18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hollanda'nın 'Ermeni soykırımı oyuncağı!'

Ali Develioğlu

Ali Develioğlu

Site Yazarı

A+ A-

Önce, hükümet ortağı yobaz Hristiyan şeriatçısı partinin (Christen Unie, CU) başını çektiği oylamada, DENK hariç, parlamentonun tamamı, soykırım iddiasını tanıdı, oy verdi. Sağ liberal başbakan Rutte dahil.

Az sonra ise ayni parlamentonun çoğunluğu ( 85 oy) hükümetin de soykırım iddiasını tanımasını `uluslararası hukuka göre bizim yetkimiz yok,BM ve AHIM`in bu konuda kararı var, buna göre mahkemelerden başka hiç bir kurum, parlamento veya hükümet soykırımlar konusunda karar alamaz, onların işi değildir" gerekçesiyle reddetti! Yine RUTTE dahil!

Böylece parlamento için tanımış, hükümet için tanımamış oldular! Ayni milletvekillerinin desteğiyle! AYNİ ŞEYE AYNİ ANDA HEM `AK` HEM `KARA` DEDİLER!!! Pes doğrusu, bu kadar pişkinlik olur!

Ayni şeye ayni anda hem `ak` hem `kara` demeyi nasıl başardılar?

Şimdi o ayni milletvekilerine, özellikle de ayni anda iki zıt karar alan başbakan ve milletvekili Rutte`ye soruyoruz: Bunu nasıl başardınız?

Hükümet `mahkeme dışı` bir kurum da, parlamento değil mi mahkeme dışı?

Uluslararası hukuk , sadece `yargı`nın bu konuda yetkisi olduğunu söylüyor, `yasa yapıcı` ya da `yürütme`nin ikisinin de değil! Birinde `suç` işleyip, diğer kararınızda ise bu kendi işlediğiniz suça kendiniz karşı çıkıyorsunuz!!!

Erivan`daki anma törenlerinde beş yılda bir bakanlık düzeyinde temsil edilmeyi de mecliste kararlaştırdınız. Sıkışan hükümet, hem tanımayıp hem nasıl temsil edebileceğini önce bilemedi, ama sonra bir formül uyduruverdi: Meclisi kırmayıp Erivan`a bakan göndereceklermis ama bakan pek ortalıkta görünmeyecekmis!

Neyse, biz size izah edelim bunu nasıl başardığınızı, bu konudaki sicilinizi de hatırlatarak. Önce şu: Malüm Türk korosu `Bak, Batı ne kadar hümanist, onlar bile kabul ediyor Ermeni Soykırımını` diye seviniyor! Ne hümanisti! Hümanist bir amaçla almadı meclisiniz bu kararı: Baba Bush`un Irak`ı bombalayacağı gece tüm Avrupa televizyonlarında kilise ayinleri yayınlamıştınız ( kan dökmeye hazırlanırken önce `Bismillah` diyordunuz yani), Bağdat`a düşen bombaları ise TV sunucularınız `Ne güzel, havai fişeğe benziyor` diyerek gösteriyorlardı! Libya işgalini ve Suriye işgalini de ayni biçimde alkışlamıştınız.

Önergenin başındaki milletvekili Irak ve Afganistan işgallerinde görevliydi!

Meclise önergeyi sunan çeşitli partilerden 10 milletvekilinin başındaki Voordewind çok mu hümanist? Kürtaja bile karşı çıkabilecek kadar Orta Çağ kafalı Hıristiyan şeriatcısı Christen Unie`nin milletvekili! İlk kez 5 milletvekili çıkarabilen bu parti, koalisyonun 4 ortağından biri. Baba Bush Bağdat`ı bombalarken, Irak`taydı ve misyonerlik faaliyeti yapıyordu! Ardından işgal altındaki Afganistan`da görevini yapacaktı. Yani ABD nereyi işgal etse adam orada!

Yine o 10 önergeci milletvekilinin arasında bir de Kürt asıllı Türk miletvekili var. Arkasında PKK bayrağı ve Öcalan resimleriyle konuşma yaparkenki fotorafları internette dolaşan!

Meclisin tanıyıp, hükümetin tanımaması koalisyon pazarlıklarında belirlenmişti!

Şimdi bir de bu sözümona `hümanist` meclis önergelerinin geçmişine bakalım. Geçen yıl mart seçimlerinden sonra yeni bir sağ-merkez koalisyon kurabilmek için 6 ay uğraştınız. O pazarlıklar sırasında Ermeni soykırımı iddialarını tanımayı da anlaşma protokoluna almıştınız. Ancak bu iş usulüne göre yapılmalı, Türkiye fazla da itilmemeli, kızdırılmamalı idi, ayrıca AHIM -Perinçek kararı vardı ve bu sizi frenliyordu. Anlaşmanız şuydu: `Mecliste kabul edeceğiz ama, hükümet olarak reddedeceğiz, adım adım olacak bu iş`. Ve bu anlaşmaya harfi harfine uydunuz son meclis oylamasında.

Muhalefetteyken `evet` ve Irkçı Wilders`la ortak cephe, koalisyondayken `Hayır`!

Geçen 21 Kasım`da Wilders`ın ırkçı partisi, soykırımı hükümetin tanıması önergesi verdiğinde, şimdiki önergeci Hıristiyan partili Voordewind de dahil olmak üzeri koalisyon partileri olarak hepiniz buna karşı oy vermiştiniz! Sonuçta önerge o zaman da reddedilmişti. Irkçı Wilders`ın ( hiç de hümanist niyetli olmayan) bu önergesini kim desteklemişti o zaman mecliste peki? Kendine solcu diyen muhalefet partileri! Irkçı Wilders`la bu konuda ortak cephe kurmuşlardı! Vay canına! Nelere kadirmiş bu Ermeni meselesi meğerse!!!

Ama gelgelelim şu rezalete bakınız : 2015 yılında da soykırımı hükümetin tanıması için önerge vermişti ırkçı Wilders. Şu andaki koalisyonu oluşturan ve hükümeti işin içine karıştırmak istemeyen 4 partiden üçü o ayni önergeyi ise o zaman desteklemiş, evet oyu vemiştii!!!

Niye peki siz bu ayni önergeyi hep böyle bazan onaylıyor bazan reddediyorsunuz? Önerge ayni!

Çünkü o günlerde muhalefetteydiniz, iktidarda değildiniz. Şimdiye kadar ne zaman ikitidardaysanız reddettiniz, ne zaman muhalefetteyseniz kabul! İşinize gelmeyince Irkçı Wilders`ın Ermeni soykırımı önergesini reddediyor, gelirse kabul ediyorsunuz. Gerekçeleriniz hep `minareye kılıf`.

HEP SEÇİM ÖNCELERİ GÜNDEME GETİRİYORLAR

Ha, bir de şu : 2006`da ilk yaygarayı başlatmıştınız. Öyle ki üç tane Türk kökenli adayı istifaya zorlamış, soykırım iddiasını reddedenler üzerinde terör estirmiştiniz. Meclis seçimleri öncesiydi.

2010 meclis seçimleri öncesi de ayni kampanyayı tekrarlamıştınız. 2015 senato seçimleri öncesi de.. 2017 Mart seçimi öncesi zaten Türkiye`yle kavga ettiniz ve bu sayede kahraman başbakan Rutte fazladan 12 milletvekili çıkarmayı başardı ve çoğu eski SHELL müdürlerinden oluşan bu yeni kabineyi kurabildi!. Şimdi de önümüzdeki martta yerel seçimler var. Ve yine Ermeni meselesi gündemde! Zaten de Ankara`ya diplomatik kriz , elçilik iptali vs meselelerinden de dolayı kızgınsınız, sidik yarıştırıyorsunuz...

Siz 12 yıldır Ermeni soykırımı iddiasını iç politikadaki çıkarlarınızın, güne ortama göre değişen aleti, oyuncağı ettiniz.

Dış politikaları açısından ise cazip bir STRATEJİK oyuncak

Peki sadece iç politikada mı? Hayır. İç politikada `taktik` olarak kullanıyorsunuz. Ama dış politikada ise `stratejik`! İşin diğer önemli yanı da bu.

Emperyalist stratejiye de, Hristiyan kesimin beğenilerine de uygun düşen şu: Kafkaslardaki Ermenistan`ı Batıya bağlayarak gelecekte, koşullar uygun olursa Türkiye`den tazminat ve toprak almaya yöneltmek. Stratejik amaçlardan birisi bu. Kürt kartının yanında ikinci bir olası `Böl ve yönet` malzemesi. Ama Türkiye`yi vakitsiz karşıya almamak için de `adım adım ilerleme` çizgisi izleniyor.

Afrin harekatı ve Astana ile Suriye`de sıkışan Washington`un, Afrin, Doğu Guta ve kimyasal silah konuları üzerinden Suriye`de Rusya, İran ve Türkiye`yi birbirine düşürüp tecrid etmeyi amaçlayan yeni kampanyasına da paralel bu Hollanda`nın girişimi zamanlama açısından. Türkiye aleyhinde, kanlı bir işgalci devlet imajı yaratarak...

RUSYA'YI DA UZUN VADEDE HEDEF ALIYOR

Çok önemli diğer bir hedefi ise Rusya`dır. Sovyetler Birliği`nin çöküşünden sonra Rusya Federasyonu Kafkaslar`da sadece minik, 3 milyon nüfuslu Ermenistan`ı yanında tutabildi. Sadece orada ordusu kaldı. İçindeki ve yönetimindeki Taşnak tipi tüm Batı yanlısı güçlere rağmen ( bunlardan, geçmişte Techir edilenlerin bazı torunları günümüzde Suriye ve Lübnan`da da aktifler) Ermenistan hala Rusya`nın müttefiki. Rusya`da yaklaşık 1 milyon Ermeni göçmeni bulunuyor. Ama dikkat edilirse Rusya Ermenileri orada, Ermeni Sokırımı kampanyaları açmıyorlar, Rusya hükümetini Türkiye`ye karşı yönlendirmek için herhangi bir kampanya içinde değiller. Rus hükümeti de değil zaten. ABD ve Avrupa`daki Ermeni lobisi on yıllardır böyle bir faaliyet içinde! Neden, Rusya`da değil de Batıdaki Ermeniler böyle?

Çünkü Batıdaki Ermeni lobisini bizzat Batının kendi emperyalist politikası yaratıp besledi de ondan.

Bu bağlamda Ermeni meselesi, Batının elinde, sadece Türkiye`ye karşı değil, Rusya`ya karşı da stratejik bir alet, oyuncaktır. Rusya ittifakından koparılarak, kendi emirlerine alıncak bir Ermeni devleti, Ukrayna`nın yanısıra, Kafkaslardan, yani güneyden de Rusya`nın kuşatılmasına ve Rus ordularının bölgeden atılmasına yarayabilecektir. Herhangi bir Azerbaycan- Ermenistan savaşı o bölgeyi tutuşturabilir.

Özetle Ermeni meselesi başta Washington olmak üzere; şimdilerde uzaklaşmaya başlamış olsa da hala Washington`la ortak yayılmacı planlardan yeterince kopmamış olan ve uzun vadede kendi stratejik hayalleri de bulunan bazı AB ülkeleri açısından, cazip bir stratejik alet, oyuncaktır. Hem de iç politikada cazip bir taktik oyuncak. Hollanda`daki Türk seçmen şimdi nereye oy verecek? Hollandalı seçmen bu karardan nasıl etkilenecek?

Mecliste 3 milletvekili bulunan DENK partisinin ( Kamuoyunda bir Türk partisi olarak görülüyor) karara karsı çıkış gerekçeleri arasında; Ermeni lobisine yarayacağı, Türk toplumunun varlığı nedeniyle gerilimi ve baskıları arttıracağı, Hollanda`nın kendi köleci geçmişini herşeyden önce tanıması gerektiği gibi hususlar yer aldı. AHIM ve Uluslararası hukukun bu tip kararları yasakladığı hususu öne çıkarılmadığı için zayıf kaldı.

İşte bu şekilde başardınız bir şeye ayni anda hem `ak` hem `kara` demeyi sayın Hollanda milletvekilleri, yukarıda özetledik.

Hollanda hangi işi `ağzına yüzüne bulaştırdı`?

Meclis kararınızın uluslararası hiçbir yaptırım gücü olmadığını, yok hükmünde olduğunu sizler de biliyorsunuz. Ama zaten Yugoslavya`nın parçalanmasından bu yana, BM hukukunun 1948 kurallarından en önemlisi olan `devletlerin iç işlerine karışmama` da dahil o kadar cok uluslararası hukuk maddesini ihlal etmiş durumdasınız ki.

Etseniz de, ayni şeye ayni anda hem `ak` hem `kara` demek komikliğiniz gözlerden kaçmazsa, `takke` düşüp `keliniz` görünebilir. Yarın `uluslararası hukuk` sizden bu cambazlığın hesabını soracak olsa, çaldığınız minareye giydireceğiniz bir `kılıfınız` hazırda var mı? Vardır, vardır mutlaka... Çünkü siz hem iç hem dış politikadaki insan hakları ticaretinize `kılıf` uydurmada on yıllardır son derece deneyimlisiniz. Öyle bile olsa: suç işlediniz ve bu yanınıza kalmamalı.

Ama bu cambazlığı yapayım derken ipten düştünüz! Farkında bile değilsiniz! Bir fıkra olarak tarih size gülecek:

Washington`a yaranayım derken ağızlarına yüzlerine bulaştırdılar diye !