19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İran'daki eylemlerin 5 hedefi

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Türkiye-İran anlaştı: TSK, Fırat Kalkanı Harekatı'nı yaptı; İkinci İsrail'i denize açma çabası bozuldu, koridor kesildi; Suriye Ordusu, Halep'i ve terörist grupların işgal ettiği diğer bölgeleri adım adım kurtardı. Rusya'nın da katkısıyla IŞİD bitirildi. Suriye'nin toprak bütünlüğünü yeniden sağlamanın yolu açıldı.

***

Türkiye-İran anlaştı: Musul kurtarıldı. Irak, Ankara ve Tahran'dan aldığı destekle ABD dayatmalarına karşı direndi ve IŞİD belasına karşı mücadeleyi Washington'un amaçlarının tam tersi doğrultuda sonuçlandırdı.

***

Türkiye-İran anlaştı: Irak'ın kuzeyindeki İkinci İsrail referandum girişimi bozguna uğratıldı; ABD'nin kolları altında alan genişleten Irak'ın kuzeyindeki gruplar birbirine düştü; Barzanistan 2003 yılındaki sınırlara dönmek zorunda kaldı.

***

Türkiye-İran anlaştı: ABD'nin Irak'taki 'Sünni bölgesi' fitnesi suya düştü. Batı Asya'da “Sünni NATO” projesi fiyaskoyla sonuçlandı.

****

Bunlar, 2016 yılı ortasından itibaren son bir buçuk yıllık bölgesel gelişmelerin özeti. Kuşkusuz, bütün bu gelişmelerde Rusya'nın katalizör rolü oynadığını belirtmeliyiz. Ancak tüm bu gelişmeler açısından esas belirleyici olan Türkiye ve İran'ın cephesini ABD tehdidine doğru dönmesi ve ortaklık geliştirmesidir.

ABD İÇİN KABUS SENARYOSU

Bölgenin iki köklü devleti olan Türkiye ve İran'ın bölgesel konularda ortaklaşması, giderek işbirliğini derinleştirmesi ABD için kabus senaryosu olageldi.

ABD ve İsrail, Irak'ta Haşdi Şabi üzerinden yürüttüğü nifak faaliyeti vasıtasıyla Türkiye-İran ilişkilerini dinamitlemeye çalıştı. Uzunca bir süre, “İran, Irak'ı ele geçiriyor” propagandası Türkiye'de taraftar buldu. Benzer şekilde, TSK'nın Fırat Kalkanı Harekatı'nın yoğun günleri sırasında iki ülkenin arasını bozmak için kamuoyuna pek yansımayan tertiplere giriştiler. Ancak sahadaki savaşın gerçekliği, hem Irak'ta hem de Suriye'de Ankara ile Tahran'ı yan yana getirdi.

O nedenle eski ABD Büyükelçisi James Jeffrey'in “IŞİD'den daha tehlikeli” diye nitelediği İran ile Türkiye arasındaki işbirliğini sabote etmek ABD ve İsrail için güncel öncelik haline geldi.

EYLEMLERİN ZAMANLAMASI

İran'da geçen yılın son günlerinde başlayan eylemler, işte tam bu aşamada devreye sokuldu. Eylemlerin genel analizine geçmeden önce şu bilgiyi kaydedelim: Suriye'de bölgesel ittifakın başarısının ardından ABD ile İsrail, yanlarına Suudi Arabistan'ı da alarak İran'a karşı eyleme geçme kararı aldı. Ekim 2017'den itibaren İran'a karşı art arda hamlelere giriştiler.

Önce iki Hizbullah liderinin başına para ödülü kondu. Trump, İran'ı “teröre destek vermek”le suçlayarak, nükleer anlaşmadan desteğini çekti.

Ardından Lübnan'da hükümet krizi çıkarıldı, Başbakan Saad Hariri Suudi Arabistan'da silah zoruyla istifa ettirildi.

Suudi Arabistan'da ABD ve İsrail'e daha yakın olan veliaht Muhammed bin Salman, sarayda temizlik yaparak rakiplerini ekarte etti.

İsrail'den Lübnan ve Hizbullah'a yönelik tehditler arttı.

Basına yansıyan haberlere göre; ABD'li ve İsrailli üst düzey güvenlik yetkilileri, Aralık ayının ortalarında Washington'da bir araya gelerek, İran'ın bölgesel faaliyetlerini engelleme planı üzerinde anlaşmaya vardı. ABD ve İsrail anlaşmasının temelinde “İran'ın, Suriye, Lübnan ve Irak başta olmak üzere bölgesel etkisine karşı mücadele” için ortak eylemler geliştirilmesi var.

Şunu da unutmadan ekleyelim: Trump ve ABD'de iktidar mücadelesi yürüttüğü güçlerin, başından itibaren üzerinde mutabık kaldıkları konuların ilk sırasında “İran'ın bertaraf edilmesi” geliyor.

TURUNCU DEVRİM Mİ?

Peki İran'daki gösterilerin arka planında ülke içi dengeler açısından durum ne?

Kısaca inceleyelim:

ABD ambargosunun sonucunda ekonomideki durum nedeniyle genel bir hoşnutsuzluğun yaşandığı ülkede, nükleer anlaşma, rahatlamaya neden olacağı beklentisiyle büyük bir sevinçle karşılanmıştı. Ancak anlaşmanın ekonomide beklenen rahatlamayı sağlamaması, ABD ile krizin devam etmesi hoşnutsuzluğun daha fazla yaygınlaşmasına neden oldu.

Öte yandan, İran siyasal sisteminde muhafazakârlar ve reformcular arasındaki nükler anlaşma ve ABD ile ilişkiler konusunda çatışma şiddetlenmiş durumda.

Buna karşın, ABD ve İsrail'in açıkça eylemlere sahip çıkan tavrının, bir süre sonra eylemlere katılım konsusunda olumsuz bir etki yaptığını ve daha fazla yapacağını öngörebiliriz. İran'da toplum, etnik ve dinsel farklılığa rağmen, ABD ve İsrail karşıtlığında birleşir. Rejimle ilgili itirazlar olmakla birlikte, dış müdahalenin toplumu birleştirici bir etkisi var. Bunlara ek olarak, İran devletinin sağlam yapısı nedeniyle eylemler yaygınlaşarak, rejim değiştirmeyi amaçlayan bir turuncu devrime doğru yönelmeyecektir. Bu nedenle, halkın çeştili konulardaki hoşnutsuzluğunun üzerine oturan, dışarıdan yönlendirilen bu eylemlerin kısa ve orta vadede başka bir amacı olması gerekir.

BÖLGESEL İTTİFAKA SABOTAJ

Eylemlerle ilgili tek kaynak, sosyal medya. Çeşitli görüntüler ve resimler sosyal medya aracılığıyla dolaşıma sokuluyor ve ajanslar oradan alıp servis ediyor. Tipik sosyal medya operasyonlarıyla yönetilen eylemlerde, öne çıkarılan ve amacı ele veren semboller, “bozkurt” işaretleri ve “ay yıldız”.

Aynı zamanda, İran'ın Lübnan ve Suriye gibi ülkelerdeki bölgesel faaliyetlerini hedef alan vurgular öne çıkarılıyor.

Bu çerçevede, ABD-İsrail'in yürüttüğü İran'a karşı operasyonla genel olarak şu hedeflere ulaşmayı amaçladığını söyleyebiliriz:

1.Ankara ile Tahran arasında güvensizlik yaratmak,

2.İran'ın içe dönmesini sağlayarak bölgesel faaliyetlerini sınırlamak,

3.ABD ve İsrail karşısında daha zayıf bir İran yaratmak,

4.Ankara-Bağdat-Tahran ittifakıyla geriletilen Barzanistan'ı rahatlatmak,

5.PKK/PYD koridorunu güvenceye almak.

*

ABD-İsrail operasyonun hedefinde sadece İran değil Türkiye, Irak ve Suriye de bulunuyor. Bu nedenle bu operasyona yanıt da bölgesel düzlemde verilmelidir.

fikretakfirat@gmail.com