Usta sanatçı Mehmet Erenler’in ardından… ‘Çamaşır leğeninde dünyaya geldim’
Türk Halk Müziği’nin usta isimlerinden Mehmet Erenler, 79 yaşında hayatını kaybetti. Erenler, ‘Karpuz Kestim Yiyen Yok’, ‘Değmen Benim Gamlı Yaslı Gönlüme’ ve ‘Bir Çift Turna Gördüm’ gibi unutulmaz eserleri derlemişti


Mehmet Erenler ile 22 Mart 2020 günü Aydınlık türkü sayfası için beş hafta sürecek bir söyleşi yayımladık. Söyleşimizde bize ilk olarak nasıl doğduğunu, “26 Ocak 1946’da Ankara Kalesi dediğimiz Hisar Kayabaşı’nda dünyaya gelmişim. O gün ani bir sancının tutmasıyla rahmetli anneciğim beni çamaşır leğeninde dünyaya getirmiş. Bugün Mehmet Erenleriz ama annemi hastaneye yetiştirememişler, rahmetli babaannem ebelik yapmış.” şeklinde, hiç çekinmeden, gururla anlatmıştır.
Mehmet Erenler soy ismi gibi türkülerin erenlerindendi. Bir yandan türkülerin filozofu, bir yandan da sazın usta yorumcusu, beyefendisiydi. Sazı eline alıp çalmaya başladığında türkünün ezgisi kulağını okşayıp insanı dalga dalga yüreğine götürür. Hele türkünün sözlerine başladığında sakin, dingin söyleyişiyle mest eder. Kendinizi türkünün içinde bulursunuz. Biz söyleşi yaptığımızda hocamız İstanbul Haliç Üniversitesi Konservatuarı’nda öğretim üyesiydi. Öğrenci yetiştirmeye devam ediyordu.
ALTI YAŞINDA TÜRKÜ SEVDALISI OLDU
Değerli sanatçımız, beş buçuk yaşlarında Muzaffer Sarısözen’in yönettiği Yurttan Sesler Korosu’nun canlı yayınlarını kulağını radyoya yaslayıp dinlediğini hatırlıyor. O yaşlarda merdivenin başında oturup süpürgeyi koltuk altına alıp saz gibi çalarmış. O zaman şarkılar da varmış ama o “Meydivenden tıngıyda mıngıyda ineyken” diye türkü söylermiş. Altı yaşından itibaren türkü dinleye dinleye türkü sevdalısı olmuş. Bunun üzerine babası cura sazı satın almış. İlkokul çağlarında 500 türküyü ezbere biliyor. Okul etkinliklerinde hem çalıyor hem söylüyor.
Daha 8-9 yaşlarında Ankara’da Nezahat Bayram, Muzaffer Akgün, Orhan Subay, Hüseyin İleri, Emin Aldemir gibi ses sanatçılarının program yaptığı yerde tek başına çalıp okuyor. On bir yaşında Sarısözen ile tanışıyor. Muzaffer Sarısözen bir sohbetinde, “Milli tesanüt (dayanışma), bağlamanın tellerindedir” diye söylemiş ve bu sözler Erenler’e yaşamı boyunca rehberlik etmiş.
‘TİCARETE DÖKSEYDİK BİZ DE HER ŞEYİ YAPARDIK’
Erenler, Sarısözen’in öğüdünden sonra radyo sanatçılarının ve kendisinin; o disiplin, o ciddiyet, o anlayış, o sevgi, o saygı, gelenek, görenek her şeyleriyle yurdun her karış toprağının ezgilerini, türkülerimizi bağrında yaşatmışlar. Adına da bayrak yarışı demişler. O sanatçı arkadaşlarıyla birlikte, omuzlarında aynı sorumluluğu taşımışlar. Konuşmasının arasında, “Bu görevi yapabiliyorsak ne mutlu bize! Yoksa ticarete dökseydik, biz de her şeyi yapardık. “ demiştir.
‘MÜZİĞİN DİLİ EVRENSELDİR’
Söyleşimizin son bölümünde söyledikleri bugüne ışık tutan bir ders niteliğindedir: “Biz nereden geldik? Orta Asya’dan. Oğuz boylarının kolları Anadolu’ya yerleşmiş. Türkmenler, Avşarlar, Yörükler, Göçerler, Abdallar vs. Bir kısmı Güneydoğu’ya yerleşmiş, bir kısmı Orta Anadolu’da kalmış, bir kısmı Karadeniz, bir kısmı Trakya’da. Hep gelenek ve görenekler açısından, bir de bizim etnik yapımız var. Laz’ı, Kürdü, Çerkez’i, Pomak’ı var. Halkın doğumundan ölümüne kadar yaşayışı türkülere yansıyor. Bu arada Farsça, Arapça komşu ülkelerimizin dilleri karışmış. Bir de dini yapımız var. Alevilik felsefesi, Bektaşilik felsefesi, Sünniliğin felsefesi, Yunus Emre’ler, Hacı Bektaşi Veli gibi. Tasavvuf ezgilerimiz var. Semahlarımız var. Nefeslerimiz var. İlahilerimiz var. Deyişlerimiz var. Var da var. Bizdeki zenginlik dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Dil bilmesen de müzik diliyle anlaşabiliyorsun. Müzik dilli evrensel tek dildir.”
‘HALK MÜZİĞİ DAİMA BİZİ ANLATIR’
Aydınlık okuyucularına son mesajı ise şuydu: “Halk müziği daima bizi anlatır. Bizi unutmayalım. Türkülerle yaşayalım. Türkülerle dertleşelim. Türkülerle eğlenelim. Türkülerle ağlayalım. Türküleri dinleyelim. Her şey gönlünüzce olsun. Sevgiler, saygılar.”
Biz de Türkülerin ereni Mehmet Erenler’in önünde saygıyla eğiliyoruz.
‘EZGİLER ÖKSÜZ KALDI’
İbrahim Can:
“Mehmet Erenler… Türkiye büyük bir üstadını kaybetti. Türkülerimizi yöre tavrına, göre çalabilen, geleneksel yapıya sadık, ahlaklı, dürüst, kişilikli, kalbi tertemiz bir ağabeyimi, büyüğümü kaybettim. Denizli’nin Hatçesi, Trabzon’un yaylanın çimeni, Ankara’nın Fidaydası, Niğde’nin bağları, Konya’nın tezenesi, Ege’nin zeybekleri, Giresun’un karşılaması, Rumeli’nin kahramanlık ezgileri, Aşıklamalar, Dadaşlar öksüz kaldı. Bıraktığı iz yıllarca silinmeyecek. Başımız sağ olsun…”
‘GÜLE GÜLE AĞABEYİM’
Mustafa Ruhi Şirin:
(TRT İstanbul Radyosu Yapımcısı)
“Güle güle Mehmet Erenler ağabeyim…
Kadim dostum, komşum, Ağabeyim Mehmet Erenler Üstadımız bugün 79 yaşında Hakk’ın rahmetine kavuştu. Allah rahmet eylesin. Üstadımızı 18 Haziran 2025, Çarşamba günü ikindi vakti İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü Fatih Camisi’nde eda edilecek ikindi namazından sonra Yeniköy’deki Aile Mezarlığında ebedi yurdumuza uğurlayacağız. Evlatları Serkan ve Selen’e, sevgili torunu Zehra’ya, dostlarına başsağlığı diliyorum. Dokuz yaşından bu yana Türk Halk Müziğine sesiyle, sazıyla ve gönlüyle emek veren Mehmet Erenler Ağabeyimin mekanı cennet olsun.”