‘İslam ordusu’na görev mi yaratılıyor?

Suriye sahasında iki yeni durum var.
İlki: Türkiye-Suud güdümlü muhalefet saldırıya geçti.
Hedefleri Lazkiye ve Halep.
Muhalif kaynaklarla konuştum.
Saldırılar iki kentte yoğunlaşmış: Halep’in güneyi, Hama’nın kuzeyi.
***
Öyle iddialı hedef sahibi değiller.
Halep ve Hama’yı ele geçirmeyi ummuyorlar bile. Güçleri yetmez.
Siyaseten irtifa kaybettiler.
Amaçları sınırlı: “Cenevre 3” görüşmelerinde ağırlık yaratmak.
***
Kaybettikleri mevzilere bakalım.
“Esad’lı Suriye” için “asla” diyorlardı.
Bölge kuvvetleri ağır bastı.
Önce ABD razı oldu Esad’a. Ardından, zımnen de olsa muhalefet.
***
Şimdi mesele “geçiş hükümeti”.
Şam’ın eli güçlendi ya.
Artık: Hem geçiş hükümetinde acelesi yok. Hem de ağırlıklı pay vermek istemiyor.
Böyle giderse: Türkiye ve Suud, Suriye’de söz hakkını kaybediyor.
Çatışmaların düğmesine bu yüzden basıldı.
Amaç: Türkiye ve Suud’un masaya güçlü oturması.
***
Sahadaki ikinci yeni durum karmaşık.
IŞİD roketleri tuhaf. Kilis’e düşen roketlerden söz ediyorum.
Eskiden de zaman zaman oluyordu. Son günlerde vites büyüttü birileri.
Hem sayı arttı. Her gün patlıyor artık. Hem de can kaybına yol açıyor.
***
Diğer “IŞİD saldırısı” da Irak/Başika’da.
Hedef bir Türk tankı (19 Nisan 2016).
Türk birliği karşılık verdi: 32 IŞİD’li öldürüldü.
Bunlar “resmi” açıklamalar.
***
IŞİD cenahı ise her zamanki gibi: Suskun.
“Kabul” de yok, “red” de.
Kaydedelim: IŞİD’in tavrı yeni değil.
Bugüne kadar Türkiye’deki hiçbir eylemi üstlenmedi.
***
Soralım: IŞİD siyasi ve askeri strateji bilmez mi?
Son 3 yıla bakıyoruz. Gördüğümüz: “Siyasî aklı” da yüksek, “askerî aklı” da.
Aklın kime ait olduğu ayrı konu.
***
IŞİD bugüne kadar ne yaptı?
Bir: Eylemlerini üstlendi.
İki: Yenileceği saldırılara kalkışmadı.
***
Türkiye’yi hedeflerken bu ilkeler işlemiyor nedense.
Hele Başika’da. Bir tanksavar kullanıyor: Yaralı bile yok.
Fakat: IŞİD 32 kayıp birden veriyor.
Kilis’e düşen roketlerin de mantığı zayıf.
Temel sorun: Türkiye’nin topyekûn karşılık vermesi IŞİD’in çıkarına değil.
***
Bir açıklamaya dikkat çekelim (18.4.2016).
Mahmut Surçi: Musul’daki Surçi aşiretinin önde gelenlerinden.
Sünni milis gücü Haşdi Vatani’nin sözcüsü.
Milislerini Türkiye eğitti. Türk birliği Başika’da bu yüzden üslendi.
Konu: Musul’un IŞİD’in elinden kurtarılması.
Malum: Kent 9-10 Haziran 2014’ten beri örgütün elinde.
***
Mahmut Bey diyor ki:
“Musul halkı aç ve perişan, kurtarılmayı bekliyor.”
“Bağdat ve diğer taraflar ciddi adımları atmadıkları takdirde...”
“İslam (Ordusu) İttifakı’ndan yardım talebinde bulunacağız.”
“Suudi Arabistan ve Türkiye’nin yardımlarının etkili olacağını tahmin ediyoruz. “
Kaydedelim: Söyleyene değil, söyletene bakalım.
***
Tespitlerimiz.
Bir: AKP ve Suudi Arabistan’ın eli “dışta” serbest değil.
Bölgede bazı hamleler deniyorsa, ABD’yle bağlantılıdır.
ABD’de en azından bir kurumla mutabakat vardır.
***
İki: AKP’nin işi “iç”te kolay görünmüyor.
Devletin temel kurumlarını ikna etmesi lazım.
“Devlet”in stratejik seçimi ise belli: Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğü.
AKP de buna “evet” demiş görünüyor.
Başta İran, bölgeyle ilişkileri “tamir” girişimleri bunun sonucu.
***
Üç: AKP’nin bölge stratejisinin iki ayağı var.
İlki: Mevcut “iyi” ilişkilerini sürdürmek. ABD ve Suud’la.
Diğeri: Bozulan ilişkileri belli oranda “tamir” etmek. İran ve Rusya’yla.
Böylece zaman ve manevra olanağı kazanmak.
AKP için pratikteki anlamı.
ABD: Kopmamak..
Suriye: Sahada bulunarak masada “söz” sahibi olmak.
Suud: Para bulmak. İran’ı dengelemek.
İran ve Rusya: Ticaret yapmak. Gerilimi düşürmek.
Yürür mü: Dengeyi tutturmak zor.
***
Ya “İslam ordusu”:
Bir “imkan” olarak görüyor. Elde tutuyor.