25'lik verginin düşürülmesine kararnamede yer verilmedi. Bu durum Trump ile von der Leyen görüşmesinde üzerinde uzlaşılan kararlara aykırı mı? ABD hükümeti bazı gevşetmeleri erteliyor mu?

Evet, bu durum açıkça görüşmelerdeki mutabakata aykırı bir tablo çiziyor. Görüşmelerde özellikle otomotiv tarifelerine yönelik bir yumuşama beklentisi ön plandaydı. Ancak otomobil vergilerinin düşürülmemesi, ABD’nin ticari kozlarını elinde tutmaya devam etmek istediğini gösteriyor. Washington, stratejik olarak bu tür vergileri kaldırmayı bir “ödül” haline getirip AB’den yeni tavizler koparmayı hedefliyor olabilir.

Bu gecikmeler, Trump yönetiminin dış ticareti müzakere gücü olarak kullanma politikasının bir yansımasıdır. AB tarafında ise bu durum güven bunalımına ve Brüksel’in kendi iç kamuoyunu ikna etmekte zorlanmasına neden oluyor.

ALMAN OTOMOTİV SEKTÖRÜ İÇİN DEZAVANTAJ

Otomotiv sektörüne yönelik yüzde 25'lik gümrük vergisinin devam etmesi Almanya ekonomisinin motoru olan otomotiv sektörü için rekabet dezavantajı oluşturacak mı?

Şüphesiz ki oluşturacaktır. Almanya’nın küresel ihracatında otomotiv sektörü merkezi bir konumdadır ve ABD, Alman otomobilleri için en önemli pazarlardan biridir. Yüzde 25’lik bir gümrük vergisi, Alman üreticiler için fiyat dezavantajı yaratırken, ABD pazarında Japon ve Güney Koreli markalara karşı rekabet gücünü zayıflatır. Bu durum, sadece otomotiv ihracatını değil, Almanya’daki yan sanayi ve istihdamı da doğrudan etkilemektedir. Orta vadede Alman otomotiv devlerinin ABD'de üretim yapma yönünde daha fazla yatırım yaparak bu tarifeleri dolaylı yoldan aşmaya çalışmaları beklenebilir. Ancak bu da maliyet ve strateji açısından yeni tartışmalar doğuracaktır.

ÇELİKTEKİ BELİRSİZLİK AB SEKTÖRLERİNİ ZORLUYOR

Çelik ve alüminyum sektörlerine ilişkin belirsizliğin devam ettiği yönünde vurgular yapılıyor. Bu sektörlerde güncel durum nedir ve bunlara yönelik gümrük vergilerinde hangi yönde bir gidişat bekliyorsunuz?

Çelik ve alüminyum gibi stratejik sektörler, ABD'nin dış ticaret güvenlik argümanlarıyla doğrudan ilişkilendirdiği alanlardır. “Section 232” kapsamında getirilen vergiler hâlen yürürlükte ve bu konuda bir gevşeme işareti verilmiş değil. AB tarafı bu vergilerin kaldırılması konusunda ısrarcı ancak Washington yönetimi, bu alanlarda ulusal güvenlik kartını masada tutmayı tercih ediyor. Kısa vadede bu sektörlerde vergilerin tamamen kaldırılması yerine, ikili bazda istisnalar veya kota sistemleri üzerinden sınırlı iyileştirmeler görülebilir. AB için bu belirsizlik, sektörlerdeki planlamayı ve yatırım kararlarını zorlaştırmakta, aynı zamanda üçüncü ülke kaynaklı üreticilere alan açmaktadır.

AB’NİN DİJİTAL BAĞIMSIZLIĞI AÇISINDAN KAYGI VERİCİ

ABD teknoloji devlerinin, AB ülkelerinde telekomünikasyon ağı kullanıma yönelik ödemeleri gereken ücretlerin kaldırılacağının Brüksel tarafından taahhüt edildiği belirtiliyor. Brüksel, vergi indirimleri adına hangi tavizleri veriyor? Bu tavizler AB'nin ekonomik bağımsızlığı açısından nasıl değerlendirilmeli?

Bu tür tavizler, dijitalleşen ekonomilerde dijital altyapıların kontrolü ve kullanım hakları açısından ciddi tartışmalara yol açmaktadır. AB, özellikle Google, Meta, Amazon gibi Amerikan teknoloji devleriyle ilişkilerinde dijital vergilendirme ve platform sorumluluğu konularında baskıcı bir tutum sergilemekteydi. Ancak son dönemde bu şirketlerin Avrupa'daki yatırımlarını ve veri merkezlerini artırma vaatleri, Brüksel’i bazı geri adımlar atmaya zorladı. Telekom altyapısı kullanım ücretlerinin kaldırılması gibi kararlar, kısa vadede AB ekonomisinde maliyetleri azaltabilir ama uzun vadede veri egemenliği ve dijital bağımsızlık açısından kaygı vericidir. Özellikle Almanya ve Fransa gibi ülkelerde bu konuda ciddi kurumsal endişeler dile getirilmektedir. AB, teknoloji alanında stratejik bağımsızlık hedefliyorsa bu tür tavizleri daha sınırlı ve kontrollü vermelidir.

AB, TAVİZ VERMEYE ZORLANIYOR

Sürece ilişkin vurgulamak istediğiniz başka bir şey var mı?

Transatlantik ilişkilerde son yıllarda yaşanan bu tür gerilimler, sadece ticaret politikası değil, aynı zamanda küresel ekonomik düzenin yeniden şekillendiğini gösteriyor. AB’nin dışa bağımlılığı azalmak isteniyorsa, ortak sanayi politikaları, dijital dönüşümde stratejik yatırım fonları ve savunma sanayi dahil olmak üzere birçok alanda daha kararlı adımlar atması şart. Aksi halde Washington’un “önce Amerika” politikası karşısında AB sürekli olarak taviz vermeye zorlanan taraf olmaya devam edecektir.

Avrupa