İşte cemaatle savaşın en büyük nedeni!..

Acaba Fethullahçılarla “diyalog” kurmayan, muhabbete girmeyen, yardım istemeyen memleketin anlı şanlı isimlerinden kimse kaldı mı?..

İktidarın ezeli ve derin ilişkilerini saymıyorum; eski müttefikle kavga etseler de cemaatin en çok AKP iktidarı döneminde palazlandığını bilmeyen yok... Şimdilerde mutlak hâkimiyet için birbirlerini yiyorlar!..

Acı olan ise CHP gibi laikliğe sarılması gereken bir partinin bile cemaatle ittifakı... Aydın Ayaydın’ın cemaat muhabbeti, son ses kaydıyla iyice deşifre oldu...

CHP’li vekil Erdoğan Toprak’ın Abant aşkı, Faik Tunay gibi mürit kafalıların risale tüccarlığı herkesin dilinde...

CHP tayfasından ABD’ye gidip gelmeler, cemaat okullarını gezmeler parti tabanında şaşkınlıkla ve tepkiyle karşılanıyor... Fethullah hayranı Muhammed Çakmak’ın CHP’nin Bağcılar adayı yapılması da cabası!..

Sarıgül’ü ise artık saymıyorum!.. Çünkü gazetemizde dün okuduk; Aydınlık muhabirinin “cemaatle muhabbetiyle” ilgili sorusuna “hayır” bile diyemedi!..

Dün medyaya yansıdı ki, PKK daha düne kadar cemaatle savaş halindeyken, meğerse örgütün legal kanadı da Fethullahçılarla muhabbete girişmiş!..

BDP’li Ahmet Türk’ün Pensilvanya’ya kadar gidip Gülen’le “diyalog”a geçmesinin ardında, “KCK operasyonlarının durdurulması” isteğinin yattığı konuşuluyor...

ANA’NASINI AL DA GİT!..

Siyaset, cemaat oylarının peşinde de peki, ya iş dünyasına ne oluyor?.. Maşallah “ananas”lı muhabbetlerde adı geçmeyen yok; Mustafa Koç, Sabancı, Zorlu, MNG ve son olarak Aydın Doğan’ın bile Fethullah Gülen’e “selam”ı gündeme düştü...

Şimdi tüm bu ilişkileri yan yana getirerek soralım bakalım; sizce AKP’nin cemaatle savaşına yalnızca Erdoğan’ın makamındaki “böcek”ler mi yol açtı?..

Erdoğan’ın “kumpas”a alındığını da gösteren “böcek”ler tek savaş gerekçesi değil; AKP’nin cemaate taarruzunun bir önemli nedeni de iş dünyası ve siyasetin deşifre olan bu muhabbet zinciri!..

Belli ki Erdoğan, memleketin anlı şanlı holdingcileriyle siyasetçilerinin de cemaatle sıkı “diyalog”a geçtiğini MİT üzerinden çok önceden tespit etti ve çevresinin iyice sarıldığını anlayınca da topyekûn taarruza geçti...

Hükümete yakın Sabah gazetesinin, henüz iş dünyasının tapeleri yayımlanmadan “Doğan-Kılıçdaroğlu-Gülen”e dikkat çekerek “Üçlü paralel cephe” diye manşet atmasının nedeni de buydu...

Durun bakalım; madem “çok kaset varmış” diyorlar ya, daha ne ilişkileri öğreneceğiz ve ne sürprizlerle karşılaşacağız?..

CHP’NİN ÜRKÜTÜCÜ SUSKUNLUĞU!..

“Cemaat CHP ile ittifak halinde...”, “Hocanız dua etsin, siz CHP’liler de hep birlikte amin deyin”, “Haşhaşiler CHP’yi esir aldı” ve son olarak da “CHP’nin ipleri Haşhaşilerin elinde...”

Bunları haftalardır Başbakan Erdoğan söylüyor... “Çete”, “cunta” ve “örgüt” dediği Fethullahçılarla CHP’lilerin kol kola olduğunu iddia ediyor...

“Laiklik karşıtlarının odağı” ilan edilmiş dinci bir partinin genel başkanının, Atatürk’ün CHP’sine yönelik bu ağır suçlamaları tabanda büyük infial yaratıyor... Acı ki ne acı?..

Erdoğan ısrarla taarruz ediyor da peki, CHP ne yapıyor?.. Ne yazık ki çok şaşırtıcı ve şoke edici bir suskunluk hâkim CHP’de...

Bir kişi çıkıp da “Bizim tarikatla, cemaatle işimiz yok” demiyor... O halde ya “sükut ikrardan geliyor” ya da bu işin ardında başka bir iş var deniyor!..

Yeni ses kayıtları yayımlanınca onu da öğreniriz!..

AKP’NİN YOLSUZLUK KAMUFLAJI...

Yeni siyaset anlayışı budur işte; iktidara geleceksin, kendi medyanı yaratacaksın, “gemicik”lerini yürüteceksin ve gündemi değiştirecek tartışmalar üzerinden yolsuzlukları kolayca unutturacaksın...

Medya gücünün nasıl sınırsız kamuflajlar yaratabildiğini 17 Aralık operasyonunun başarıyla gölgelenmesinden de anladınız değil mi?..

“Benim hırsızım iyidir” hastalığının salgına dönüştüğü bir ülkede, hani “yolsuzluk” tartışmaları?.. Kaç kişi konuşuyor bunu?.. Son günlerde yandaşı ve suskunu, kaç medya organı olayı ısrarla gündemde tutuyor ki?..

Kimse “toplum balık hafızalı” demesin; tam aksine toplumun hafızasına operasyon yapılıyor ve asıl gündem, yaratılan “algı”nın kurbanı oluyor...

AKP’nin yolsuzluk rezaletlerini unutturmayacak tek güç muhalefet ama maşallah onlar da AKP’nin yarattığı “paralel” gündemin içinde boğulup gidiyorlar...

Dünyanın kaç ülkesinde yolsuzlukla suçlanan iktidarlar, muhalefeti suni gündemle çıkmaza sokabilir acaba?.. Bu olsa olsa Türkiye’de olur...

MİTOLOJİ!..

Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) olağanüstü yetkiler verilecekmiş... Yani dolaylı olarak MİT’in bağlı olduğu Erdoğan’ın eli de güçlendirilecek!..

Çok büyük bir ihtimalle Erdoğan bu atağı cemaate karşı geliştirdi... Çünkü “TSK’ye bile sızmışlar” dediği cemaatin, MİT üzerinde de planları olduğunu o ve danışmanı Yalçın Akdoğan defalara söylemişti...

Başta adı “kurye”ye çıkan Mehmet Baransu ve kankalarının “MİT” antetli yazışmaları deşifre etmesi, TIR operasyonlarının ardında cemaat olduğunun iddia edilmesinden de anlaşılıyor ki, istihbarat kurumunun çevresine yüksek tel örgüleri çekilecek!.. Birileri gelip ananas falan ekmesin diye!..

Tarafçıların, MİT Yasası’na “muhaberat devleti yasası” demesiyle BAAS rejimlerine dikkat çekilse de, cemaat gazetesi Bugün’ün, “MİT’e operasyon yetkisi geliyor” diye manşet atması da Gülen’in çevresindeki korku ve kaygının işaretiydi...

Konunun uzmanları, MİT’in güçlendirilmesinin cemaate yönelik kapsamlı bir operasyonunun işareti de sayıyorlar... Yineleyelim; Erdoğan “elinizde ne varsa yayımlayın” diyerek defalarca meydan okuduğuna göre kavga seçim sonrası çok büyüyecek!..

‘KURYE’NİN SESSİZLİĞİ!..

Yukarıdaki yazılarda konu hem yolsuzluğa hem medyanın örtbas etmesine hem de bu meselelerde ahkam kesen Mehmet Baransu gibilere gelmişken üçüncü kez soralım;

Ey Mehmet Baransu, gazetende ve sosyal medyada sürekli olarak “CHP’li Ataşehir Belediyesi’yle ilgili yolsuzluk” dosyalarını açıklayacağını yazdın...

Peki, nerede kaldı bu dosyalar?.. 5 aydır neden açıklamadın?.. Sen böyle ortaya iddia atıp geri çekilince, herkesin kafasında kuşkular doğuyor!..

Söyler misin; biri seni susturdu mu, dosyalar yalan mıydı ya da “Dosyaları kafana atacağım Battal İlgezdi” derken bu bir tehdit miydi?..

Mehmet Baransu; elindekileri yazacak cesaretin yoksa ya da birileri ağzını bir biçimde kapattıysa, fazla kasılma, çıkart o “dosya”ları... Merak etme yazacak delikanlı gazeteciler var bu ülkede!..