25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 23°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İsrail’de bir Suudili cin

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Haluk Hepkon, 5 Ekim 2013’te Odatv adlı internet haber sitesinde “Vahhabiliği ve Suudi Hanedanını Yahudiler mi kurdu” başlığıyla bir yazı neşretti. Hepkon, 19.cu yüzyılda Hicaz bölgesinde görev ifa eden Eyüp Sabri Paşa’nın “Vahhabiler Tarihi” adlı eserine atıfta bulunan birçok kimsenin Vahhabilik ve Suudi hanedanlığın kökenini Yahudiliğe bağladığını yazar.
Bu komplo teorilere binaen, dini-dar İhvancı Mursi’yi deviren General Sisi “kripto Yahudi” olmakta ve “Yahudi kökenli” Suudi hanedanlığı aslında Kripto Yahudi olduğu için General Sisi’yi desteklemektedir. Hepkon’a göre bu nazariyenin en önemli destekçileri “aşırı sağcı” siteler, dergiler, yazarlar ve Saddam gibi diktatörler. Bu çevrelerde, coğrafyamızda yaşadığımız hadiseleri, komplo teorilerine uygun, her şeyin arkasında Yahudi arama hastalığının zuhur ettiğini ifade eder. Hepkon, Odatv’de neşredilen yazısını da bu hastalıklı zihniyeti teşhir etmek için kaleme aldığını söyler.

KARŞIT TEZİ YOK
Hepkon bir konuda prensip itibariyle haklı. Her olumsuz şeyin arkasında Yahudi aramak abesle iştigal. İlke olarak meselelerin sınıfsal temelde irdelenmesi elzemdir. Ancak Hepkon hak söyler ama batıl amaçlar. Ortaya koyulan iddialara karşı karşıt tezi yoktur. Bu iddiaları aşırı sağcı ve diktatör olarak tedavüle sokulan kişiler üzerinden itibarsızlaştırmaya çalışır. Hele ki, yazısının bir yerinde Vahhabizm’i Karmati hareketinin bir ürünü olarak arz eder ki burası dananın kuyruğunun koptuğu yerdir.
Irak’ın Güneyinde çiftçi Hamdan Bin Karmat tarafından Abbasi hanedanlığına karşı başlayan isyan hareketi birçok ekonomik ve sosyolojik araştırmalarda bölgemizin kadın-erkek eşitliği temelinde kadınların yoğun katılımının olduğu ilk sosyalist hareketlerinden kabul edilir.
Bu haliyle Karmatlılar Hareketini tarihin en dini-dar teşekkülü ve itikadı olarak bilinen Vahhabizm ile bir tutmak sadece bir cehalet tasarrufu değildir. Neyse, burada amacımız birçok tarihi mugalata ihtiva eden yazısını detaylı irdelemek değil. Bizi ilgilendiren husus Nasır El-Said ve İsrail’e giden Suudili eski General Enver Ashki.

SUUDİ HANEDANLIĞININ DÜŞMANI
Nasır El-Said ‘Suud Hanedanının Tarihi’ kitabının yazarı. Suudi Arabistan Krallığı vatandaşı. 1923 doğumlu. Siyaset, ekonomi ve sosyal alanda köklü reformlar yapılması ve sağlıklı işleyen hukuk düzeninin inşa edilmesi için mücadele etti. Ülkenin zenginliği olan petrolün bir zümre ve yabancı dostları için istihdam edilmesini sert bir dille eleştirdi. 1956’da Cemal Abdulnasır’ın yönettiği Mısır’a kaçtı.
17 Aralık 1979’da Beyrut’ta kaçırıldı. Ağır işkencelere maruz kaldı. Kafası kesilerek öldürüldü. Suudi ailesi en nihayet kıymeti harbiyesi olan ve etkili bir düşmandan kurtulmuştu. Faili belli meçhul olarak kaldı. Kitapları basılmasın satılmasın diye paralı bir el devreye girdi. Kitapları piyasadan topluca satın alındı. Kitabın yasaklanması için hükümetlere baskı yapıldı. Nasır El-Said, Suudi hanedanlığını genelde Arap ve İslam alemine sokulmuş bir kama, özelde İsrail’in varlığı ve çıkarlarına hizmet eden bunun için tüm araçları devreye sokan ve mubah kabul eden en tehlikeli bir varlık olarak telakki eder.

GENERAL ENVER EL-ASHKİ
Birkaç gün önce İsrail’de zuhur eden Suudili General Enver El-Ashki’nin ziyareti birçok kimse için hiç te sürpriz olmadı. Suudi hanedanlığın, Katar’ın, Bahreyn’nin İsrail ile yaşadığı ilişkiler uzun zamandır biliniyor.
Suudi hanedanlığı ve istihbaratının Suriye’nin terör savaşına maruz kalması, zayıflatılması ve bölünmesi için İsrail ile çalıştığını üç maymunlar dışında herkes görüyor. General Aski’nin eskiden Suudi istihbaratından sorumlu Bush’un kankası Bendar Bin Sultan’ın müsteşarı ve sağ kolu olduğu malum. Ziyaret perde arkasında mevcut olan işbirliğinin ilanı. Önemli olan gizli yürütülen işbirliğinin neden aleniyete intikal ettiğidir. Mesele İsrail’den medet ummaya kadar geldiyse, sahada durum Suudi hanedanlığı için hiç iç acı değil.
General Aski, patronu Bendar’ın en yakın dostları Türktelekom’un patronu Suudi Kralın vitrindeki temsilcisi Saad Hariri . Türktelekom’da darbe girişimine iştirak ettiği iddia edilen üst yöneticiler gözaltına alındı. Birçok gözlemcinin kanaati Ashki’nin İsrail ziyaretinin İran, Suriye ayağı dışında bir de Türkiye boyutu var.

CİNLERİN SAVAŞI
Suudi hanedanlığı Yahudi midir Vahhabimi dir başka bir cin midir bilemeyiz, Graham Füller, Henri Barkey Yahudi midir, CİA mıdır yoksa cüzdan mıdır önemli ama İsrail’e bu aşamada giden Suudili cin Generalin Türkiye’de yiyeceği haltları mercek altına almalı. Nitekim cüzdanı temsil eden cinlerle vicdanı temsil eden cinlerin savaşı özellikle Suriye ve Türkiye sahasında devam ediyor.