Yandex
17 Haziran 2025 Salı
İstanbul 28°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Uzmanlar bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi ‘Trump, Ortadoğu’da Çin’i taklit ediyor’

Ortadoğu’da Rusya-Ukrayna müzakereleri ve Trump’ın bölge turu dengeleri değiştiriyor. PKK’nın kararı sonrası Suriye’deki belirsizlikler devam ederken, uzmanlar Trump’ın Çin’i taklit eden stratejisini ve Türkiye’nin artan jeopolitik sorumluluğunu Aydınlık’a değerlendirdi

Uzmanlar bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi ‘Trump, Ortadoğu’da Çin’i taklit ediyor’

Ortadoğu’da önemli gelişmeler yaşanıyor. Bir yandan Rusya-Ukrayna müzakereleri yeniden başlarken, öte yandan ABD Başkanı Donald Trump’ın Ortadoğu turu kapsamında attığı adımlar bölgedeki dengeleri sarsıyor. PKK’nın son kongresinde aldığı kararlar, Suriye’de örgütün uzantısı PYD/YPG’nin izleyeceği yol haritası ve Şam ile Suriye Demokratik Güçleri arasındaki ilişkilerde belirsizlikler sürerken, Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel ile Dr. Öğr. Üyesi Coşkun Soysal yaşanan süreci Aydınlık’a değerlendirdi. Uzmanlara göre Çin’in diplomatik hamlelerine benzer bir strateji izleyen Trump’ın özellikle İsrail’i devre dışı bırakması, İran’la nükleer görüşmelere dönmesi, Suriye yönetimiyle temasa geçmesi ve Ukrayna-Rusya savaşında arabulucu rolüne soyunması dikkat çekiyor. Erenel ve Soysal, bu süreçte Türkiye’nin jeopolitik sorumluluğunun arttığını söyledi.

Uzmanlar bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi ‘Trump, Ortadoğu’da Çin’i taklit ediyor’ - Resim : 1

TRUMP ÇİN’İ TAKLİT EDİYOR

Prof. Dr. Fahri Erenel, Türkiye’nin bu süreçte üstlenmesi gereken sorumluluklara dikkat çekti. Erenel, ABD Başkanı Donald Trump’ın yeni dönem stratejisinin küresel etkileri olacağını vurguladı. Erenel, yaşanan gelişmeleri, “Son birkaç gün içinde adeta bir diplomasi fırtınası yaşanıyor. Üstelik bu fırtınanın hızını belirleyen kişi Donald Trump.” sözleriyle yorumladı. Bu diplomasi trafiğinin kusursuz olmasının beklenemeyeceğini belirten Erenel, “Kan ve gözyaşının eksik olmadığı bu coğrafyada yaşanan her gelişmenin küresel yansımaları olacaktır.” dedi. Trump’ın yeni dönem dış politikasını analiz eden Erenel, şunları anlattı:

“Bugüne kadar jeopolitiğin strateji ayağını güç odaklı uygulayan ABD, bu defa adeta Çin’i taklit edercesine jeopolitiğin ekonomi ayağına daha çok vurgu yapıyor. Çin, bugüne kadar her türlü uygulamasında güç kullanmaktan kaçınmış, Küresel Barış İnisiyatifi ile bölgesel ve küresel sorunların çözümünde öncü rol oynamaya çalışmıştır. Bu durum Çin’e duyulan güvenin artmasına yol açmış, Çin ile işbirliği yapan ülkelerin sayısı çoğalmıştır. Özellikle Ortadoğu’da Çin’in üstlendiği inisiyatifler olumlu sonuçlar üretmiştir. İran-Suudi Arabistan yakınlaşması, Filistinli gruplar arasında ortak yol arayışı ve Ukrayna-Rusya savaşında barış için yapılan girişimler buna örnek gösterilebilir.

“Trump, yönetimi ikinci defa üstlendiğinde 36 trilyon dolar gibi devasa bir borcun sarmalında buldu kendisini. Bu borcun dolar basarak kapatılması mümkün olmadığı için indirilmesi ve nihayetinde sıfırlanması için arayışlara girdi, verimlilik gibi birimler kurarak borç sarmalının nedenlerine odaklanmayı hedefledi. ABD içinde hemen her gün imzaladığı kararnamelerle finansal açıklara çözüm üretmeye çalışıyor. Ülke dışında ise askerî açıdan angaje olduğu ve maliyeti her geçen gün artan yüklerden kurtulmaya gayret ediyor. Askeri güç bulundurma, askeri mali destek sağlama ya da doğrudan harp silah ve araçları/mühimmat verilmesi gibi yüklerden kurtulmaya çalışırken, aynı zamanda ABD’ye silah satışı başta olmak üzere çeşitli işbirlikleriyle mali avantaj yaratmaya çabalıyor. Henüz karar vermek için erken olsa da Trump’ın ‘MAGA hareketi’ için gerekli mali yeterlilik ve borçlardan arındırılmış bir ABD hedefiyle düğmeye bastığını söyleyebiliriz. Trump’ın Ukrayna ile yaptığı nadir elementler anlaşması, Suudi Arabistan ve BAE ile gerçekleştirdiği büyük parasal miktarlardaki silah ve diğer anlaşmalar, yeni yol haritası hakkında önemli ipuçları veriyor. Trump, öncelikle Ortadoğu ve çevresindeki sorunları çözerek askeri çatışmalara son vermek ve elbette savaşın faydalarını almak istiyor. Ortadoğu ziyaretinde bugüne kadar en büyük destekçisi olan İsrail’i dışlayıp cezalandırarak bölge ülkelerini ziyaret etmesi, Ukrayna Devlet Başkanı ile yaşadığı çekişmeler ve diğer girişimleri, barış olmasa da en azından seçim öncesi ateşkes yaptırarak barış konusunda verdiği sözleri gerçekleştirme çabası olarak yorumlanabilir.”

Uzmanlar bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi ‘Trump, Ortadoğu’da Çin’i taklit ediyor’ - Resim : 2

HAMLELER ÇİN’E YÖNELİK

Trump’ın Ortadoğu’da yürüttüğü temasların Çin’i kendi ana karasına sıkıştırmak amacıyla atılan adımlar olduğunu vurgulayan Erenel, şunları söyledi:

“İsrail’i devre dışı bırakarak HAMAS ile görüşmelere başlaması, 6 Mayıs itibariyle Husiler’e yönelik saldırıların durması, İsrail’in tüm çekincelere rağmen İran ile nükleer görüşmelere devam etmesi, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile görüşmesi ve Sezar yaptırımlarını kaldırma kararı alması, 24 Nisan 2025’te Ukrayna-Rusya arasında bir anlaşmaya aracılık ederek Karadeniz’de ticaretin güvenle yapılmasını sağlaması, Hindistan-Pakistan gerilimini kısa sürede ateşkese kavuşturması, Ukrayna-Rusya arasında ateşkes için girişimlerde bulunması; bunlar, Ortadoğu ve yakın çevresindeki çatışmaları bir an önce sona erdirerek barış ortamında ticareti geliştirmeye yönelik adımlardır. En önemlisi ise Çin’in Ortadoğu’daki giderek güçlenen yükselişini durdurma çabasıdır. Nihai hedef, savaşların sona erdiği Karadeniz çevresi, Kafkaslar ve Ortadoğu’da ABD’nin kontrolünde serbest ticaretin önünü açmak ve tabii ki para kazanmaktır. Bu hamlelerle aynı zamanda Çin’i kendi ana karasına sıkıştırıp diğer ülkelerle ilişkisini yavaşlatmak ya da kesmek hedeflenmektedir.”

Ortadoğu’da yürütülen temasların Türkiye’ye etkisine dikkat çeken Erenel, şöyle devam etti:

“SDG ile Suriye Hükümeti arasında yapılan anlaşma ve PKK’nın silahlı mücadele yönteminden vazgeçtiğini açıklaması, Trump’ın Ortadoğu hamleleriyle birlikte değerlendirildiğinde daha anlamlı hale gelmektedir. Trump, bu hamleleriyle Türkiye’nin bölgesel politikalarını kolaylaştırıcı bir rol oynamaktadır. Özellikle İsrail’i devre dışı bırakarak ABD’nin HAMAS ile görüşmelere başlaması, Husiler ve İran konusundaki girişimler Türkiye açısından önemlidir. Bu hamleler, İsrail’in özellikle Netanyahu ve hükümetinin geri adım atmasında etkili olabilir. Netanyahu, artabilecek iç kamuoyu tepkileri nedeniyle iktidarı bırakmak zorunda kalabilir. Bu gelişmeler Filistin devletinin kurulmasının yolunu açabilir. Suriye Hükûmeti’ne DEAŞ ile mücadele ve hapisteki kişilerin kontrolünü YPG’den alarak üstlenmesi yönündeki talimatlar da Türkiye açısından değerlidir. Özellikle İdlib’in kuzey ve batısında yerleşik terörist unsurlar ve DEAŞ artıkları, Suriye’de olduğu sürece Türkiye için tehdit oluşturmaya devam edecektir. Trump’ın bu görevi Suriye Hükümeti’ne yaptırımların kaldırılması ve mali destekler karşılığında vermesi, Türkiye ile Suriye işbirliğini güçlendirecektir. Fırat’ın doğusundaki bazı güçlerin çekilme kararı da SDG/YPG unsurlarının Suriye Hükümeti’ne bağlanması açısından önemli olmakla birlikte, özerklik arayışlarının dikkatle takip edilmesi gerekiyor. Kuzey Irak’ta PKK’nın kendini feshettiği açıklamasının ardından süreç yakından izlenmeli; bölgede oluşacak güç boşluğunun başka aktörler tarafından doldurulmasına izin verilmeden, Irak Hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi ile yakın işbirliği içinde bölgenin refahı için gerekli altyapı oluşturulmalıdır. Musul ve Kerkük bölgesindeki Türkmenler üzerindeki PKK ve benzeri terör örgütlerinin etkisinin kaldırılması da bu gelişmelerle birlikte değerlendirilmelidir. Bu gelişmeler, Irak’tan Türkiye’ye uzanacak Kalkınma Yolu’nun güvenliğini sağlamaya da katkıda bulunacaktır.”

Uzmanlar bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi ‘Trump, Ortadoğu’da Çin’i taklit ediyor’ - Resim : 3

‘ABD, SDG İLE HTŞ’Yİ BİRBİRİNE KARŞI KULLANMAK İSTİYOR’

ABD’nin bu bölgeden kolay kolay çekilmeyeceğini vurgulayan Dr. Coşkun Soysal da Trump’ın politikaları kapsamında bölgedeki gelişmeleri değerlendirdi. Trump’ın İran politikasına dikkat çeken Soysal, İsrail’in baskılarına rağmen müzakere yolunun tercih edilmesini “bölgemiz için olumlu” bulduğunu belirtti. “Trump, Rusya’yla açılım henüz somut sonuç vermemişken diplomatik başarı arıyor. Bu yüzden İran’la anlaşma arayışında” dedi. Washington yönetiminin daha önce benimsediği “maksimum baskı” politikasından geri adım attığını vurgulayan Soysal, “Trump’ın Husilerle ateşkesi desteklemesi gibi İran’la da masada kalma niyetinde olduğunu görüyoruz. Obama dönemindekinden daha kapsamlı bir anlaşma zor, ancak ortaya çıkacak herhangi bir uzlaşı bölgeyi rahatlatacaktır.” ifadelerini kullandı.

Suriye’deki son durumu da ele alan Soysal, ABD’nin bölgeden tamamen çekileceği beklentilerine karşı uyardı: “Kısa ve orta vadede ABD’nin Suriye’den bütünüyle çekilmesi beklenmemeli. ABD, HTŞ’yi SDG’ye, SDG’yi de HTŞ’ye karşı bir baskı aracı olarak kullanmak istiyor. Bu nedenle tamamen çekilerek SDG’yi korumasız bırakmayacak. Şara yönetimine İsrail’le barış ve İran etkisinin sıfırlanması gibi talepler dayatılıyor. HTŞ ile SDG yapıları birbirine karşı kullanılmaya devam edecek.”

PKK’nın son fesih açıklamasını temkinli değerlendiren Soysal, “PKK daha önce de kendisini feshettiğini açıklamış, iki yıl sonra yeniden yapılanmıştı. Suriye kuzeyindeki PYD/YPG eksenli yapının bu kararı sahiplendiğini söylemek zor” diye konuştu. Soysal, şunları ifade etti: “Ahmed Şara ile Mazlum Abdi arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma ve 26 Nisan’daki Kürt örgütlerinin mutabakatı, Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmeye dönük paralel süreçler. ABD, İsrail ve Türkiye’nin müdahaleleri ile Şam-Kamışlı arasındaki güç mücadelesi belirleyici olacak.”

‘PROJEKSİYONLARIN MERKEZİNDE İSRAİL VAR’

ABD’nin bölgeye yönelik projeksiyonunun merkezinde hâlâ İsrail’in olduğunu belirten Soysal, “İsrail’e yönelik hiçbir mütecaviz tutum kabul edilmeyecek. ABD dış politikasında İsrail gölgesi hafiflediğinde, alternatif senaryolar gündeme geliyor” dedi. Suudilerin ekonomilerini çeşitlendirmek için teknoloji transferi, yarı iletken ve çip ithalatı, nükleer teknoloji ve savunma sanayii alanlarında ABD’den talepleri olduğunu belirten Soysal, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biden ve Trump yönetimleri bunları İsrail’le barışa bağladı. Trump ilk defa Suudileri bu konuda zorlamadı, ancak somut açılımlar henüz yok. Suriye’ye yaptırımların kaldırılması önemli ancak İsrail’e yönelik mütecaviz bir tutumu kabul etmeyeceklerdir. Yaptırımlar, Suriye’ye ‘bir şans verme’ olarak kaldırılıyor. Şara yönetiminin hizadan çıkması durumunda yaptırımlar geri gelebilir” dedi. Soysal, ABD ve Batı’nın Arap dünyasına yönelik güvenlik projeksiyonlarının merkezinde hep İsrail’in yer aldığını kaydetti. Rusya-Ukrayna savaşını ise “yeni bir güvenlik mimarisi arayışı” olarak değerlendiren Soysal, “Putin yönetimi sadece Ukrayna’yı değil, Batı ile ilişkileri yeni bir düzleme oturtmak istiyor. Savaş öncesi ABD ve NATO’ya iletilen taleplerin sadece bir parçası Ukrayna sorunu. Trump’ın ikinci dönemiyle kalıcı bir anlaşma mı olur, geçici formüller mi devreye girer henüz belli değil. Ancak Rusya’nın hedefi kalıcı ve kapsayıcı bir güvenlik düzeni inşa etmek.” dedi.

Trump Orta Doğu Çin