25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ukrayna’nın NATO hayali suya düştü

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski, 14 Haziran 2021’de Brüksel’de gerçekleşen NATO Zirvesi’nde Ukrayna’nın NATO’ya üyelik sürecinin başlayacağını açıklamıştı.

Beklenen olmadı. Zelenski’nin umudu ABD Başkanı Biden’dı. Ama ABD ile NATO üyesi Avrupa ülkeleri arasında Ukrayna konusunda ayrılıklar var. En başta Fransa ve Almanya Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıkıyor.

FRANSA’NIN DEVLET POLİTİKASI

ABD başkanlarından George Bush’un, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliğine yeşil ışık yaktığı, 2008 NATO Bükreş Zirvesi’nden bu yana Fransa her iki ülkenin özellikle de Ukrayna’nın üyeliğine karşı çıkıyor.

Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin Avrupa Parlamentosu Milletvekili Thierry Mariani, Fransa’nın bu tutumunu Sputnik’e açık bir şekilde ifade etti: “Fransa, kim Başkan olursa olsun, Ukrayna'nın NATO'ya girmesine karşı olduğunu her zaman söyledi. Bu politikanın değişmeyeceğini umuyorum, çünkü böyle bir gelişme, bu bölgede gerilimin tırmanmasına yol açabilecek bariz bir düşmanlık eylemi olacaktır… bu, Rusya için bir provokasyondur".

AVRUPA VE RUSYA ARASINDA SAATLİ BOMBA

Suriye’de, Rusya ve diğer Avrasya güçlerinin desteğinde, Beşar Esad yönetiminin direncini kıramayan ABD, Avrupa ve Rusya arasına bir saatli bomba yerleştirmişti. Bu bomba Avrupa’nın Avrasya’ya açılan kapısı Ukrayna’ydı.

ABD, Sovyetlerin yıkılmasıyla, 90’lı yılların sonundan itibaren Doğu Avrupa ülkelerini birer birer NATO’ya dâhil etti. Ukrayna bu ülkelerin dışında kalmıştı. Konu, Rusya’nın kırmızı çizgisi ve savaş nedeniydi. ABD’nin Ukrayna’da neo Nazileri iktidara getirmesi, doğusunda Rusya yanlısı güçlerin silahlı olarak harekete geçmesi, ayrılması ve Rusya’nın Kırım’ı özerk bölge olarak kendine bağlaması Avrupa’da savaş çanlarının çalmasına neden oldu.

DE GAULLE’ÜN AVRUPASI

İktidarda kaldığı süre içinde ABD’ye karşı mesafeli bir çizgi izleyen de Gaulle, Avrupa projesini şöyle açıklıyordu: “Ben diyorum ki, Avrupa, Fransız ve Almanlar arasında inşa edilmelidir. Daha sonra da (...) Rusya ile birlikte bütün Avrupa’yı inşa etmek için Rusya’ya yönelebiliriz. Bunu denemeliyiz (...) İşte benim gerçek Avrupa programım.”

De Gaulle’cü çizginin son temsilcisi Jacques Chirac da Rusya ile dostluğu savunuyordu. Chirac, 2003’de ABD’nin Irak işgaline karşı Rusya ve Almanya ile birlikte hareket etmişti. ABD-İngiltere ittifakına karşı Fransa, Almanya ve Rusya ittifakını savunuyordu. O dönemde bir Paris-Berlin-Moskova ekseni oluşmuştu. Bu ittifakın aktörleri Chirac, Schröder ve Putin’di.

FRANSA’NIN UKRAYNA İNİSYATİFİ

Fransa ve Almanya’nın Avrupa’nın göbeğinde bir savaş istememesi bir yana, her iki ülke de Rusya ile ilişkilerin diyalog yoluyla çözülmesinden yanaydı. Şubat 2014’de Ukrayna’da yaşanan faşist darbeden sonra, aynı yılın Haziran ayında Fransa’da yapılan ve Putin’in de davetli olduğu Normandiya Çıkarması’nın 70. yıldönümü kutlamalarında Fransa’nın inisiyatifi ile içinde Almanya, Rusya ve Ukrayna’nın da bulunduğu “Normandiya Dörtlüsü” diye bilinen süreç başlatıldı. ABD bu durumdan hiç memnun olmamıştı.

ABD, Ukrayna krizinde AB ülkelerini yanında tutma çabası içindeydi. AB ülkelerinin bocalamaları üzerine, Putin 1 Aralık 2014’de Türkiye’yi ziyaret etti ve Güney Akım projesinin iptal edildiğini, yani Rus gazının Avrupa’ya sevkinin Bulgaristan üzerinden değil de Türkiye üzerinden yapılmasının tercih edildiğini açıklaması Avrupa Birliği’ni telaşlandırmıştı.

Bunun üzerine, 6 Aralık’ta Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, Almanya Başbakanı Merkel’i de bilgilendirerek, Kazakistan ziyareti dönüşü Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’daki Vnukovo-2 Havalimanı’nda “sürpriz” bir görüşme yaptı. Putin-Hollande görüşmesinin ana konusu elbette Ukrayna oldu. Hollande, Putin’e Fransa’nın Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı olduğu mesajını verdi.

ABD FRANSA’YA GÖZDAĞI VERMİŞTİ

ABD için Fransa çizgiden çıkmaya başlamıştı. 7 Ocak 2015’de Fransa’nın mizah dergisi Charlie Hebdo’ya kanlı bir saldırı yapıldı. Saldırının tipik bir gladyo eylemi olduğu ve ABD’nin Fransa’ya gözdağı verdiği yorumları yapıldı. Fransa’yı yeniden NATO’nun askeri kanadına sokan Nikolas Sarkozy dâhil, yukarıda belirttiğim gibi daha sonra, Hollande ve bugün Macron da Rusya ile ilişkilerin bozulmasını istemiyor. Belki de bu üç Atlantikçi liderlerin ABD ile aralarındaki en önemli ayrılık budur. Fransa bir yol ayrımındadır. Ya Atlantik’in derin sularında çırpınacak ya da gerçekten Avrupa’nın ABD’ye karşı stratejik bağımsızlığında samimi olacak.

BIDEN DA GERİ ADIM ATTI

14 Haziran NATO Zirvesi’nin yapıldığı gün Zelenski attığı Twitter “NATO liderleri, Ukrayna'nın İttifak üyesi olacağını ve MAP'ın (Üyelik Eylem Planının) katılım sürecinin ayrılmaz bir parçası olduğunu doğruladılar" dedi. Joe Biden, Zelenski'ye birkaç dakika sonra yanıt verdi. Ukrayna'nın statüsünün "kriterleri karşılayıp karşılamadığına bağlı" olduğunu ve "Ukrayna MAP'a katılmak için gereken kriterleri karşılamalı," diyerek, özellikle yolsuzlukla mücadelede "yapacakları daha çok şey olduğunu" ifade etti. Böylece Ukrayna’nın NATO üyeliği suya düşerek bir başka bahara kaldı.

G7 ve NATO Zirvelerinde aradığını bulamayan ABD, hizaya gelmeyen Avrupa’da da bir kaos stratejisi izleyebilir. Bu stratejinin Türkiye ayağında faaliyete geçtiler bile.

HDP İzmir il binasına saldırıyı Türkiye’de kaos yaratma stratejisi içinde değerlendirmek gerek.