24 Nisan 2024 Çarşamba
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte derbi!

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Derbiler tarihi göstermiştir ki, Fenerbahçe-Galatasaray karşılaşmaları içi boş, şişirilmiş bir heyecendan öte gitmezken, Fenerbahçe-Beşiktaş maçlarında ise sıralamayı etkilemeyecek bir çekişme içerse bile hoşluk, güzellik ve futbol eksik olmuyor.

Kuşkusuz bunun birçok nedeni vardır, ama benim anladığım kadarıyla iki takımın da birbirine karşı önyargıları yok. Futbol takımları olarak birbirleriyle daha önce çekişme(rekabet) içine girmiş İstanbul'un iki yakasının takımları aralarına 1911 yılından itibaren katılan Beşiktaş'a küçük kardeşleri olarak bakmış olmalılar ki, Kartal'ın mücadelesini kendilerine karşı küçük kardeş efelenmesi olarak görüp sevgiyle yaklaşıyorlar. Bu bağlamda, Beşiktaş'ın her iki geleneksel karşıtlarıyla oynadığı maçlar gerilimden çok eğlence içerip izleyenlere hoş futbol görüntüsü sunmaktadır.

Fenerbahçe'nin bahis oyunlarında bile açık ara kazanmaya yakın taraf olarak gösterildiği karşılaşma öncesinde oyunun yazgısını asıl belirleyecek takım Beşiktaş'tı. Çünkü Siyah-Beyazlı takımın puan gereksinimi daha fazlaydı, bu bağlamda maça isteklenme düzeyi daha fazla olmalıydı. Öte yandan maçı yitirecek bir Beşiktaş bırakın şampiyonluk olasılığını Avrupa'ya gitme konusunda da sorun yaşayabilirdi. Ayrıca Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye göre çok daha yaratıcı bir futbol oynadığı medyanın ya gözünden kaçmıştı, ya da işine gelmiyordu. Eğer Beşiktaş'ın ortalama bir stoperi olsaydı maçı gol yemeden bitirebilirdi. Beşiktaş'ın attığı ve yediği gollere baktığınızda iki takım arasında futbvol oynama becerisi farkı kendiliğinden ortaya çıkar. Beşiktaş'ın attığı goller birbirinden yaratıcı, Fenerbahçe'nin kazandığı gollerin ise ikisi Sivok'un biri de Ersan Gülüm'ün armağanı. Fenerbahçe'nin attığı ilk gol tipik bir halı saha golü ve top Beşiktaş ağlarına gittiği zaman Siyah-Beyazlıların kalesinin önünde Serdar Kurtuluş ile Gökhan Töre vardı.Yıllardır Sivok'un Beşiktaş'a kaybettirdiği özdeksel(maddi) ya da tinsel(manevi) değerlerin toplamı ile ligin birçok takımı varsıl olurdu. Beşiktaş bu yıl ligde ilk iki sıradan birini almak istiyorsa ara transferde Sivok'un yerine mutlaka bir stoper almalıdır.

Fenerbahçe'nin henüz oyunun başı sayılacak bir dakikada 10 kişi kalmasına karşın daha fazla atak sırası alması tipik bir teknik adam katkısıdır. Ersun Yanal'ın bilimsel çalışmaları Fenerbahçe'yi güç anlamında dikkat çekici bir şekilde ileri taşımış. Zaten dört maçı uzatma dakikalarında kazanması da bu gerçeğin altını çiziyor. Fenerbahçe genel güç olarak Beşiktaş'tan ileride ama Siyah-Beyazlıların yaratıcı oyuncuları daha fazla. Derbilerde kaybolan Fernandes'in bu maçta da ortalıkta görünmemesi Beşiktaş için büyük bir eksiklikti. Meireles'in kırmızı kart görmesinden sonra Fenerbahçe sayısal olarak eksilmedi çünkü Fernandes nedeniyle Beşiktaş zaten eksik oynuyordu. Beşiktaş'ın savunma hatalarını bir yana koyup, Fenerbahçe'nin savunmada ve genel olarak yardımlaşma becerisine karşılık Kartal'ın birbirinden güzel goller atması derbinin hoşluk içeren güzellikleriydi. Karşılaşmayı izlerken "işte derbi budur" demekten kendimi alamadım...