29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hem güldük hem üzüldük: Biz bitti demeden...

Cem Zeren

Cem Zeren

Gazete Yazarı

Erkek Voleybol Milli Takımı şampiyon oldu, aynı gecede milletimizi üzen başka bir milli takımın antrenörüne ve federasyonuna ders verir gibi. Türk futbolu Avrupa Şampiyonası’nda gruptan çıkmayı hak ediyordu. 2002’de doğudan doğan ‘Güneş’in batıda batma vakti gelmiş demek.

Milli takımımızla Pazar akşamı yine gurur duyduk. Millilerimiz bizi yine şaşırtmadı, üç aşamayı da başarıyla geçtiler. Tecrübeli başantrenörleri takımla bütünleşmişti; 67 yaşında olmasına rağmen, her maçın içindeydi. Milli takım, başarıya gereksinimimiz olduğu bu günlerde yüzümüzü güldürdü. Üst üste ikinci kez şampiyon oldu.

Erkek Voleybol Milli Takımı Avrupa Altın Ligi’nin son şampiyonuydu. Bu sene de, Nedim Özbey ve öğrencileri; önce Belarus’ta sonra Portekiz’de oynadıkları 6 maçı da kazandı. Belçika’daki dörtlü final nefes kesti, yarı finalde ilk 2 seti verdik, bırakmadık. Pazar gecesi haklı şampiyonluğu aldık. Bahane deseniz, çok vardı. Ne Özbey ne voleybolcularımız bahaneleri düşünmediler, eksikleri takmadılar. Şampiyon oldular, aynı gecede milletimizi üzen başka bir milli takımın antrenörüne ve federasyonuna ders verir gibi. Daha düşük bütçe ile, gazete köşelerinde daha az yer almalarına rağmen… FIVB’nin Challenger Kupası’nı iptal etmesi nedeniyle önümüzdeki yıl Milletler Ligi’nde oynama şansımız yok. Bu takım Eylül’de Avrupa Şampiyonası’nda ülkemizi gururlandırmaya devam edecek.Hem güldük hem üzüldük: Biz bitti demeden... - Resim: 1

KADIN VOLEYBOLDA GELENEK DEĞİŞMEDİ

Bir diğer başarı da kadın voleybolcularımızdan geldi. Guidetti takımın başına geçtiğinden beri Milletler Ligi’nde hep yarı final oynuyoruz. Kural değişmedi, yine yarı finale kaldık. Brezilya maçındaki ilk iki oyundan yarı finalde ABD ile oynamayı istediğimizi anladım. Perşembe yarı final, Cuma final günü!

Kadın voleybolcularımızın neşesi bizi umutlandırıyor. 6 haftadır Rimini’deler, salgın önlemleri nedeniyle otelden dakikayla çıkabiliyorlar, ama takımımız kazandıkça neşeleniyorlar. Maçlarda Eda’nın şarkılara eşlik etmesi de bunun en güzel kanıtı. Salonda Yağmur Adam filmiyle ülkemizde ünlenen Iko Iko çalıyor, kameralar Eda’da, sanki günlerin güzel geçtiğini anlatıyor. Boney M’in Daddy Cool’u çalıyor, Eda bu şarkıya da eşlik ediyor, sanki babaların babalar gününü kutluyor. Takımın en eskisi, eski şarkıları ezbere biliyor diye düşüneceğim; bu sefer de The Weekend’in Blinding Lights’ini mırıldanıp şaşırtıyor bizi.

Son hafta, Rimini’de salonda Türkçe şarkılar da çaldılar. Karşılaşmaları başarıyla aktaran Mehmet Sevinç, salonda Hollanda maçından önce Tarkan’ın milli takım için yazdığı “Bir Oluruz Yolunda”nın çalındığını aktardı. Ama, kadınlarımızın 3-0 galibiyeti sonrası çalınan “İzmir Marşı”nı duyamadı. Biz oyuncularımızın “Yaşa Mustafa Kemal Paşa!” çığlıklarını duyduk ya, bu yeter! İtalyan organizasyonuna gönülden teşekkürler!

ATLETİZMDE OLİMPİYAT KOTALARI

Hafta sonu, Romanya’da da milli heyecan yaşadık. Avrupa Atletizm Takımlar 1. Lig Şampiyonası’nda milli atletlerimizden Süper Lig’e çıkmasını bekledik. Ramil Guliyev’in ve Yasmani Copello’nun sadece bayrak yarışlarında koşmasından hedefimizin Süper Lig değil Olimpiyat katılımı olduğu anlaşılıyordu. Buna rağmen, Avrupa’nın güçlü 12 ülkesi içinde beşinci olduk. Jak Ali Harvey, Mehmet Çelik, Ersu Şaşma, Eşref Apak ve Özlem Becerek rakiplerini geçerek birinci oldular. Cluj’da yarışan atletlerimizden sadece Eşref Apak, Necati Er ve Ersu Şaşma Olimpiyat barajını geçmişti. Sırıkla atlamada Ersu Şaşma’nın 5.80’lik Olimpiyat barajını aşması çok değerlidir.

YÜZ KIZARTICI İKİ BAŞARISIZLIK

Geçen hafta sonu iki hüzün yaşadık. Kimsenin sorumluluk almadığı yüz kızartıcı iki başarısızlık; bu iki başarısız sonuçta kusuru en az olanlar sporcularımızdır. Sorumlu federasyon yöneticileri ve antrenörlerin yüzünde ise hiçbir kızarma yok!

Kadın basketbolunda 5 senede Olimpiyatlar’da çeyrek finalde finalist İspanya’ya 2 sayı farkla kaybeden ülke olmaktan Avrupa’da grup sonuncusu olan ülke durumuna geldik. Federasyonun umurunda değil! Slovenya’dan 35 sayı fark yedik, Bosna Hersek’ten 10 sayı. Belçika maçından önce Slovenya’nın Bosna Hersek’i yenmesi sayesinde galibiyet gruptan çıkmak için bize yetecekti. 4 takım arasında ilk 3’e girsek yolumuza devam edecektik. Sonuncu olduk. Maçtan sonra Ceyhun Yıldızoğlu hazırlık yapamadıklarını söyledi. “Keşke turnuvaya şimdi başlasaydık” dedi. Herhalde bunun muhatabı FIBA değil! “Kusura bakmayın, bundan sonra sizi şampiyonaya bir hafta sonra başlatalım” demezler, herhalde… TBF’nin de bir şey söyleyeceğini sanmıyorum.

Kadın basketbol takımımızın akaryakıt sponsorunun reklamı çok güzel olmuş. Akaryakıt istasyonunda çalışan babasının yanında elinde bir basketbol topu ile Milli Takım oyuncularını bekleyen bir kız çocuğunun özlemi çekilmiş. O ay-yıldızı forma yapmış sporcularımızı gelmeseler bile gelecekmiş gibi bekleyen bir milletiz, biz. Reklamın sonunda Potanın Perileri istasyona gelip küçük kız ile basketbol oynuyorlar. Milli oyuncularımız; çocuklarımızın umudu. Milli oyuncularımızı yalnız bıraktığımızda geleceğimizi yalnız bırakıyoruz…

Bir başka reklamda Ceyhun Yıldızoğlu kafasını indirip kaldırıyor, tıpkı Erkek Futbol Milli Takımımızın EURO 2020 şarkısında Şenol Güneş’in kafasını indirip kaldırması gibi. İki görüntü hafızamda, neyi onaylıyorlarsa. İkisine başımı sağa sola çevirerek yanıt veriyorum. Onlara da federasyonlarına da…

KAMPLAR NE İŞE YARADI?

Ocak ayında Euro 2020’de Milli takımımızın final oynayabileceğini yazmıştım. Hala aynı görüşteyim. Kurada en kritik 2 maçımızı Bakü’de oynamayı çekmişiz. Son maça İsviçre yol yorgunu gelecek, ikinci olursak çeyrek finalde yine Bakü’ye geleceğiz. Kadromuzda Avrupa’nın üst liglerinde başarılı olmuş futbolcularımız var. Biz ne yaptık? Antalya’da ve Almanya’da kamp ve hazırlık maçları yaptık. Bu kamplarda Milli Takım ne kazandı? Yoksa, menajerler ne kazandı diye mi sormalıyım? Moldova ile hazırlık maçı yapmaya neden Almanya’ya gittik? Neden Bakü’de hazırlanmadık; hem daha ekonomik bir kamp olurdu, hem daha yararlı! Bahanemiz hazır, ligimiz geç bitti. Ligi UEFA mı 21 takımlı yaptı? Milli takımın Euro 2020’ye kalmasını sağlayan Fransa maçlarımızdı. Bu 2 Fransa maçında da forma giyen Mahmut Tekdemir niye kadrodan çıkarılır? İlk Fransa maçında forma giyen Hasan Ali Kaldırım kadroda yoktu. Dünya Kupası elemelerinde Hollanda ve Norveç’e karşı 7 gol atan takımda maçların son 25 dakikasında oyuna giren Caner Erkin kadroda yoktu? Şenol Güneş’in derdini sonra anladık, en genç kadro ile kupaya katılmakmış. Halbuki derdi, gruptan çıkmak olmalıydı. Türk futbolu ve bu oyuncular, bunu hak ediyorlardı. 2002’de doğudan doğan güneşin batıda batma vakti gelmiş, demek!

“Ama olmaz öyle, hemen hoca harcanmaz” diyebilirsiniz. Peki, bu başarısızlığın hesabı sorulmayacak mı? Alınan maaşların, harcanan paraların? Seksenlerdeki başarısızlıklarımızı hatırlatanlar var! 80’lerdeki bütçeleri harcayacaksak, kıyaslayalım. Coşkun Özarı kaç dolar maaş alıyordu, acaba? 80’lerdeki milli takım ile kıyaslanmaz, bu takım. Sadece Dortmund’da oynayan Erdal Keser’in yurtdışından takıma girdiği bir milli takımdan İngiliz, Fransız, İtalyan, Alman ve İspanyol liglerinde oynayan oyunculardan kurulu bir Milli Takım’a geçtik. Lille’in şampiyonluğunda Leicester’in, Juventus’un, Milan’ın başarılarında bu oyuncularla övünmüyor muyuz? Peki bu oyuncular sonuncu olunca kim hesap verecek? Bunları oynatanlar değil mi?

‘TÜRKİYE’YE ÖZGÜ’ SORUMLULUKTAN KAÇIŞ

2016 Avrupa Şampiyonası’nda hiçbir takım Türkiye'nin bu sene uğradığı gibi bir hezimetle grup sonuncusu olmamıştı. Ukrayna dışında her grup sonuncusu puan almayı başarmıştı. A Grubu’nun sonuncusu Romanya’nın başında Anghel Iordanescu vardı. Turnuva sonunda istifa etti. B grubunun sonuncusu Rusya, şampiyonaya tüm eleme maçlarını kazanıp gelmişti. Hocaları Leonid Slutski, kaybettikleri Galler maçından sonra istifa etti. C Grubu’nun sonuncusu Ukrayna’nın teknik direktörü Mykhaylo Fomenko ve D Grubu’nda son maçımızı kazanarak sonuncu olmasına neden olduğumuz Çek Cumhuriyeti’nin teknik direktörü Pavel Vrba da turnuva sonrası istifa etti. E Grubu’nun sonuncusu İsveç’i Euro 2012 ve Euro 2016’ya taşıyan Erik Hamren de turnuva sonrası istifa edenlerdendi. Sadece, F Grubu’nun sonuncusu Avusturya’nın hocası Marcel Koller istifa etmedi. 2011 yılında Milli Takımın başına geçmişti, Avusturya’yı FIFA sıralamasında ilk 10’a sokmuştu. Turnuva sonrası düzenlenen Dünya Kupası elemesinde Sırbistan, İrlanda ve Galler’in gerisinde kaldı, bu takımların hiçbirini yenemedi. 6 yıllık krediyi tükettiğinde Milli Takım’dan ayrılmadığına o da pişman olmuştur.

Farklı 3 yenilgiden sonra basın toplantısında Şenol Güneş’e istifayı düşünüp düşünmediğini sordular. Bu soruyu Türkiye’ye özgü bir soru olarak değerlendirdi. Hangi Avrupa ülkesinde Avrupa Şampiyonası’nda 8 gol yiyip 3 yenilgi alan başka bir antrenör takımının başında kalmış? Fatih Terim de istifa etmedi, tazminatını aldı gitti. Şenol Güneş niye istifa etsin? Mancini Galatasaray’dan ayrılırken “Kulüp zorda, tazminat istemek yanlış” demişti. Mancini Euro 2020’nin favorisi olur, tabii. Bizimkiler “Biz bitti demeden bitmez”i yanlış anladılar, sanırım!

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları