19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Tuna Kiremitçi: İnsanlığın doğum sancılarını yaşıyoruz

'İnsanlığın Öldüğünü Duydum' albümünün ilk kısmını müzikseverlerle buluşturan Tuna Kiremitçi ile albümüne, müzik yaşamına, ülke ve dünya meseleleri üzerine düşüncelerine, koronavirüs salgınının sanatçılara etkisi üzerine konuştuk.

Tuna Kiremitçi: İnsanlığın doğum sancılarını yaşıyoruz
A+ A-
ERSOY İRŞİ

Yazarlıktan şairliğe, sinemadan müzisyenliğe kadar çok yönlü üreten sanatçılarımızdan Tuna Kiremiteçi, yeni albümünün ilk kısmını müzikseverlere sundu. İnsanlığın Öldüğünü Duydum albümünde Kiremitçi, kendine doğru bir yolculuğa çıkarırken aynı zamanda ülke ve dünya meselelerine dair de göndermelerde bulunuyor. Kiremitçi, bu albümünde yeni müzik tarzına da yer veriyor. Kiremitçi ile albümün çıkış fikrine, Rap tarzında söylediği İz Kalmadan şarkısının hikayesine, müzik yaşamına, koronavirüs salgının sanatçılara etkisine ve ülke ve dünya meselelerine ilişkin düşünceleri üzerine konuştuk.

  • 'İnsanlığın Öldüğünü Duydum' ismi dahi albümün toplumsal meseleler içerdiğini belirtiyor. Böyle bir albüm yapma fikri nasıl oluştu, sizi harekete geçiren faktörler neler oldu?

İki düet albümünden sonra solo bir albüm yapmanın zamanı gelmişti. Bir kent ozanı albümü olmasını istedim. Yani gitarıyla yaşadığı hayattan, ülkeden, dünyadan dem vuran bir adamın şarkıları. Haliyle, bazı şarkılar değişik konularda oldu. Ortak noktaları, insanın yaşadığı çözümsüzlüklerle ilgili olmaları. Adı da bunu yansıtıyor. İnsanlığın öldüğünü çok sık duyuyoruz çünkü artık. Ama acaba gerçekten öyle mi? Ya insanlık daha hiç doğmadıysa? Böyle sorulardan doğan şarkılar.

'MÜZİKTE YENİLİKLERE AÇIĞIM'

  • Albümün ilk şarkısı İz Kalmadan'ın sözleri hem kendinizden hem de insanlığın yaşadığı sorunlara dair mesajlar veriyor. İz Kalmadan'ın özel bir hikayesi var mı?

Geçen yaz sevdiğim bir arkadaşıma tiroit kanseri teşhisi kondu. Atom tedavisi gördüğü için evinde karantinadaydı. Çocukluğu Çernobil’e rastlamış insanlarda bu kanser türü sık görülür. Sırf onu neşelendirmek için “Seninle gel eski kahramanların / Şimdi yaptığını yapıp dünyayı kurtaralım. / Süper güçse lazım olan ziyadesiyle var / Kanımızda radyasyon Çernobil’den yadigâr” dizelerini rap şeklinde kaydedip yolladım. Sonra başını ve sonunu da yazdım ve ortaya “İz Kalmadan” çıktı.

  • İz Kalmadan'da Rap tarzını görüyoruz. Neden böyle bir tercih yaptınız?

Dediğim gibi, başta amacım sadece hasta arkadaşımı biraz eğlendirmekti. Ama sonra hoşuma gitti ve “neden olmasın?” dedim. Neden Rap formları taşıyan bir şarkı yapmayayım? Müzikte yeniliklere açığım. Serde ozanlık da var. Bence her ozan potansiyel bir Rap sanatçısıdır, işi gücü sözcükler ve prozodi olduğu için. Aynı zamanda bu şekilde günümüz müziğine ve dünyasına da kendimce bir cevap vermek istedim.

  • Albümün diğer şarkılarının çıkış zamanı belli mi? Müzik tarzlarına ve sözlerine dair ipuçları paylaşabilir misiniz?

En başta yine üç şarkıdan oluşacak ikinci EP’yi Eylül’de yayınlamayı planlamıştık. Ama dünyanın hâlini görüyorsunuz. Sağlığımız ve şartlar izin verirse yapacağız inşallah. Onda da yine Rap müziğine göz kırpan bir şarkı olacak. Albüme adını veren şarkı. Diğerleri yine kent ozanı baladları olacaklar. 2021 başlarında paylaşmak istediğimiz üçüncü EP de aynı şekilde. Sonra hepsini toplayıp albümleştirmek niyetindeyiz.

'TEMELDE OZAN GELENEĞİNE BAĞLIYIM'

  • Müzisyenliğinizde sizi etkileyen, kendinize usta olarak kabul ettiğiniz sanatçılar var mı?

Tabii ki… Temelde ozan geleneğine bağlıyım. Bu da demek oluyor ki Fikret Kızılok, Bülent Ortaçgil, Hüsnü Arkan, Barış Manço, Cem Karaca, Neşet Ertaş ustalarım… Dünyaya bakarsak da Bob Dylan, Leonard Cohen, Serge Reggiani, Vladimir Visotski, Manu Chao, Carole King gibi isimler. Şair şarkıcılar yani hep. Hepsinden bir şeyler kapmışımdır.

  • Romandan şiire ve sinemaya kadar çok yönlü üreten bir sanatçı olarak, bu dönemde müzik dışında da projeler yapacak mısınız?

Artık müzik dışında bir şeyle ilgilenmek istemiyorum. Ama şarkılar yazmaya devam ederken bir taraftan da film ya da tiyatro müzikleri yapabilirim. Sonra ümit vadeden genç sanatçılara prodüktörlük yapmayı da seviyorum. Arada şiir ya da kısa bir öykü yazacak olursam da dergilerde yayınlanıyor. Ama hayatımın ekseninde sanırım hep müzik kalacak.

  • Gerek üretimlerinizde ve gerekse söylemlerinizde ülke ve dünya meselelerine de yer veriyorsunuz. Ülkemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu dönemi nasıl yorumluyorsunuz?

İnsanlık şu an küresel bir kriz yaşıyor. Hem maddi hem manevi bir kriz. Salgınlara, mültecilerin acılarına, Yemen’de bombalanan ilkokul otobüslerine falan bakınca insanlığın öldüğünü düşünmek çok kolay. Herkes gibi ben de “Acaba insanlık öldü mü?” diye soruyorum kendime. Ama belki de insanlık henüz doğmadı. Gerçek insanlıkla daha tanışmadık. Bu yaşadıklarımız belki de onun doğum sancıları. Bu klasik siyaset formülleriyle çözülebilecek bir durum değil. Çok daha derin bir dönüşüm gerek. Belki de çoktan başladı.

  • Koronavirüs salgını tüm sanat etkinlikleri durdurdu. Bu durumun sanatçılara etkisi sizce nasıl olacak?

Nasıl olsun, ekmeğimizden olacağız! Şahsen bir selebriti ya da Rockstar değilim. Olmak gibi bir derdim de yok. Sonuçta müzik emekçisiyiz. İş yapmadan dayanabilme gücümüz bir yere kadar. Hayatın normale dönmesi çok uzun sürerse ne yaparız bilmem. Ama pes etmeyeceğimiz ve yeni yollar arayacağımız kesin. Gerçek sanat her zaman hayatta kalmanın bir yolunu bulmuştur.

'MÜZİSYEN SAHNEYE ÇIKMAK İSTER CEP TELEFONU KAMERASINA DEĞİL'

  • Sanatın ulaşım yolu salgınla birlikte büyük oranda internete evrildi. Bu yolu nasıl değerlendiriyorsunuz? İnternete özgü projeleriniz var mı?

Bunlar geçici bir süreliğine, moralleri yüksek tutmak için yapılan tatlı işler. Ben de yaptım bir-iki tane. Gerekirse yine yaparım ama ekonomik bir karşılığı yok. Sonuçta evine ekmek götüren insanlarız. Şarkı yapmamız, konser vermemiz, festivallere katılmamız gerekiyor. Gerçek şu ki internet işleri bunlara destek olabildiği ölçüde anlamlıdır. Yoksa er-geç bir yerde tıkanırlar. Duygusal olarak da her müzisyen sahneye çıkmak ister, cep telefonu kamerasına değil.

  • Ortaçağ'da Avrupa'da veba salgını, hümanizmin sahneye çıkışına, Rönesans'ın taşlarının döşenmesine etken olmuştu. Sizce koronavirüs döneminin de bu tür etkileri olabilir mi?

Bu harika bir soru ama cevaplaması da bir o kadar zor. Bilim adamı ya da falcı olmadığım için, net bir öngörüde bulunamıyorum. Ama sezgilerim, bunların gerçek insanlığın doğum sancıları olabileceğini söylüyor.

  • Albümünüzle ve salgınla ilgili dinleyicilerinize neler söylemek istersiniz?

Biz zor zamanlarda dayanışmayı bilen bir halkız. Bu özelliğimizi hatırlayalım. Bu sınavdan asaletimizi kaybetmeden, dünyaya örnek olarak çıkabiliriz. Albümümün çıkış tarihinin tam bu döneme denk düşmesinden dolayı ise hâlâ şaşkınım. Belki de insanlığa verilecek bir mesaj vardı ve beni de aşan bir güç bunun için bu albümü seçti. Bu düşünce aklıma gelmiyor değil.

Tuna Kiremitçi: İnsanlığın doğum sancılarını yaşıyoruz - Resim: 1

Son Dakika Haberleri