25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte AKP’ye seçim kazandıran gizli güç!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

“Korku imparatorluğu” kaygısı, “Gezi” tepkisi, işsizlik, yoksulluk, “Ergenekon” kumpası, sosyal sorunlar, artan fuhuş, yıkılan yüz binlerce yuva, intiharlar, zirve yapan töre cinayetleri, üniversite sorunları, Suriye batağı, PKK tavizi...

Hepsi bir hiçmiş meğer!.. Sanalmış meğer hepsi!.. Ve hiçbirinin kıymeti harbiyesi de ne yazık ki yokmuş...

Baksanıza; 12 yıldır ülkeyi inleten AKP, 2011 genel seçim sonuçları açısından birkaç puanlık oy kaybıyla yeniden güçlendi... Hem de zafer naralarıyla, halka ve medyaya meydan okuyarak, muhalefete rest çekerek gövde gösterisi yaptı...

Neden, niçin, nasıl oluyor bu peki?.. AKP’nin son yerel seçimleri de muhalefet karşısında büyük farkla kazanmasının o kadar çok nedeni var ki... Üstelik gizemli olsa da gizli bir güç değil bu:

Oy deposu gibi kullanılan Doğu’daki feodal ilişkiler, Kürt yurttaşların “açılım” kaosu ve takiyesine sığınarak AKP’yi desteklemesi, 10 milyonu aşkın Yeşil Kartlı’nın çarklarını döndürme kaygısı...

“AKP çökerse ekonomi bozulur” teranesi, “koalisyon” korkusu saçmalığı ve kuşatılmış mevkutelerle ekranların siperinde, dezenformasyonculuğun medya bombardımanı...

Sermaye ve rant çevrelerinin beklentileri, sandık hâkimiyeti, yolsuzluğa gömülmüş bürokrasinin koltuk kaygısıyla yurdun dört bir yanında militan gibi iktidara hizmet etmesi...

Atatürk ve laiklik karşıtı pervasızlıkların dincilere verdiği cesaret, türban serbestisi, gerici çevrelere verilen tavizler, dönek liboşlarla, 2. Cumhuriyetçi densizliğin ikiyüzlü desteği...

Ve tabii ki, özellikle Anadolu’da cemaate yönelik tepkiler, kaset bombardımanının yarattığı mağduriyet edebiyatı vs.

TAKİYE ARAZİSİNDE RANT!..

AKP işte yukarıdaki tüm bu gerekçelerden nemalandı... Hem de her fırsatta, son zerresine kadar...

Bu gerekçeler ve beklentilerin arkasına sığınan milyonlar ise hiçbir şeyi umursamadan, hiç kimseyi takmadan, önemsemeden, sorgulamadan yine AKP’nin peşine düştü...

Çarkları bozulmasın, rantları kesilmesin, hilafet intikamcılığı büyüsün, Atatürkçüler gerilesin, memleket adım adım dinci yönetime gitsin diye ne kadar rant tüccarı, rejim karşıtı, hesapçı-kitapçı güruh varsa AKP’nin arkasında durdu...

Çünkü Türkiye, AKP gibi dinci-takiyeci siyaset için bulunmaz bir politik arazidir... Bu arazi o kadar verimli ki ülkeyi kaosa sürükleyen, kardeş çatışmasını körükleyen, toplumsal muhalefet üzerinde terör estiren bir iktidar, 12 yıldır rahatlıkla iktidarını koruyabiliyor...

Aksine; dünyanın neresinde; işsizlik ve yoksulluğun önlenmesinde, terörün bitirilmesinde, dış politikada ve ekonomik sorunlarda bu kadar başarısız bir iktidar, 12 yıl boyunca ayakta durabilir ki?..

Tabii; yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet rezaletleri, ifşa edilen skandallar ve dinleme kayıtlarının ortaya serdiği pis ilişkilere yönelik vurdumduymazlığı da unutmayınız...

TAKIM TUTAR GİBİ!..

Evet; belli ki “benim hırsızım iyidir” hastalığı da bu ülkede iyice salgın haline gelmiştir...

Diyeceksiniz ki; iktidarın 2011 seçiminde, 10 milyon 500 bin Yeşil Kartlı’nın tam iki katı, yani 21 milyon oy aldığı bir ülkede, yoksullaştır-köleleştir stratejisi bir kuşatma değil midir?..

Söyler misiniz; bu kuşatmanın içinde çaresiz bırakılan, devlete bağımlı hale getirilen, kömüre, buğdaya, yağa, pirince muhtaç edilen milyonlar yolsuzluğu, rüşveti ve hırsızlığı önemser mi?..

Önemsemedi, önemsemiyor, önemsemeyecek... Ta ki seçim sandığından önce karnını düşünen kitlelerin üzerindeki ekonomik ve siyasal baskı yok edilene kadar...

Peki, ya zurnanın son deliğine ne demeli?.. Yalnızca muhalefet değil; muhalefeti zorlamayan, “bölünmeyelim, birleşelim” gibi artık ekşimiş ve etkisizleşmiş, üstelik sıradanlaşmış, basit gerekçelerle muhalefetin hatalarına, beceriksizliğine sessiz kalan kitleler de suçlu değil mi?..

Bu yüzden ısrarla, “takım tutar gibi parti tutan” zihniyetlerin siyasete zarar verdiğini yazıp duruyoruz...

O yüzden muhalefetin hatalarının, ideolojik sapmalarının getirdiği sorunların yazılmasına bile tahammül edemeyen, devekuşu sendromuyla eleştirilere ve uyarılara direnen gafillerin de muhalefete zarar verdiğini söylüyoruz...

PERVASIZLIK VE GAFLET!..

Farkındayım sıkça kullanıyorum; çünkü pervasızlık ve gaflet sözcükleri son yıllarda ne yazık ki yarış halinde!..

Bakınız kimse farkında olmak istemiyor ama özellikle CHP ve MHP tabanı, muhalefet partilerinin hatalarına, beceriksizliklerine ve eksikliklerine yönelik eleştirilere direnerek aslında dolaylı olarak AKP’ye hizmet ediyor...

AKP’nin son seçim başarısı da gösteriyor ki, siyaset matematik işidir... Yani tek bir gerçek vardır: kazanmak ya da kaybetmek...

Çuvaldızı elinizden eksiltmeyin; AKP ne yazık ki başarılı oldu... Muhalefet ne yazık ki topyekûn başarısız... CHP de, MHP de, BDP de başarısız... Çünkü yıllardır AKP’yi deviremediler, son seçimde de önüne geçemediler...

O halde şu soruya herkes vicdanıyla yanıt versin: “Hem karşı durduğumuz, hem eleştirdiğimiz ve bir an önce iktidardan gitmesini istediğimiz AKP mi suçlu bu seçim sonuçlarından, yoksa ona karşı 12 yıldır seçenek olamayan, etki yaratamayan topyekûn muhalefet mi?..”

SEÇENEK TEHLİKESİ!..

Evet; artık kimse kendini kandırmasın; muhalefet partileri bu kadrolarla, bu kafayla ve bu etkisiz erozyon politikalarıyla AKP karşısında duramıyorsa, gereği bir an önce yapılmalıdır...

Kimsenin halkın umutlarıyla oynamaya hakkı yok... Kimse birkaç belediyeyi kazanmakla, tavizkâr ve kiralık oylarla, büyük kentlerde, birkaç geçici puan almakla “başarılıyız” hikâyesinin ardına sığınmasın; çünkü seçim muhalefet açısından büyük bir hezimettir...

Özellikle CHP ve MHP tabanı, muhalefete yönelik haklı medya eleştirilerine karşı durmak ve engelleme çabası yerine, kadroları sorgulamalı, hataları deşmeli, yanlış, rotasız politikaları eleştirmeli ve baskı kurarak AKP karşısında etkili seçeneği ısrarla talep etmelidir...

Aksine bir kez daha yineliyoruz: Bu beceriksiz siyaset anlayışına ve takım tutar gibi parti tutan sorgusuz-sualsiz kitlelere kalırsa, 2015 seçimi de tehlike altındadır... Sonra demedi demeyin!..