İşini bilen kazanıyor...

Beşiktaş maçından önce karşılaştığı ve belki de geleneksel karşıtından daha zorlu olan Gençlerbirliği’ni ilginç bir şekilde yendikten sonra Galatasaray’ın önünde engel kalmamıştı artık. Öte yandan Beşiktaş şampiyonluk şansını tamamen yitirdikten sonra Galatasaray’ın karşısında en azından duygusal anlamda gerekli direnci gösteremeyecekti. Galatasaray bunu bildiği için ileride sadece Burak Yılmaz’ı bırakarak kontrollü oyunu yeğlemişti. Bu anlayış Beşiktaş’ın karşıt kaleye gitmekte zorlanacağını dolayısıyla ancak çok pas yaparak gol yollarında boşluk bulacağı anlamına geliyordu. Galatasaray disiplinli oyunundan ödün vermeyince Beşiktaş karşıt kaleye gitmekte oldukça zorlandı.. İlk yarıda Demba Ba’nın kafa vuruşunun dışında pozisyon dahi bulamadı. 

Galatasaray’ın orta alanı, savunmaya yakın oynatarak Beşiktaş’ın gol yollarını kapatması zaten eksik olan kadrosunun kanat oyunu becerisine darbe vurdu. Olcay ve Gökhan Töre’nin kadroda olmaması Beşiktaş’ın en önemli sorunu oldu. Kanatları çalışmayan bir takım rakip kalabalığını açamazdı doğal olarak. 

Beşiktaş’ın kanatları çalışmasa da, Galatasaray’ın elindeki skor avantajını korumak için ikinci yarıda tamamen savunma ağırlıklı oynaması, ikinci bölgeyi Beşiktaş’a bırakmasına neden oldu. Sosa ve Kevin Frei ile ikinci bölgeyi çabuk geçden Beşiktaş bu yarıda yeterince gol durumu yakaladı ama sezonun son üçte ikilik bölümünde hiçbir varlık gösteremeyen Demba Ba’nın kaçırdığı goller, en azından Beşiktaş’ın ikincilik umudunu Aslantepe’nin çimlerine gömdü. 

Bu sonuçtan sonra Galatasaray şampiyon oldu. Ortaya çıkan, bu sonucun oluşmasında birinci derecede rol oynayan ise Beşiktaş’ın Demba Ba gibi bire palavra golcüye, Galatsaray’ın ise Schnieder gibi gerçek bir yıldıza sahip olmasıdır. Matematiksel olarak daha hiçbirşeyin sonuçlanmaması söz konusuyken benim böylesi bir yargıya varmamı yadırgayanlar olabilir. Ama Gençlerbirliği maçı neyin ne olacağını göstermişti zaten. Galatasaray’a dördüncü yıldız kutlu olsun ama Türk futbolu nerede?