19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Herkes Şam’a onlar Waşington’a

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Hindistan 180 milyon Müslüman nüfusu ile dünyanın en çok Müslüman barındıran ülkesi. Hindistan, Şam coğrafyasından göç eden yüzlerce Süryani ailenin de vatanı. Hıristiyanlık ve Müslümanlığın yayılmasında Süryaniler öncü rol oynamışlar. Hint adı Süryanice-Arapçadır. Muhannat fiilinden türemiştir. Mumya veya mumyalanmış anlamındadır. Bu coğrafya insanın deri rengi mumyalanmış ölü insana benzediğinden “Mumyalanmış İnsanların Ülkesi” demek olan Hindistan denilmiştir. Müslüman ve Süryanilerin Hindistan’ın medeniyet sürecindeki payı büyüktür. Halen ülkenin nüfuzlu, eğitimli ve varlıklı topluluklarıdır. Hint sineması ve kendine özgü dans ve müziğin gelişiminde büyük payın sahibidir. 60’lı yıllardan itibaren Hindistan’ın Suriye ile ikame ettiği iyi ilişkilerin tesis edilmesinde, önemli bir rol oynadılar. Her iki ülkenin soğuk savaş döneminde Bağlantısızlar Hareketi’nin kurucu üyeleri olmaları da iki ülke alakalarına özel bir ivme kazandırmış. Suriye savaşı sonrası iki ülke arasında şahit olacağımız zengin ilişkileri besleyen bu tarihi olgular şüphesiz önemlidir. Lakin iki ülke arasında, özellikle Hindistan’ın ekonomik çıkarlarına hizmet edecek olan işbirliği, Hindistan’ın Suriye krizi esnasında takındığı basiretli ve sorunu siyasi araçlarla çözme girişimlerine verdiği destekten dolayı olacaktır.

Hindistan ile büyük anlaşma

Hindistan’ın en büyük şirketler grubu olan Cosmos Şirketler Grubu Başkanı Dr. Anıl K. Agarwal ve ona refakat eden heyet, Suriye Başbakanı Dr. Vael El-Hallak’ın özel konuklarıydı. 30 Nisan günü gerçekleşen bu ziyaret, Suriye’nin yeniden imarında ağırlıklı olarak hangi ülkelerin Suriye ekonomisinden en büyük payı alacağını göstermesi açısından önemlidir. Hindistan heyeti ile ekonomi, sanayi, sağlık, ulaştırma ve tarım bakanlıkları arasında “stratejik projeler” üzerinde ortak çalışma mutabakatı sağlandı. Cosmos Şirketler Grubu, elektrik üretimi, inşaat, sağlık, kentsel dönüşüm, iletişim, bankacılık, teknoloji, sanayi, mühendislik ve ticaret alanlarında yatırımlar yapacak.

BRICS’in halkaları tamamlanıyor

Bu önemli ziyaretin ardından, 5 Mayıs günü Suriye Petrol ve Madeni Kaynaklar Bakanı Süleyman Abbas Güney Afrika Cumhuriyeti Şam Büyükelçisi Shaun Byneveldt ve beraberindeki heyeti makamında kabul etti. Görüşme petrol, doğalgaz, rafineri ve maden sahasında yatırım konularını masaya yatırdı. Suriye hükümeti 2007’de, Güney Afrika menşeli Suriye’de ilk özel mobil telefon ve internet hizmeti veren MTN şirketin faaliyet yapmasına izin vermişti. Güney Afrika yanı sıra Suriye ile daha özel ve derin ilişkiler içinde olan özellikle Rusya ve Çin’in çok farklı sektörlerde Suriye’nin yeniden imarı ve yapılandırılmasında belirleyici kuvvetler olacağı aşikâr.

Suriye’de 2010 tarihinde özellikle Humus ve Lazkiye kara ve deniz havzalarında çok zengin doğalgaz rezervleri tespit edilmişti. Bunun yanı sıra, Mısır doğalgazını Ürdün ve Suriye üzerinden Gaziantep vilayetine bağlayacak olan doğalgaz boru hattı projesi de aynı tarihte hayata geçirilecekti. İran petrolü Irak üzerinden Suriye’ye, buradan Lübnan’a ve deniz yolu ile Kıbrıs ve Avrupa kıtasına aktarılması planlanıyordu. Ayrıca Irak ve Suriye ile yapılan antlaşmalara binaen Irak petrolleri Suriye üzerinden Lübnan ve Avrupa’ya satılacaktı. Ancak Suriye’ye dayatılan küresel terörizm bu projelerin şimdilik askıya alınmasını sağladı.

İsrail’in tahammül etmemesi normal

Malum merkezlerin ama özellikle aynı tarihte doğalgaz keşfeden İsrail’in Suriye’nin bir enerji zengini ve merkezi olmasına tahammül etmemesi normaldir. Suriye düşmanı, bu kuvvetlerin Suriye’yi tahrip eden teröre destek vermesi de bir nebze anlaşılabilir. Ama ve lakin Davutoğlu’nun Suriye düşmanlığı üzerine kurulu dış politika zihniyetinin Türkiye’nin güvenlik, iktisadi ve siyasi menfaatlerine hizmet etmediği ortadadır.

‘Bağımsızlık olmadan kalkınma olmaz’

Görüşmeler esnasında Suriye Başbakanı El-Hallak’ın üzerine basarak söylediği: “Suriye’ye dayatılan savaşta, dost ülkelerin akıllı ve vicdanlı siyasi tutumunu takdir ediyoruz. Suriye’nin yeniden imarında sadece dost ülkelere yer verilecektir. Bunların başında (Brezilya, Rusya, India (Hindistan), China (Çin), ve South Afrika (Güney Afrika) (BRICS) ülkeleri gelecektir” sözü Erdoğan-Davutoğlu rejimin kulağına küpe olsun. Türkiye’nin takip etmesi gereken rotayı 6 Mayıs 1972’de idam edilen üç fidan net ortaya koymuştu:

“Amerikan emperyalizmi yurdumuzda var oldukça bu talan devam edecektir. Türkiye’nin kalkınması için tek ve zorunlu şart Amerika’nın yurttan atılmasıdır. Hem Amerika hem kalkınma olmaz. Kalkınma toplumsal bir sorundur. Türkiye’de Amerika var oldukça, toplum kalkınamayacak, fakat büyük zenginler, komisyoncular ve uşaklar olacaktır. Amerika yurdumuzda var oldukça, kalkınma değil, tam tersine açlık ve sefalet var olacaktır. Bağımsızlığımızı kazanmadan kalkınmak mümkün değildir”. Onları Rahmetle anıyoruz.