19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsmail Dümbüllü’den beri

Hayati Asılyazıcı

Hayati Asılyazıcı

Eski Yazar

A+ A-

Geleneksel Türk Tiyatrosu ve Tuluat sanatçısı İsmail Hakkı Dümbüllü, bilinen adıyla Dümbüllü İsmail, 1897 yılında Üsküdar Süleyman Ağa mahallesinde doğdu. Babası II. Abdülhamit'in silahşorlarından Zeynel Abidin Efendi, annesi Fatma Azize Hanım'dır. Okula Üsküdar İttihat-ı Terakki Mektebi'nde başladı. Gazeteci Burhan Felek’le aynı okuldan mezun oldu. Daha sonra tiyatro yüzünden Askeri Rüştiye’den atıldı. 16 yaşındayken Kel Hasan Efendi’nin Dilkûşa Tiyatrosu'na girdi ve Şevki Şakrak, Küçük İsmail Efendi, Kavuklu Hamdi Efendi, Komik Naşit Efendi gibi zamanın ünlü oyuncularıyla aynı sahneyi paylaştı. Profesyonel olarak ilk kez Şehzadebaşı Tiyatrosu'nda başladı. O dönemde Şehzadebaşı, İstanbul’da tiyatronun merkeziydi. Günümüze kadar gelen bir diğer adı da “Direkler Arası” oldu.
Dümbüllü Adı Nereden Geliyor
Bilinen adıyla Dümbüllü İsmail Efendi, 'Dümbüllü' adını nasıl aldığını şöyle anlatır: “Peruz Hanım vardı kantocu, Şamran'dan evvel. Bu Peruz Hanım o zamanın en birinci kantocusuydu. Hem de beste yapar, güftesini de kendisi yazardı. Dümbüllü diye bir kanto söylerdi. Buna bir gazel ilave ederek söylemeye başladım. 'Dümbüllü, Dümbüllü, Gabarala, mabarala, Dümbüllü' diye oynardık. Böylece Dümbüllü adı üzerime yapıştı kaldı.”
Oynadığı oyunlar arasında en çok bilinenler Gözlemeci, Kavuklu'ya Hile, Çifte Hamamlar, Ters Biyav ve Kanlı Nigâr’dı. Oynadığı filmlerde ise en çok Nasreddin Hoca tiplemesi ile özdeşleşmişti.
Kavuk Konusu
Dümbüllü İsmail, ortaoyununun tacı kabul edilen kavuğu, 30 yaşına kadar yanında çalıştığı Kel Hasan'dan aldı. 1968’de Münir Özkul, Kanlı Nigâr’ı Altan Karındaş’la birlikte Arena Tiyatrosu’nda oynamaya başladı. Oyunu izleyen Dümbüllü İsmail, yıllardır taşıdığı bu kavuğu oyununu çok beğendiği Münir Özkul’un başka bir temsiline gelerek seyirci huzurunda Münir Özkul’a sürpriz olarak devretti.
Münir Özkul 1988’de Ferhan Şensoy’un yeniden yazdığı “İstanbul’u Satıyorum” oyununu Ortaoyuncular’da oynadı ve kavuğu da Ferhan Şensoy’a devretti. Bu yıl kavuk yine el değiştirdi ve Ortaoyuncular Tiyatrosu’ndan Rasim Öztekin’e devredildi.
Dümbüllü İsmail’in Ölümü
Dümbüllü İsmail Efendi, bir trafik kazasının bir ay sonrasında 05 Kasım 1973 tarihinde hayatını kaybetti. Cenazesi, İstanbul'da Boğaziçi Köprüsü'nden geçen ilk cenazedir. Kabri, Üsküdar'da Karacaahmet Mezarlığı'ndadır.
Siyasi dergide sanat kapağı
Ben bir dönem “Kim Dergisi”nde Yazı İşleri Müdürü ve Kültür Sanat bölümü sorumlusuydum. Haftalık siyasi dergiler o dönemde kültür sanata çok az yer vermelerine karşın, sahibi Orhan Birgit’in desteğiyle, Kim Dergisi kültür sanata benim yönetimimde geniş yer ayırıyor, ünlü yazarların yazılarına da yer veriyorduk.
İsmail Dümbüllü’nün zirvede olduğu o yıllarda doğal olarak onunla ilgili haberler ilgi alanımıza giriyordu. Röportaj yapmak üzere fotoğrafçımla birlikte evine gittik. O gün kendi ağzından gerek sanat, gerek özel yaşamına ait anıları kaydettik ve fotoğraflar çektik. Sonraki sayımızda İsmail Dümbüllü kapak konumuz oldu. Başka yerde olmayan fotoğrafları ve söyleşiyi dergide geniş bir yer vererek yayınladık. O zamana kadar siyasi nitelikli dergilerde bir sanatçının kapak olması alışılmış bir şey değildi. Kim Dergisi’nin o sayısı basında flaş haber olarak yer aldı.