20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Halk, hırsıza neden oy veriyor?

Mehmet Bedri Gültekin

Mehmet Bedri Gültekin

Eski Yazar

A+ A-

Cumhuriyet gazetesi, 6 Şubat 2014 tarihinde KONDA’nın yapmış olduğu bir araştırmayı “Aziz Nesinlik tespit” başlığıyla manşetine taşıdı.

Araştırmaya göre halkın yüzde 77’si “rüşvet ve yolsuzluk var” diye düşünüyor. AKP’li Bakan çocuklarının da rüşvet aldığına inanıyor.

AKP seçmeninin ise yarısı, rüşvet olduğu kanısındadır.

Ama aynı ankette “hangi partiye oy vereceksiniz?” sorusuna “AKP” diyenlerin oranı yüzde 47.7, CHP yüzde 28.5, MHP ise yüzde 14.4.

Seçmen tercihi

Bu rakamlar Türkiye siyasetinin temel sorununu ortaya koymaktadır.

Hırsızlık var, sorumlusu iktidar. Ama oy vermeye gelince seçmen gene de AKP’ye oy vereceğini söylüyor.

Oysa CHP ve MHP sabah akşam durmadan, üstelik belgeleriyle AKP’nin nasıl yolsuzluk yaptığını anlatıyorlar.

Bütün bunlar seçmenin, tercihini bu partilerden yana değiştirmesine yetmiyor.

Cumhuriyet gazetesi bu tablodan, Aziz Nesin’in ünlü, halkın yüzde 60’ı ile ilgili olarak yaptığı meşhur nitelemeye gönderme yapıyor.

Acaba öyle mi?

Yolsuzluk hepsinde

“Yolsuzluk”, serbest piyasa sisteminin kaçınılmaz sonucudur. Onun için sistem partilerinin birbirlerini “yolsuzluk”la eleştirmeleri, seçmen nezdinde çok inandırıcı olmamaktadır.

Örneğin CHP Genel Başkanı durmadan yolsuzluk diye bağırıyor ama partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı hakkında hazırladığı yolsuzluk dosyalarının daha mürekkebi kurumadı.

CHP, 1989 seçimlerinde Türkiye’deki il belediyelerinin neredeyse tamamını aldı. Beş yıl sonra aldığı belediyelerin önemli bir kısmını kaybetmesinde, o zamanlar ayyuka çıkan müteahhit hırsızlıklarının önemli bir payı oldu.

Halkımız bütün sistem Partilerinin, yolsuzluk, rüşvet konularında durumlarının; “tencere dibin kara, seninki benden kara” özdeyişine uygun olduğunu tecrübesiyle biliyor.

Aynı program

Halk, iktidar tercihini Partilerin sadece yolsuzluk ve rüşvet olaylarındaki durumlarına bakarak yapmaz.

Seçmen iktidar yapacağı partiyi belirlerken, partilerin; dış politikadan ekonomiye, Cumhuriyet ve laiklik konusundaki tutumlarından Kürt sorununa, eğitimden sağlığa kadar bütün sorunlardaki çözümlerine bakar ve tercihini ona göre yapar. Elbette temiz toplum, dürüst yönetim özlemleri de bu temel sorunlar içinde yer alır.

Bütün bu konularda CHP ile MHP’nin AKP’den farklı bir duruşları var mıdır?

* AKP laikliği katlediyor. CHP “Laiklik tehlikede değil” diyor. MHP’nin ise laiklik diye bir sorunu yok.

* AKP, F Örgütü ile bugüne kol kola geldi. Çeşitli nedenlerden dolayı şimdi çatışma halinde. CHP ve MHP ise bugün AKP’nin karşısında “F Örgütü” ile dayanışmaya girmiş durumdalar.

* Liberal ekonomi politikalarını uygulamada bütün sistem partileri birbirleriyle yarışıyorlar. Son olarak CHP ile MHP; AKP’yi “Merkez Bankası faizleri neden daha önce yükseltmedi?” diye eleştirdiler.

* Eğitim ve sağlıkta kamucu politikaların terk edilmesinde hepsi birleşiyor.

* CHP ve MHP; vatanını savunan Esat yönetimine ABD ve AKP’nin ağzıyla “katil” diyorlar.

* Hepsi ABD’ci ve AB’ci. Hepsi NATO’cu.

Vd.

İstikrar tercihi

Şimdi düşünmek gerekir?

Bütün temel konularda CHP ile MHP; AKP’den farklı olarak sadece “yolsuzluk” temasını işliyorlar. Buna karşılık AKP, seçim propagandasının merkezine “istikrar sürsün” temasını koymuş durumda.

Seçmen, sistem partilerinin yolsuzluk konusundaki samimiyetsizliklerini biliyor. Öte yandan bütün korkusu, bütün aksaklıklarına rağmen “istikrarın bozulması”. İstikrar bozulursa enkazın altında kendisinin kalacağını düşünür.

Halk, istikrarın yok olduğu kaos dönemlerinde devrimci çözümlere yönelir ama öncesinde kaosa gidebilecek her ihtimalden ısrarla uzak durur.

Tayyip Erdoğanların daha önceki seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de “istikrar” vurgusu yapmalarının mantığı budur.

CHP ile MHP ise hem bütün önemli sorunlarda AKP’den farklı bir şey söylemiyorlar hem de tek başlarına iktidar olmak gibi bir iddiaları yok. En fazla AKP’nin olmadığı koalisyon vaat ediyorlar.

Türkiye’nin yakın tarihinin koalisyon pratikleri, halkın bilincinde hep istikrarsızlıkla özdeşlemiştir.

Dolaysıyla sadece yolsuzluk teması üzerinde durmak, seçmen açısından bir tercih değiştirme nedeni olamaz.

Ancak devrimci programla

Türkiye ancak devrimci bir program uygulayarak bugünkü çıkmazdan kurtulabilir.

Bugün alanlarda milyonların etrafında birleştiği “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı bu devrimci programı ifade ediyor.

Bu slogan, tam bağımsızlığı, halkçı devletçi ekonomiyi, yurtta ve dünyada barışı ve Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir” cümlesinde kendini ortaya koyan milli birliği ifade ediyor.

Kısacası Kemalist Devrim programını 2014 koşullarında iktidar yapma kararlılığını ve stratejisini anlatıyor.

Birkaç yıl önce bu slogan etrafında milyonların ayağa kalkabileceğine kimse inanmıyordu. İnanılmayan gerçekleşti.

Önümüzdeki birkaç yıl içinde, o milyonların kendi iradelerini hükümet yapacaklarını da göreceğiz.