17 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hrant’ın Arkadaşları sorgulanmayacak mı?

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

A+ A-

O günleri hatırlayınız. “Hepimiz Hrant’ız Hepimiz Ermeniyiz!” pankartlarıyla ortaya çıktılar. Yaptıklarını “Hrant İçin Adalet İçin!” sloganıyla kutsallaştırıyorlardı. Kendilerine Hrant’ın Arkadaşları adını taktılar. Sonra da Fethullahçı Terör Örgütü’nün işlettiği cinayetleri yurtseverlere yıkmak için tepinip durdular.

Bu işte başı çekenlerden birisi de güya Ermeni Etyen Mahçupyan idi. Yanında Ali Bayramoğlu, Gülay Göktürk, her devrin adamı Oral Çalışlar duruyordu.... Sonra Taraf adlı gazetede psikolojik savaş yürüten Ahmet Altan, kardeşi Mehmet Altan, Cengiz Çandar, Hasan Cemal, Yasemin Çongar, Alper Görmüş ve benzerleri... Hrant anmalarında gösteri yapan Amerikan solcusu Aydın Engin, ÖDP’yi de satan Ufuk Uras, güya profesörler Murat Belge, Baskın Oran... Şu an Cumhuriyet’e yerleştirilmiş o yazarlar...

Sadece örgütün televizyonları değil TRT de bunların emrindeydi. PKK, Reşadiye’de karakol bastığında, “PKK yapmış olamaz, Ergenekoncuların işidir!” diyerek PKK’yı bile aklıyorlardı.

Bu Amerikancı örgütün medya elemanları, ortak bir haber masası oluşturmuştu. FETÖ’cü polislerin savcılarla birlikte imal ettiği sahte belgeler, bu masaya ulaştırılıyor; onlar da haberini yapıyorlardı. Bu yalan haberler bütün gazetelerde büyük puntolarla yayımlanıyor, televizyonlarda flaş haber olarak veriliyordu.

Bu kirli adamların elindeki medyada FETÖ, PKK, El Kaide yok sayılıyor; bütün suç Ergenekoncu dedikleri yurtseverlerin üstüne yıkılıyordu. Bunun emrini ABD’deki örgüt başı daha önceden, “Türkiye’deki ulusalcı dalgayı aşacağız!” diyerek vermişti. Onun adamı Ahmet Altan da tıpkı Fethullah’ın ağzıyla Türkiye’yi ulusalcılara bırakmamaktan söz ediyordu.

ZENGİN OLDULAR

O kadar çoktular ki... Zavallı Hrant’ın rantını derlemek için ortalıkta koşturuyorlar; televizyon televizyon konuşup papağan gibi aynı şeyleri söylüyorlardı. Bunlardan birisi olan Rasim Ozan Kütahyalı öyle bir F tipi propagandisti idi ki hain ve casus Savcı Zekeriya Öz için, “Bu memlekette Zekeriya Öz’ün heykeli dikilecek!” diye haykırıyordu.

Bunun karısı olan Nagehan Alçı, FETÖ’nün işlettiği bu cinayeti yurtseverlerin üstüne yıkmak için Nazlı Ilıcak ile Hizmet yarışında idi...

9 Şubat 2012’de Beyaz TV’de Med Cezir adlı programda, hiçbir belge göstermeden, Hrant Dink Cinayeti’nin arkasında Veli Küçük’ün olduğunu söyleyebiliyordu. Öyle ki cinayetten üç yıl sonra bile, Akşam Gazetesi’nde “Kan’ kavramıyla beyinlerini uyuşturan ve dünyayı ‘Türk’ ve ‘onlar’ olarak algılayanları kastediyorum” diye yazarak cinayetten Türk milliyetçilerini sorumlu tutuyordu. Böylece FETÖ’nün işlettiği cinayeti örterek suça ortak oluyordu.

VURGUN VURDULAR

Hrant’a arkadaş olmak, kesinlikle sınıf atlamak demekti. Hrant’ı Ergenekoncular öldürttü diyerek bayrağa, devlete, cumhuriyet değerlerine vurduğunuzda lüks yaşama kavuşuyordunuz. Hele hele AKP’nin hatalarını cumhuriyet sistemine ve Atatürk’e yıkarsanız, medya prensi yapılıyordunuz. Öyle ki TRT, bunu söyleyenleri ailecek kanallarında konuşturuyor, paraya boğuyordu. Holding medyasının televizyonları, gazeteleri Hrant’ın Arkadaşları’nı alıyor; bunları köşe yazarı-yorumcu görüntüsünde çalıştırıyor ve bu kripto gazetecilere akıllarından bile geçiremedikleri paralar akıtıyordu.

Çoğu hödük olan bu tipler, öyle çok para kazanıyordu ki şarap içmenin adabını öğrenmek için Avrupa meyhanelerine seferlere çıkıyorlardı.

Fethullahçı örgüt, bunları kullanıyor, kullandıkça kendi gücünü artırıyor; artan gücü ile bu casus gazetecilerini daha çok paraya boğuyor; onları kendisine bağlıyordu.

Nasıl olsa arkalarında Başbakan Erdoğan yok muydu? Adliye, maliye, polis-asker, üniversiteler, STK’lar yok muydu?

GÜLEN’DEN ÖNCE BUNLAR TEMİZLENMELİ

Şimdi çok şaşıracağınız bir şey yazacağım: Cumhurbaşkanı Erdoğan artık ne olduğu belli olan ABD’deki Fethullah Gülen’i getirmeye odaklanmak yerine, onun içimizdeki psikolojik savaş elemanlarına odaklanmalıdır. Fethullah hainini getirip de İmralı’daki Öcalan gibi beslemenin gereği yok. Onun adamlarını cezalandıracaksın, içimizdeki kollarını keseceksin ki Fethullah’ı cezalandırmış olasın.

Gel gör ki FETÖ’nün kripto elemanları bugün bile AKP’ye çok bağlı gözüken medya kuruluşlarında çalışmaya devam ediyorlar. ATV grubunda, Beyaz TV’de, Ethem Sancak’ın yakınlarında bile bunlar işlerini sürdürüyorlar. Haber Türk de bunların elinde... Şu sıralarda çok sıkı Erdoğancı gözüken bu adamlar, fırsatını bulsunlar onun ipini çekmek için yarışmazlarsa namerdim.

Kalemini Amerika’ya satan böyle adamların gazetecilikle de akademisyenlikle de ilişkisi yoktur. Vurun arkalarına tekmeyi, atın hainler çöplüğüne şunları...