28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İran da yurtseverlerimiz gibi 'seçeneksiz' kaldı

Rafet Ballı

Rafet Ballı

Gazete Yazarı

"Tahran notları"na sürdürelim. Konu, dünün devamı. İran'ın Tayyip Erdoğan'a bitmeyen kredisi.

***

Önce bir kulis bilgisi: 2014 yılının başları.

Ankara'da bir toplantı: Dışişleri'nde.

Konu: Türkiye'nin bölge politikası. Özelikle de Suriye.

Katılımcılar: Bakanlığın üst düzey yöneticileri.

Bazı eski büyükelçiler.

Eski bir bakan: Yaşar Yakış. AKP'nin ilk dışişleri bakanı.

Sürpriz konuk: İran'dan. Üst düzey bir görevli.

***

Ayrıntıya girmeyeceğim. İranlı konuk Suriye politikasını eleştiriyor.

Normal: Övmesi beklenmiyordu elbette.

Toplantı "sürpriz"lere sahne oluyor.

Sürpriz 1: Yaşar Yakış, İranlıyı onaylıyor, "katılıyorum."

Sürpriz 2: Dışişlerinin 3 yüksek görevlisi de başlarıyla onaylıyorlar.

***

Ara özet yapalım.

Bir: Dışişleri Bakanlığı "çıkış" arayışında. Demek, mevcut çizgiden rahatsız.

İki: "Özel" toplantılarına önceki yöneticileri de çağırıyor. Belli ki "itiraz"lara ihtiyacı var.

Üç: Evet, soğukluk var. Fakat, Türkiye-İran ilişkileri "özel". Uzman alışverişi yapılıyor.

Dört: Dışişleri üst bürokrasisi itirazlarını saklamıyor.

***

Tekrar, İran'ın "devlet alkı"na dönelim.

Türkiye'nin dışta karnesini nasıl görüyorlar?

Diyorlar ki, son 10 yılda:

"En çok kaybeden ülke: Türkiye."

"Dış politikada en başarısız ülke: Türkiye."

"En çok müttefik kaybeden ülke: Türkiye."

"Bunların sorumlusu: Erdoğan."

Yani: Erdoğan başarısız bir lider.

***

Dün de yazdım.

İran, gecikmeli de olsa Erdoğan'ı çözmüş.

Evet: İslami anlamıyla "devrimci" görmüyorlar.

Hatta: Onlara göre düpedüz "Batı işbirlikçisi".

Örnekleri çok: Kürecik radarı, Libya, Suriye, Irak...

Fakat: Hâlâ ilk tercihleri Erdoğan.

Gizlisi saklısı yok. Açıkça söylüyorlar.

***

Gösterdikleri ilk gerekçe: Vefa.

"Kabul etmemiz lazım: Erdoğan Türkiyesi İran'a büyük destekler sağladı."

"Batının ağır baskılarını bazı dönemlerde Türkiye'nin yardımıyla atlattık."

***

"Vefa", ilişkiler düz gidiyorsa geçerlidir.

Kırılmalarda esas olan "çıkarlar"dır.

Kesindir: İran-Erdoğan ilişkilerinde "kırılma" yaşanıyor.

Fakat: Tahran, Erdoğan'dan vazgeçemiyor.

***

Muhatabım işin "nesnel çıkar" kısmına geliyor:

"Samimi itirafımız: Mesela CHP gelse, Erdoğan'dan daha iyisini yapamaz."

CHP konusunda diplomatik davrandığını söyleyebilirim.

İran'da hakim görüş: CHP'nin ABD'ye AKP'den daha yakın olduğu.

Bazı odaklar daha ileri gidiyor: "Amerikancı."

Kemal Kılıçdaroğlu hakkında kuşkuları var.

Özellikle ABD Büyükelçisiyle buluşmalarından dolayı.

***

Sonuç niyetine bir aktarma yapacağım.

Haziran başında Şam'daydım.

9 Haziran 2014'te yazdım.

Başlığı: "İran'ın AKP politikası: Zayıf Erdoğan iyidir."

Son cümle şöyleydi: "Güvenilir bir Suriye kaynağının özeti:"

"İran, zayıf bir Tayyip'in güçlü Amerikancılardan iyi olduğunu düşünüyor."

Bugün: Görüşüm değişmedi.

***

Özet: Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyor. Yurtseverleri seçeneksiz.

İran'ın durumu da yurtseverlerimize benziyor.

***

Devam edeceğim.