29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 21°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İnsan dediğimiz hayvan

Engin Ünsal

Engin Ünsal

Eski Yazar

HALİT PAYZA

Bing Bang denilen patlama sonucu yaklaşık on üç buçuk milyar yıl önce evren oluşmaya başladı. İnsana benzeyen hayvanların ortaya çıkışı iki buçuk milyon yıl öncedir. Homo Sapiens bir ailenin adıdır. Yuval Noah Harari “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi”nde zeki insan dediğimiz bugünkü insan soyun başta Darwin olmak üzere diğer evrimciler gibi bundan altı milyon yıl önce tek bir dişi maymundan doğan iki kızın dayandırır. Bu kızlardan biri bugün de varlığını sürdüren bütün şempanzelerin, diğer kızı ise insan soyunun büyükannesidir. Yaklaşık iki buçuk milyon yıl önce Doğu Afrika’da insan soyunu oluşturan bu büyükanneye, “Güney Maymunu” adı verilen Austrlopithecus adı verilir. Ne var ki Homo Sapiens tek insan türü değildir. Son on bin yılda Homo cinsine ait tek türü, dünyada varlığını sürdürmeyi başaran tek tür insan türüdür. Harari insan kelimesinin aslında ‘gerçekte Homo cinsine mensup bir hayvan’ olarak adlandırır. Diğer türler yaşama olasılığını yitirerek ortadan kaybolmuşlardır. Soyları tükenmeden Homo Sapiens dışında pek çok tür yaşadı. Harari’nin “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi”nde diğer insan bilimcilerden ayrı olarak değerlendirilebilecek tezlerinden biri gelecekte Sapiens türü olmayan insanlarla da karşılaşılabileceği. Hariri kitap boyunca bu ayrımı yaparak Sapiens terimini Homo Sapiens türü üyeler, insan terimini Homo cinsinin uzak üyeleri için kullanıyor.

Yine yaklaşık iki milyon yıl kadar önce bu türden üreyenler anavatanları Doğu Afrika’yı terk ederek Kuzey Afrika’ya, Avrupa’ya, Asya’ya göç ederler. Bu göç evrime yeni halkalar ekleyecektir. Göç eden ırklar, göç ettikleri bölgelerde hayatta kalabilmek için kendilerini o bölge koşullarına uyum sağlayacak biçimde dönüştürmek zorunda kalarak, evrilmeyi başaracaklardır. Harari bunun gerekçesini “Kuzey Avrupa’nın karlı ormanlarına, Endonezya’nın nemli cangıllarında” varlıklarını sürdürmek olarak açıklar. Koşullara uyum türü farklılaştırır, insan toplulukları edindikleri yeni yetileriyle farklı özellikler taşımaya başlayan insan topluluklarına evrilirler. Avrupa ve Batı Asya insanları Homo Neandertalensis -Neandertal Vadisi İnsanları- adını aldılar. Bu vadide yaşanlar Buzul Çağı Batı Avrasya’sı koşullarına uyum sağlamada başarılı oldular. Asya Kıtası’nın doğu vadilerine tutunanlar ayakları üzerinde durabildikleri için Homo Erectus -Dik Adam- olarak anıldılar. Endonezya’daki Java Adasında olanlar vadinin tropikal iklimine uygun dönüşerek Homo Soloensis -Solo Vadisi İnsanı- adını aldılar. Endonezya’nın diğer bir adası olan Flores’te ise boyları küçüldü, farklılaştı ve Florees Floresiensis adını aldılar. Bu insanların boyu bir metreyi aşmıyor, yirmi beş kilodan fazla olamıyordu.

Akıllı insana doğru

Yalnız bu kadar da değil, 2010’da Sibirya’da bilim insanları bugüne değin bilinmeyen bir tür olduğunu ortaya çıkardılar. Bu türe de Homo Denisova adını uygun gördüler. Evrim kendi anavatanında da sürdü. Yeni türler ortaya çıktı: Homo Rudolfensis -Rudolf Gölü İnsanı-, Homo ergaster -Çalışkan İnsan-, Homo Sapiens -Akıllı İnsan-. Bu türlerin kimileri dev gibi, kimileri cüce, kimileri avcı, kimileri de toplayıcılardı. Ayrımsız tüm evrenbilimcilerin işaret ettiği gibi, bütün bu türler, birbirini izleyen evrelerde ortaya çıktıkları gibi, türler yok olmadan diğer türlerle birlikte var olmayı sürdürmüşlerdir. Yani ergaster hem erectus’a evrilirken, erectus’la birlikte yaşamlarını sürdürdü. Erectus da Neandertallere dönüşürken, dönüşmeden önceki türler de soylarını sürdürdüler.

Neandertaller bugünkü insana dönüşürken, dönüşmeden önceki halleriyle de uzun süre varlıklarını korudular. Yani hem Ergaster, hem Erectus, hem Neandertal, hem de Homo Sapiens aynı anda vardılar. Evrimbilimciler gibi Harari de , “Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi”nde “yaklaşık 2 milyon yıl önceden 10 bin yıl öncesine kadar dünya aynı anda pek çok insan türüne ev sahipliği” yaptığını yazar. Harari, yüz bin yıl öncesine kadar yerkürede en az altı değişik insan türünün varlığından söz eder.

Anlatılan senin öykündür

Bugünkü oluşumumuza ilişkin iki teori ileri sürülür: Irk Karışımı Teorisi ve Yerine Geçme Teorisi. İlk teoriye göre Homo Sapiens, Neandertallerle karşılaştı, iki tür birbirleriyle birleşti. Bu birliktelikten bugünkü Avrasyalılar oluştu. Doğu Asya’da ise Sapiensler Erectus’la benzeri ilişkiler kurdular. Sonuç bugünkü Çin, Kore gibi Uzakdoğulu sarı ırk… Diğer teoriye göre güçlü olan güçsüz olanı yerküreden sildi. Birlikte yaşamak yerine savaşmayı ve yok etmeyi yeğledi.

Naendertaller yenildiler, yok oldular. Harari bu ikinci teorinin doğru olması halinde günümüz insan soyunun yetmiş bin yıl öncesinin saf Homo Sapiensleri olduğu kanısındadır ve ortak çıkış vatanımız Güney Afrika’dır. Bugün de hangi teorinin doğru olduğu kesin olarak bilinemiyor. Genetik araştırmalar genomumuzun yüzde bir ile dört Neandertal DNA’sı belirledi. Bugünkü Melanezya ve Avustralyalı Aborjinlerin DNA’sının, Sibirya’da yaşamını sürdüren Homo Denisova türünün DNA’sının yüzde altısını taşıyor. Harari şunları söylüyor: “Sapiens’in suçu mudur bilinmez, ama gittikleri her yerde yerli nüfus tükendi. Homo Soloensis’in son kalıntıları günümüzden 50 bin yıl önceye tarihlenmektedir. Homo Denisova da bundan kısa süre sonra yok oldu. Neandertaller ise yaklaşık 30 bin yıl önce yok oldular. Flores Adası’ndaki son cüce insanlar da 12 bin yıl önce yok oldular; geride kemikler, taştan aletler, DNA’mızdaki bazı genler ve pek çok cevaplanmamış soru ve son insan türü olan Homo Sapiens’i bırakmış oldular.”

Başka bir dünyaya doğru

Yuval Noah Harari ‘Hayvanlardan Tanrılara Sapiens: İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi’nde ilkel toplumdan, çağdaş topluma dönüşümünde Homo Sapiens’in öyküsünü yalın bir biçimde anlatıyor. İlkel insan, çağdaşlaşırken, varoluşunun gerekçesi olan doğayı yok ederek ekolojik bir seri katile dönüşüyor, yeniden ilkel topluma doğru yol alarak gelişimini ve sonunu hazırlıyor. Yüz bin yıl önce yerkürede en az altı farklı insan türü yaşarken, günümüzde yalnızca tek bir tür varlığını koruyabiliyor: Homo Sapiens. Harari, diğer insan türlerinin başına neler geldiğini ve bize ne olacağı sorularına yanıt arıyor. Aslanlar daha ölümcül oldukça, ceylanlar daha hızlı koşmayı öğreniyorlar, peki insanlar daha ölümcül olmayı sürdürürlerse geriye ne kalacak? Bu soru henüz yanıtlanmadı. Soru, insanların daha ölümcül olmaları tamamlandığında yanıtlanacak. Bu sorunun somut yanıtını yerkürede kalan son kişi yok olmadan hemen önce verebilir. Tarihin, çağdaş dünyanın en büyük sorunu yine Homo Sapiens’in kendisi. Homo Sapiens hem doğaya egemen oluşunun, hem kendi var oluşunun ve hem de doğa ile kendi yok oluşunun sorumlusu. Mazlum ve zalim… Mağdur ve mağrur… Kurban ve cellât…

Havyanlardan Tanrılara Sapiens/İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi

Yuval Noah Harari

Kolektif Kitap

412 s.