29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İbrahim Arıkan’ı uğurluyoruz

Rıza Zelyut

Rıza Zelyut

Eski Yazar

Zeki parıltılar yayan gözlerinin süslediği gülümseyen yüzü ve yumuşak sesi hep kulaklarımdadır. Ne zaman yanına gitsem, o tebessümü ile “Hoş geldin Rıza’cığım!” der, izzet ü ikramı tam yapmak için çırpınırdı.
O, koskoca Arıkanlı Holding’in patronu gibi değil de öğretmenler odasında aynı masayı paylaştığımız bir arkadaşım gibi davranırdı. Biz de bu alçakgönüllülüğü görür; kendisine karşı her türlü saygıyı gösterirdik.
Eğitimle ilgili bütün projelerinden bizi haberdar eder, toplantılara telefon ettirerek mutlaka çağırır; yanına oturturdu. Doğrusu ya onun başardıklarını gördükçe bunları kendim yapmışım gibi mutlu olur, gurur duyardım. Ben Tokat’ta okulu olmayan yoksul bir köyde doğmuştum, İbrahim Arıkan da Yozgat’ın okulu olmayan bir Türkmen köyü Salur’da doğmuştu. Beni de onu da cumhuriyetin halka yönelik eğitim politikası o ıssız kırlardan alıp topluma kazandırmıştı. İkimiz de öğretmenlikten geliyorduk. Ama o öğretmenlikle yetinmemiş; özel dershanecileğe başlayarak kurduğu dershane (MEF) ile bu işte Türkiye’nin 1 numarası olmuştu. Bugün eğitim denilince akla gelen sembol, MEF’tir.
Onun dershaneciliğin ayağa düştüğünü görerek 25 sene öncesinden okula yönelmesi de ne kadar uzak görür olduğunun bir başka kanıtıdır. Bugün MEF Okulları ve MEF Üniversitesi, İbrahim Arıkan bilimselliğini ve titizliğini doruğa çıkartan kurumlar olarak öncülük yapmayı sürdürüyor.
O, eğitimden kazandığı parayı hemen daha geniş alanlara aktararak yeni ve güçlü şirketler kurmuştur: Kendi alanında rakipsiz olan Yurt İçi Kargo gibi...
Tanrı vergisi üstün bir zekâ, yorulmak bilmeyen bir irade, hizmet ve mal üreterek topluma yararlı olma sevdası, engin bir uzakgörürlülük, verime ve araştırmaya dayalı bir yapılanma, dünyada olanı biteni yakından izleyerek bunu şirketlerine uygulamak...
Artık ulu atalar arasına karışan İbrahim Arıkan’dan kalan temel ölçütler bunlar...

İKİNCİ BAŞÖĞRETMENİM
Yine de bu yazdıklarım İbrahim Arıkan’ın Türkiye’ye yaptığı katkıyı anlatmaya yetmez. O, eğitim alanında dünyadaki en son gelişmeleri ve yöntemleri eğitim alanında aktarmakla yetinmemiştir. İbrahim Bey, Atatürk devrimlerini kılavuz alan ve akıl-bilim ölçülerini eğitimin temeline yerleştiren bir önderdi. Türk milletinin soylu değerlerini yaşatmayı da görev biliyordu. Bu yüzden kendisine ben “İkinci Başöğretmenim!” diye hitap ediyordum. Gerçi o biraz kızararak “Estağfurullah, Atatürk nere biz nere Rızacağım?” dese de gözümde öyle idi.
Şimdi Uçmak’ta (Cennet’te) bizi dinliyor, hatta bu satırları bile okuyor biliyorum.
Bir kez daha diyorum ki o Türkiye’de Büyük Atatürk’ten sonra gelmiş İkinci Başöğretmen idi. Doğrudur, eğitimde çığır açan başka isimler de olmuştur ama, İbrahim Arıkan, işin sadece teorisinde kalmamış; bu teoriyi kendi hayatta iken hayata aktarmış, uygulamıştır. Modern eğitime yaptığı katkılar yüzünden İkinci Başöğretmen unvanını hak etmiştir.
Divan-ı Lügat-it Türk’teki Alp Er Tunga ağıtını hatırladınız mı? Ne deniliyordu Alp Er Tunga’nın arkasından? “Alp Er Tunga öldü mü/Kötü dünya kaldı mı/Felek öcünü aldı mı/Şimdi yüreklerimiz yırtılıyor!”
Dün, onun Hakk’a yürüdüğü haberini alınca aklıma ilk gelen işte bu Alp Er Tunga ağıtı oldu.

BİZİMLESİN
Sevgili ağabeyim İbrahim Arıkan!... Sen Uçmak’a yolcu oldun. Yunus’un deyişi ile “Ölen hayvandürür, âşıklar ölmez!” Sen ülkesine, milletine âşık olmuş bir öncü idin; bu yüzden de ölmedin, aramızdasın; yüreğimizdesin, beynimizdesin, bilincimizdesin, yakın tarihimizdesin.
Ve sen Arıkanlı Holding aracılığı ile aş-ekmek verdiğin binlerce ailenin sofrasındasın...
Yani, “Ölüm ölür, sen ölmezsin!”
Perşembe günü, ikindi namazından sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda kara toprağa vereceğimiz; senin fani olan vücudundur. Bedenini yarın yolcu edeceğiz ama ruhun, o manevi gücün bizlerledir; hep bizimle olacak, aramızda dolaşacak, bize kılavuzluk edecektir.
Çok çok eminim ki çocukların el ele vererek eğitim, hizmet, sanayi alanında yarattığın şirketlerini daha ileriye taşıyacaklar ve adını ölümsüzleştireceklerdir.
Güle güle sevgili ağabey!
Türkiye’nin başı sağ olsun...