25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Habis zihniyet var oldukça iflah olmayız

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Suudi Arabistan’da çalışan bir Türk ailesinin kızı. Aileyi yakinen tanıyorum. Uzun yıllar orada yaşamışlar. Kız bayan kuaförü. Suudili bir gence âşık olmuş. Gençle, kuaför mekânına gelen kız kardeşi vasıtasıyla tanışmış. İddiaya göre, Suudili gençte en az aynı derecede kıza vurgunmuş. Kız Alevi. Suudili Vahhabi Sünni. Kızın ailesi razı değil. Aile, “Hayatımızın hiçbir evresinde İnsanın mezhebine ekonomik durumuna bakmadık. Bizim için kalender insan olması yeterli. Türkiye’de Sünni gençlerle evli kızlarımız var. Ama Suudili kesinlikle olmaz. Biz onları kabul etsek te onlar bizi asla kabul etmez” diyormuş. Suudili gençten uzaklaştırmak için, kızı Türkiye’ye göndermişler. Kız, ailesini ikna etmem için yardımımı talep ediyor. Gençle evlenmeye kararlı. Genç ise, kız için her şeyi yapmaya. Gencin ailesi de kızı çok istiyorlarmış. 
Kıza soruyorum; “Suudili genç ve ailesi senin Alevi olduğunu biliyor mu?” Kız başını öne eğiyor ve kısık bir sesle, “hayır bilmiyorlar. Türk olduğum için otomatikman beni Sünni telakki ediyorlar.” dedi. Atalarımız, “birisi gerçekten Türk ise muhakkak Alevidir” derdi. Suudiler için artık Türk muhakkak Sünni olmalıydı. Kıza, “bu kadar çok sevdiğin ve seni çok sevdiğini iddia eden birisi için senin mezhep kimliğin neden sorun teşkil etsin ki? Adamı çok istiyorsan onun için Sünni ol veya adam senin için Alevi olsun” dedim. “Bu onun için mümkün değil. Alevi olduğumu öğrenirse benimle kesinlikle evlenmez. Onun mezhebine girmem mümkün değil. Çünkü Hristiyan, Yahudi ve hatta dinsizlerin bile Müslüman olabileceğini ama Alevilerin olamayacağını söylüyor. “Onlar kafir olarak ölmeli ve cehennemde yanmalı” dediğini onlarca kez duydum” dedi. Bu zihniyete, gence, aşkına, sülalesine söylemediğimi bırakmadım. 
5 sene önceydi. Bir Türk ailesinin, Medine’de tahsil edemediği bir hakkın tecelli olması için yardımcı oluyorum. Mekke’de bir avukat öneriyorlar. Kısa zamanda kaynaşıyoruz. Mekke’den Medine’ye karayolu ile yolculuk yapıyoruz. Mekke’nin eşrafından olan, “şerif soyundan” geldiğini iddia eden, Kâbe’yi yıkayan “mübareklerden” birisi olduğunu söyleyen “zat-ı muhterem” sıfatını taşıyan bu Suudili avukatın kocaman cipindeyiz. Avukat, namaz kılmak için yol üzerinde gözüne kestirdiği bir caminin parkına girdi. Caminin ana kapısından içeri girdik. Cami kalabalıktı. Avukatın camiye girmesiyle çıkması bir oldu. Henüz ne olduğunu bilmeden, dış kapının arkasından avukatın eliyle dışarı çıkmam için eliyle işaretler yaptığını fark ettim. Yanına gittim. “Hayırdır inşallah! Ne oldu?” diye sordum. “Arabaya binelim buradan gidiyoruz. İzah ederim” dedi. “İçeridekiler Şii. Bunlarla aynı çatı altında namaz kılınmaz. Aslında bunların Dünyadaki varlığı İslam’a büyük bir tehdit. Devlete çok kızıyoruz. Bunların varlığına neden tahammül ediyor. Bunlar Yahudilerden daha kötü. İran, İsrail’den daha tehlikeli. İçimizdeki bu virüsü söküp atmalıyız” dedi. 
Başta Irak ve Suriye’de, tüm Arap ve İslam ülkelerinde terör estiren cinayet şebekelerin omurgasını Suudililer oluşturuyor. El-Kaide, El-Nusra, IŞİD ve dini-dar türevleri Suudi tekfiri zihniyetle besleniyor. Üzerlerine bomba yükleyen Suudili habisler önce Arabistan’ın en köklü halkı olan Şiilerin yaşadığı bölgelerde, hem de mübarek Ramazan ayında, camilerde katliam yapıyor. Kuveyt’te Şii camilerde intihar eylemleri yapıyor. Pakistan’da ve daha nice mekanda namaz kılan insanlar sırf Şii oldukları için öldürülüyor. Bu cinayetleri mahkum eden Sünnilerin katli için fetva veriliyor. Bu habis zihniyet ya insanlığı yok edecek ya da insanlık bu habis zihniyetten kurtulmak için bölgesel işbirliği sağlanmalı. Başka çıkış yok. Çok geç olmadan Türkiye aklını başına koymalı ve bu habis zihniyeti besleyen, koruyan ve savunan bütün unsurlardan arınmalıdır. Sayın Erdoğan’ın “Uygur Türkleri” üzerinden yapılan provokasyonlara işaret etmesi hayırlı olmuştur. Türkiye aynı duyarlılığı dini-dar yapılanmalar için göstermelidir. Bilinmelidir ki, hatalarda ısrarlı olmak binilen dalı kesmekle eş değerdedir.