28 Mart 2024 Perşembe
İstanbul 22°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte Truva kısraklarının derin planı!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

Siz bu soylu Cumhuriyet’e yönelik derin ve karanlık kuşatmanın yalnızca AKP’den kaynaklandığını mı sanıyorsunuz!..

“Gezi”de süren vahşetten de, cinayet ve baskılardan da anladık ki; 12 yıldır adeta bir “korku imparatorluğu” yaratan siyaset midir tek suçlu?..

Sizce hilafet isteyen ve bu uğurda sinsice çalışan yalnızca tarikat ve cemaatler mi ortak suçlu?..

Bu Cumhuriyet sanıyor musunuz ki; yalnızca iktidarlarla onların dümen suyunda egemenlik kurmaya çalışanların hedefidir?..

Peki; “Ergenekon” ve “Balyoz” gibi, Cumhuriyet’in varlığını ve direnen güçlerini hedef alan kumpası yalnızca AKP ile cemaat mi kurdu?..

Evet, asli aktörler zaten bellidir... Cumhuriyet’e yönelik yıkım çabaları, bu iki gücün ortaklığıyla oluşturuldu...

Bugünlerde birbirine düşman olsalar da hatta biri, tehlikenin kendisinden de büyük olduğunun farkına vararak uyansa da, taarruza geçse de kuşatmanın kolları bellidir!..

Ama gerçeği derinlemesine kurcalamak lazım; Cumhuriyet’le özdeşleşmiş ne varsa işte tüm onlara karşı yürütülen kumpas, kıskaç, kuşatma operasyonunda yalnızca iktidar ve ona sırtını dayayarak büyüyen “paralel” anlayışlar yok...

Bu; planlı, projeli, dinlemeli, takipli, sehvenli, kumpaslı entegre bir kuşatmadır ve hormonlu ahtapot gibi kolları da vardır...

O yüzden “Ergenekon” ve “Balyoz” teranelerinde İşçi Partisi’nin, CHP’nin, MHP’nin, Cumhuriyetçi sendikaların, Atatürkçü yazarların, gazetecilerin, siyasetçilerin ve TSK’nın hedefe oturtulmasında, suçluların çemberini daraltmayınız sakın...

Operasyon duraksamış görünse de bir koldan devam ediyor çünkü...

Dönek liboşlar, 2. Cumhuriyetçi zerzavatçılar, sahte solcular, rant şebekeleri, sırtını tarikata-cemaate dayayan balon belediye başkanları, partilerin içine sızmış Cumhuriyet düşmanları, Atatürkçülerin kalesinde risale reklamı yapan Nursi sempatizanı, vekil kılıklılar...

Ve de en önemlisi de medyanın taşeronluğuna amelelik yapan uşaklar!..

Bunlar, yüzde 80’i iktidar ve tarikatların denetimine giren medyada, kiralık kalemleriyle, cumhuriyet yanlısı ne kadar kurum varsa saldıran taşeronlar değil yalnızca...

Büyük medyanın içine sızdırılmış siyaset uzantıları da var ki, onlar içimizde dolaştıkları için daha da tehlikeliler...

Ya da “Atatürkçü” geçinen köklü mevkutelerin içine yuvalanmış, hikmeti kendinden menkul korkak ve yalancı, cemaat kucağındaki kaz tüccarları...

Onları besleyen ve teslim olmuş korkak gazete yöneticileri... İkinci Cumhuriyetçiler, Nişantaşı kankaları, Şişli Belediyesi’nden kardeşlerine reklam ihalesi alan zavallılar... Foyalarını biliyoruz hepsinin...

GÖSTERMELİK TAARRUZ PİYONLARI!..

Cumhuriyet, Atatürk, laiklik ve ulusalcılık karşıtı bu rantiye güruhunun, medya köşelerinde, kirli mürekkep ve kiralık kalemlerle sergiledikleri teraneciliğin iki gerekçesi var:

En önemlisi ve ahlakı kalbinden vuran misyonları da şu: Dolaylı yoldan, sinsice ve ikiyüzlüce aslında AKP’ye hizmet etmek...

Bunun için kiralık köşelerinde ara sıra AKP’ye ve Erdoğan’a üstü örtülü de olsa, “eleştiri” adı altında minik ve göstermelik taarruzlar ederken aslında, ezeli müttefiklerinin Truvaları olduğunu gizleyemiyorlar!..

Hep açık veriyorlar çünkü... Rantiye çamuruyla şekillendirilmiş asıl yüzlerini her defasında, asli planlarını anlatmaya çalışırken deşifre ediyorlar çünkü!..

Toplum, takiye dergâhlarından, çağdaş yaşamın içine yuvalanınca rotasını şaşıran bu Atatürk, Cumhuriyet, Altıok, “ulusalcılık”, solculuk düşmanlarının asıl niyetini çok iyi biliyor...

Ve toplum, bunların kirli sakallarının ardında nasıl bir piyon beslediklerini de yürekten seziyor, teyakkuzda duruyor...

İÇİMİZE SIZAN ZAVALLILAR!..

Gelelim ikinci misyonun zavallılarına... “AKP’ye muhalif” görünürken, alttan alta AKP’ye hizmet etmenin en önemli tezgâhı da şudur: muhalefeti güçsüzleş-tirmek, erozyona uğratmak için dizayn etme küstahlığı...

Siz sanıyor musunuz ki, CHP üzerine uyduruk kol-kanat germe hikâyeleri yazan, kıt zekâlarıyla yol göstermeye kalkışan dönek dinci yazarcıklarla liboşların Atatürk’e hayran olduğunu, Altıok’un peşinden gittiğini... Pehhhh!..

Bu zirzopların; Altıok’tan arınmış, Atatürk’ü geriye itmiş, laiklik demeyen, sol demeyen, tam aksine tarikattan-cemaatten medet ummaya zorlanan bir muhalefet yaratma çabalarının asıl gayesi çok bellidir:

AKP karşısında aslında, CHP üzerinden seçenek yaratmak değil, tam aksine kitleleri ideolojik erozyona zorlayarak CHP’den uzaklaştırmak ve AKP’yi hep seçeneksiz bırakmak!..

Uyanın ve tanıyın bunları... Hayatında “sol” demeyen, solun erdeminden bihaberken, sola oy vermeyi ihanet sayarken; birileri şimdilerde kendi kafasından, ezilmiş bir muhalefet yaratmak için, en büyük muhalefet partisinin asli tabanına düşmanca, ikiyüzlüce saldırıyorsa tehlike vardır burada...

Birileri köşelerinden ulusalcılar için “ona buna düşman” diye utanmazca iftiralar atıyorsa; coşkulu zırvalarla ahkam kesmeye kalkıyorsa, bilin ki onun asıl amacı bizden görünmek değil, bizi düşmana karşı etkisizleştirmektir...

BİRLEŞMEYİ ENGELLEYENLER!..

Evet; bugünlerde birileri CHP’den yana görünüp, hatta “ulusalcılar, Atatürkçüler varken bir şey olmaz” densizliğiyle dizayn operatörlüğüne soyunmuşsa...

Birileri Doğu Perinçek cezaevinden çıktığından bu yana, “Atatürk’te birleştik” diyen İşçi Partisi’ne, internet fareleri ise Ulusal Kanal ve Aydınlık’a utanmazca taarruzlara kalkışıyorsa, bilin ki Cumhuriyet üzerindeki tehlike devam ediyor...

Yani “Ergenekon” ve “Balyoz” tezgâhlarının, Cumhuriyet yanlılarını zayıflatma çabası adli ve polisiye operasyonlar üzerinden durmuşsa bile, medya üzerinden devam etmektedir...

İşte bu yüzden uyanın... İşte bu yüzden takiyeci medyacıları, dönek kalemşorları, bizden görünen kiralıkların Truva kısraklığını ve sinsi çabalarını sakın göz ardı etmeyin...

Bir yıl sonra genel seçimler var... AKP’nin yüzde 45 oy aldığı yerel seçim sonucuyla doymayacaktır bunlar...

Yandaş-candaş kalemşorlarla onları besleyenler; Cumhuriyet, Atatürk, laiklik diyen, CHP ve İşçi Partisi’nin asli tabanını oluşturan ulusalcıları, “vatan bölünmesin” diyenleri, gericiliğe-bölücülüğe karşı duranları, Doğu-Batı hattında hep kardeşliği savunanları hedef almaya devam ediyorsa, Cumhuriyet’i kuşatma operasyonu da sürüyor demektir...

OKURLARA DUYURU:

Bu gece saat 22’de CNNTÜRK’te Akif Beki’nin sunduğu programa katılacağım. MİT Yasası’nın

tartışılacağı programda, “Türkiye, istihbarat devleti mi oluyor” sorusuna yanıt aranacak.