Hakan Fidan olayının perde arkası!

Hakan Fidan, Tayip Erdoğan’ın onayını almadan asla ve kat’a MİT’ten istifa etmez.

Peki buna rağmen Erdoğan niçin mi Fidan’ın milletvekili olmasına karşı çıktı?

Birinci iddia, AKP’de uç veren isyanı önlemek içinmiş:

Sadece Abdullah Gül ve Bülent Arınçlar değil, Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve hatta Yalçın Akdoğan bile Hakan Fidan’ın siyasete girip Başbakanlığa tırmanacağından kendi hesapları bağlamında endişelidir. Öyle ki Fidan’ın adaylığı bu anlamda partiyi sarsmış ve Erdoğan zorunlu olarak frene basmıştır.

İkinci iddia, Tayyip Erdoğan’ın başkanlık rejimi ve federasyona Hakan Fidan’ın Başbakanlığı ile geçebileceğini düşünmesiymiş!

Bir diğer iddia da şudur:

Mossad ile CIA’nın Hakan Fidan’ı istemediği biliniyor. Tayyip Erdoğan, Fethullah ile vuruştuğu bir süreçte Hakan Fidan’ı geri çekerek bu iki istihbarat örgütüne ödün vermişmiş!

ZAHİT, NURİ VE FİKRET!

Üç isim ki biri Deniz Feneri hırsızlığının baş şüphelisi Zahit Akman.

Diğeri TSK’dan kovulup AKP ile beraber medyaya giren ve sözde gazeteci kimliği ile onlarca milyon dolarlık kamu ihalesi alan Ulubol İnşaat’ın kurucusu ve ortağı Nuri Elibol ki halen İhlas Medya’nın Ankara Temsilcisidir.

Üçüncü isim ise solcu, demokrat, Alevi ve güya antifaşist,  mürteci Fikret Bila!

Üçü de Tayyip’in Güney Amerika seferine katılıp beraber poz verdiler.

Zahit ile Nuri, Tayyip’e pek yakışıyor ki öyle olmasa Cumhurbaşkanı onları uçağına davet etmezdi.

Peki ya Fikret Bila!

Söylemedi demeyin; Fikret kovulduğu gün tıpkı Hakan Aygün, Mehmet Altan ve Hasan Cemal gibi Tayyip karşıtı olacak, bir de bizim gibilere caka satacak!

89 KATRİLYONLUK FATURA!

Tayyip Erdoğan’ın son 20 günlük maliyeti tamı tamına 89 katrilyon.

Nasıl  mı?

Ettiği sözler ile yüzde 10’luk devalüasyona sebep olmasıyla.

Evet Türkiye son 20 günde yüzde 20 fakirleşmiş ve milletin sırtına ilaveten 89 milyar TL ya da eski parayla 89 katrilyonluk bir yük binmiştir zira doların yükselmesi ile dış borç artmıştır.

İlginçtir, Tayyip Erdoğan önceki gün doların yükselmesi bağlamında hesabı Merkez Bankası versin demiştir.

Bu nasıl tavırdır anlamak mümkün değil.

Merkez Bankasına müdahale eden ve doları kışkırtan kendisi iken faturayı Merkez Bankasına çıkarıyor...

5 BİN ÜLKÜCÜ NİYE ÖLDÜ?

Bahçeli, kurultay deyince ödü kopuyor zira gerçek ülkücülerin kendisinden nefret ettiğini biliyor ve iyi bir aday çıkarsa zora gireceğini görüyor.

Koltuğunu muhafaza edebilmesi partiyi faşist bir biçimde yönetmesi ile mümkün olabiliyor.

Olağan kurultay günü yaklaşıyor ya hemen “Erdoğan nereye giderse ben de gideceğim” sloganı!

Bu beyan kurultay adınadır ve aha buraya not düşüyorum; Erdoğan’ın gittiği yerlerin üçte birine bile gitmeyecek zira Kurultay Mart’ta.

Yaptırdığı PİAR’a bakar mısınız acılı kebap ile Ferdi Tayfur tutkunu imiş!

Seda Sayan’ın hakkını yedi zira onun programlarının iyi bir izleyicisi olduğu biliniyor.

Seda-Ferdi-acılı kebap!

Yazık... 5 bin ülkücü genç tek tutkusu bu üçlü olan biri postta otursun diye mi öldü?

BAYRAKSIZ ALEVİ OLMAZ!

Önceki gün Kadıköy-Suadiye’de son kitabımı imzaladım.

Okurlarımın birkaçının ortak feryadı şuydu:

-”Sabahattin Bey biz Alevi, Yurtsever ve Atatürkçüyüz... Kadıköy’de yapılan mitingden geliyoruz ama alanda sadece iki tane Türk bayrağı görebildik ki Atatürk’ün tek bir posteri bile yoktu. Buna mukabil onlarca PKK ve Apo posteri vardı. Aleviler sizin Ulusal Kanal’da sık ifade ettiğiniz gibi Anadolu’yu Türk ve vatan yapan halktır. Böyle iken Alevilik mitingi ambalajı ile bölücülük yapılması kanımıza dokunuyor.”

Bu çığlık çok yerinde zira Alevilik maskesi ile birilerinin Kürtçülüğe omuz verdiği ve vatansever     Alevilerin bölücülüğe peşkeş çekilmek istendiği ortadadır... Atatürkçü Alevi- ler bunları dışlamalıdır...