23 Nisan 2024 Salı
İstanbul 20°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

IŞİD 36 bin kişiyi daha katledecek!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı şeriatçı örgüt, dünyanın duyarsızlığı nedeniyle, Suriye-Irak hattında acımasızca kan dökmeye devam ediyor...

Selefi örgütün lideri Bağdadi'nin öldürüldüğü konusunda iddialar olmasına rağmen, IŞİD iki ülkenin kırsalında durmadan kafa kesiyor, çoluk çocuk demeden katliamlar yapıyor...

Uluslararası örgütlerin saptamasına göre, IŞİD son altı ay içinde Suriye ve Irak'ta en az 6 bin kişiyi katletti...

Barbarca davranan militanların insan kalbi yemek dışında, bir ay önce, aynı anda 1700 kişiyi kurşuna dizdiği, geçen haftalarda ise iki yabancı gazetecinin kafasını kestiği de biliniyor...

Peki, niçin mi anımsattık bu vahşet örneklerini?.. Çünkü ABD Başkanı Obama bugün "IŞİD'e karşı askeri müdahale planı"nı açıklayacakmış...

Bu haberi okuyunca "IŞİD'in sonu mu geliyor" diye düşündüm ama Beyaz Saray yetkililerinin, "hareket planının amacına ulaşması en az 3 yıl alabilir" dediklerini okuyunca da umudum ne yazık ki azaldı...

Anlaşıldı ki; bu hızla giderse; 6 ayda 6 bin kişiyi katleden IŞİD'in hedefinde, önümüzdeki 3 yıl boyunca en az 36 bin kişi daha var!..

Üstelik örgütün şiddet ve katliamla yayılma politikası bu hızla sürerse, kurbanların sayısı 100 bine bile ulaşabilir!..

O halde asıl soru da burada ortaya çıkmıyor mu?.. Ne yani, IŞİD'i kökten yok etmek için 2001'deki "11 Eylül" saldırısının bir benzerinin yaşanması mı gerekiyor?..

Yani CIA ve Pentagon, IŞİD teröristleri iyice zülfü yare dokununca mı kendi yarattıkları El Kaide'ye yaptıkları gibi, "baş giderse gövde dağılır" stratejisine yönelecekler?..

Dünyanın umudu ABD'lilerin çekeceği acıya kaldıysa; insanlığın, Ortadoğu'da şeriat uğruna dayatılan katliam ve soykırımdan kısa sürede kurtulması da pek mümkün olmayacak!..

MİT-CIA- CEMAAT!..

"Baş giderse gövde dağılır" stratejisi 14 yıl önce Türk Hizbullahı'na da uygulanmıştı...

Örgüt lideri Hüseyin Velioğlu; 17 Ocak 2000'de, İstanbul Beykoz'daki operasyonda öldürülünce, Güneydoğu'da terör estiren Hizbullah'ın askeri kanadı da büyük darbe almıştı...

AKP iktidarının "Haşhaşi örgüt" diye nitelediği cemaatin bir silahlı kanadı ve terör eylemi yok ama hiyerarşisindeki mutlak itaat, Fethullah Gülen'i de grubunu da ayakta tutuyor... Üstelik medya, polis ve yargıdaki birimleri hedef alınmasına rağmen...

Tayyip Erdoğan işte bu yüzden Gülen'in iadesi için çabalıyor... Önceki gün ABD Başkanı Obama'ya, "verin bize" diye çağrı yapmasının nedeni de Gülen'i tutuklayarak örgütü bir an önce dağıtmak...

Sonunda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da, Gülen'in iadesi için MİT ve CIA'nın "ortak" çalışma yürüteceğini açıkladı...

Bu haberlerin ardından eminim herkes iki önemli özdeyişi de anımsamıştır; "Ne oldum demeyeceksin, ne olacağım diyeceksin" ya da "etme bulma dünyası!.."

Baksanıza; Erdoğan, CIA aracılığıyla ABD'de oturma izni alan Gülen için "MİT'i de ele geçirecekti" dememiş miydi?..

"Örgüt lideri" diye anılan tarikat şeyhinin, birine sızmaya çalıştığı, diğerinden ise destek aldığı istihbarat kurumlarının hedefine alınması nasıl bir "kader"dir acaba?..

GELECEK GÜNLERİN PARTİSİ!..

İktidarla ana muhalefet partisi son on gün içinde yeni bir dönemece girdiler...

AKP'nin kurultayında başbakanlık Ahmet Davutoğlu'na devredildi... Yani her ne kadar uzaktan yönetmeye kalkacak olsa da Erdoğan'ın karizmasının AKP'yi bütün olarak tutamayacağı kaygısı da hakim...

CHP'nin kurultayında ise genel başkan adayı Muharrem İnce, 415 delege desteğiyle Kılıçdaroğlu'nun ensesinde olduğunu kanıtladı... Bu durum, ana muhalefetteki tartışmaların bitmeyeceğinin kanıtlarından biri...

BDP-PKK cephesinden kaynaklanan "federasyon" tartışmaları ve bölünme endişesinin toplumda yaratacağı tepki ve direnç de unutulmamalı...

Üç partideki bu gelişmelerin ardından, "siyasetteki boşluk"la ilgili tartışma da yeni bir boyut kazanacak gibi görünüyor...

Çünkü soldaki ideolojik sarsıntılar, AKP'deki bölünme beklentileri ve de en önemlisi bu iki sorundan kaynaklanacak merkez sağ oylarındaki büyüme, siyasetin dengesini de iyice şaşıracak...

AKP ile CHP'deki gelişmeleri yakından izleyen merkez sağın önemli isimleri, tabandan gelen baskılarla da yeni arayışlarını hızlandırdı...

Amaç "cumhuriyete bağlı, bayrağa ve inançlara saygılı, laikliği önemseyen ve Atatürk ilkelerini benimseyen" kitlelerin rotasını çizebilmek...

Çünkü siyaseti yakından takip eden; biri sağdan, diğeri soldan çok önemli iki ismin saptaması şu; "AKP'de sarsıntı başlarsa yüzde 25 oranındaki bir kitle yönünü bulmaya çalışacak... Yeni bir arayış tabanın baskısına çok fazla direnemez... Ülkenin gidişatından kaygılı milyonlar aynı cephede buluşacak..."

ALLAH'IN UMUDU!..

Dere yatağına yapılan evlerde insanlar ölür...

Çöp dağları patlar, canlar gider...

Sel baskınının ortasında kalan minibüs 8 işçiye mezar olur...

Üst geçit çöker, suçsuz günahsız insanlar can verir...

Hızlı tren hız yapar, feci bir katliam yaşanır!..

Deniz bisikleti kaybolur, cesetler bulunamaz...

İnşaat asansörü düşer, 10 emekçi yok yere can verir...

Ve nihayet Beykoz'da, üzerlerine ağaç düşen iki kadın ölür...

Tüm bu vahim örnekler; bürokrasiden iş dünyasına, belediyeden iktidara kadar beceriksizlerin egemen olduğu bu ülkede, milyonlarca insanın aslında şans eseri yaşadığının da kahredici kanıtlarıdır...

Urfa'da boşuna demezlerdi; "Allah'ın umuda kalmışız" diye!..