Hakkâri dedikleri!
Murat Hazinedar.
Beşiktaş'ın CHP'li Belediye Başkanı.
Mustafa Sarıgül kontenjanından.
İlk kez Hakkari uçağında tanıştık.
Genç ve heyecanlı. Perdesiz konuşuyor.
* * *
Hakkari'ye "barış"a gidiyoruz ya.
Konu: Elbette Kürt açılımı.
Ulusal Kanal/Aydınlık ekibinden bir ricası oldu.
"Aydınlık'ın, Sözcü'nün, Cumhuriyet'in yazacakları önemli."
* * *
Başka bir örnekle girdi.
"AKP, AB'ye inanmıyordu."
"Sol, AB kozunu AKP'ye bıraktı."
"AKP de AB'yi bir manivelâ olarak kullandı."
Anladığım: AKP, iktidarını böyle sağlamlaştırdı.
* * *
Konuyu Kürt meselesine bağladı.
"Şimdi aynı hataya düşmeyelim."
"Kürt kozunu AKP'ye terketmeyelim."
Anladığım: "Açılım"ı AKP'nin elinden alalım.
Hazinedar kişisel tercihini dillendirmiyordu elbette.
CHP'nin yeni Kürt politikasıydı bu.
* * *
Görünen: Kılıçdaroğlu yönetimi kararını vermiş.
Kürt politikasında radikal değişiklik yapılacak.
İşaretleri vardı zaten.
Dönüm noktası: "PKK ile müzakere yasası" oldu.
AKP getirdi, CHP "evet" oyu verdi.
Beşiktaş'ın girişimi "yeni" politikanın uygulaması.
Kurultaydan sonra çarpıcı adımlar konuşuluyor.
* * *
Konuyu tartışacağız. Bugün bir Hakkari özeti yapalım.
Halk: Her zaman olduğu gibi sıcaktı.
Örgüt taraftarı da, karşı çıkan da.
Çatışmaların durmasından herkes memnun.
* * *
Hakkarili katılımı: Zayıftı.
Karşılayanlar başlangıçta 80-100 gençti.
Sonra birkaç 100 oldu.
2 bin: Meydanın en dolu anı.
Çoğu da meydan sofrası için gelmişti.
Durum, örgüt çevresinde tartışma yaratmış.
Not: Bu tespitleri bir örgüt mensubundan dinledik.
Gerekçesi: Halkın politik düzeyi düşük.
(Akşamki konsere katılım daha yüksekti.)
* * *
(Genel bir not:
PKK son dönemde "kitle"yle sorun yaşıyor.
Eylemlerine katılım düştü.
Örnek: Halk, kepenk kapatma eylemlerine tepkili.)
* * *
BDP/HDP tarafının örgüt düzeyinde ilgisi düşüktü.
CHP, Genel Başkan Yardımcısı düzeyinde katıldı (Sezgin Tanrıkulu).
HDP'den tek milletvekili vardı (Adil Zozani).
* * *
PKK taraftarlarıyla da konuştum. Karşı çıkanlarla da (AKP'ye oy veriyorlar).
İki taraf da Aydınlık'a saygılı, sıcak.
* * *
Hakkari'ye 40 yıldır gider gelirim.
Eski dostlarla tekrar buluştum.
Anlattıklarını siz de kaydedin.
* * *
Açılım: PKK'ya yaradı. Meşrûlaştı.
Devletten daha etkili artık.
Daha çok "vergi" topluyor.
* * *
Bir köy adı verdiler. İl merkezine yakın.
"Mahkeme kurdular. Açıkça çalışıyor."
* * *
15 km yakında bir yayla.
"Sabit kamp var. Devlet 2 yıldır görmezden geliyor."
"Arabaya binin. Yarım saatte oradasınız."
* * *
İleri gelen bir köylü:
"Artık daha fazla dayanamayacağız."
"Galiba biz de PKK'ya oy vereceğiz."
Gerekçesi: "Devlet bizi bıraktı."
* * *
Hakkarili eski bir dostum. AKP'ye oy veriyor.
Bir tablo çizdi: Zorunlu eylemcilikle Kürt milliyetçiliğinin karışımı.
"Beşiktaş heyeti geldi.Meydanda şöyle bir göründüm."
Örgüt tarafından "mimlenmek" istemiyor.
Orijinal ifadesi: "Seçilmemek lazım."
* * *
Devamı var.
"Oğlumu Rojava'ya gönderdim. Bir yardım konvoyuyla."
Gerekçesi aynı: "Görünmemiz lazım."
* * *
Örgüt, Hakkari ve Şırnak'ta etkili.
Cumhurbaşkanı seçiminde Demirtaş'ın oylarına bakın.
Hakkari: % 81.6, Şırnak: % 83.2.
Dostuma soruyorum: Ne kadarı gönülden?
Hiç duraksamıyor: "En fazla yarısı."
* * *
Fakat aynı dostum, PKK'yla övündü de.
Irak ve Suriye'de IŞİD karşısında durabildi diye.
Yani: Kafalar ve duygular biraz karışık.
Sonuç: Meydan PKK'ya terkedilmiş. Biline.
Devam edeceğim.