16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 24°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İşte Türkiye’nin yanı başında ürküten tehlike!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Dicle ile Fırat nehirlerinin arasında, “Bereketle Hilal” olarak bilinen Mezopotamya topraklarında, tarihin en eski dönemlerinden itibaren çok kanlı savaşlar yaşandı...

Ancak hiç kuşkunuz olmasın, ölümün adeta kanla yarıştığı zamanlarda yaşananlar bile son bir yıldır Mezopotamya’da süren şiddeti, insanlığın zulmüne dönüştürememişti...

Çünkü artık “din için” savaştığını iddia eden IŞİD yani “İslam Devleti” adında bir örgüt var ve onlar ne yazık ki İslam’ı temsil eden, mezar ve türbeler dahil ne varsa yok etmek için acımasızca savaşıyorlar.

Hem de şiddeti, zulmün en kanlı harfleriyle yazılmış manşetlerinde tutarak!.. Örneğin;

Aynı anda 20’li yaşlardaki 1700 kişiyi kurşuna dizmek, kameralar önünde pervasızca kafa kesmek...

Anne ve babalarının gözleri önünde çocuklarının başlarını keserek kapılara asmak!.. Sokakta acımasızca insan kırbaçlamak...

300 Suriye askerini çölde çıplak koşturduktan sonra kum yığınlarına yatırarak katletmek!..

Köyleri basarak aşiretleri toplu olarak infaz etmek...

Ve en sonunda, yine Suriye’de 3 gün önce yaşandığı gibi, askerleri geniş meydanlarda kitlelere linç ettirmek...

BÜYÜK DARBE VURULDU MU?..

Merhameti vicdanla birlikte insanlık kefeninde toprağa gömen tüm bu eylemler, tarihin en kanlı ve en acımasız örgütü olan, üstelik adında ne yazık ki “İslam” sözcüğü de geçen IŞİD’in bilinen vakaları...

Başta Müslümanlar olmak üzere tüm dünyanın ne yazık ki izlemekle yetindiği bu dehşet, her gün Irak ve özellikle de Suriye’de insanlığa kan kusturuyor...

Ne ilginç ki; tarikatları, cemaatleri, medreseleri, şeyhleri ve mollalarıyla yani “İslam” adına çalıştıklarını söyleyen kim varsa, şiddetin dayattığı korkunun esaretiyle IŞİD’e bir gün olsun bile “dur” diyemedi...

Hem de kanlı örgüt, camileri, aralarında Veysel Karani’ye ait olanın da bulunduğu türbeleri, hatta peygamber mezarlarını bile yerle bir ederken!..

Herkes aynı soruyu soruyor; bu zulmün ve şiddetin sonu gelir mi?.. Bu kan durur mu?.. İnsanlık, İslam dinini de yaralayan bu vahşetten bir gün kurtulabilir mi?..

İddiaya göre, ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin önceki gün düzenlediği hava saldırısı, IŞİD’e vurulan en büyük darbeyle sonuçlanmış!..

Peki bu büyük darbe, Usame Bin Ladin’in, 2 yıl önce ABD saldırısında öldürülmesinin ardından El Kaide’yi sarstığı gibi IŞİD’i de alt eder mi?..

BAĞDADİ GERÇEKTEN ÖLDÜ MÜ?

Baksanıza, İŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi ile en yakın yardımcısının, koalisyon güçlerinin hava saldırısında öldüğü iddia ediliyor... ABD’nin henüz onaylamadığı bu bilgi, IŞİD’in internet sitesi üzerinden de doğrulanmış...

IŞİD yöneticileri, örgüt konvoyuna yönelik bombardımanda Bağdadi’nin öldüğünü kabul ederken, yeni bir “halife”nin seçileceğini de duyurmuş...

Haber doğruysa, yani IŞİD’in taktiksel bir psikolojik savaşının ürünü değilse, örgüt en az El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in ölümü kadar büyük bir darbe aldı...

Ancak bu olayı El Kaide ve lideriyle karşılaştırmamızın çok önemli bir gerekçesi de var;

Usame Bin Ladin’in ölümün ardından sarsıntı geçiren El Kaide, yalnızca eylemsel gücünü kaybetmedi, hem hareket alanını yitirdi hem de bünyesinden, IŞİD ve insan kalbi yiyen El Nusra’nın da aralarında bulunduğu onlarca yeni örgütün doğması nedeniyle önemli ölçüde parçalandı...

BAŞ GİDERSE GÖVDE DAĞILIR MI?

Unutmayınız ki; ABD saldırısında öldürülen kişi, yalnızca dinci bir örgütü perde arkasından yöneten gizemli bir figür değil!..

“İsrail ajanı” olduğu ya da ABD’nin Guantanamo Kampı’nda eğitildiğine ilişkin medyaya onlarca doğrulanmayan haber yansısa da El Bağdadi, son on yıldaki büyük bombalı eylemler ve intihar saldırılarıyla dünya genelinde on binlerce kişiyi katleden El Kaide’ye bile rahmet okutmuştu...

Hem de 11 Eylül 2001’de, ABD’de 3 bin, 15-20 Kasım 2003’te ise İstanbul’da 60’tan fazla yurttaşı 4 intihar saldırısında katleden “şiddetin şemsiyesi” El Kaide’ye!.. Bağdadi’nin ölümü doğruysa, “Baş giderse gövde dağılır” stratejisi üzerinden, tıpkı El Kaide’de olduğu gibi IŞİD’in de dağılma sürecine girebileceği düşünülebilir...

KAOSUN YAKIN HEDEFİ!..

Ancak bu tezin kuşku içeren yanlarının olacağı da unutulmasın... Örneğin; El Kaide’nin aksine, IŞİD sıradan askeri donanımlara sahip bir örgüt değil...

Irak ve Suriye ordularından çalınmış ağır silahları, topları, roketleri, tankları, büyük mühimmat depoları, petrol geliri ve baskınlardan elde ettiği yüklü miktarda parası, hatta Suriye’de 300 asker katledilerek askeri bir havaalanında el konulduğu ileri sürülen savaş uçakları...

Bunların yanı sıra Afrika, Balkanlar ve Ortadoğu’dan her gün IŞİD’e biat eden onlarca örgüt ve dehşetin saflarına katılan binlerce yeni militanın varlığı... Ve tabi ki, El Bağdadi’nin öldürülmesiyle başlayacak yeni kan davasının şiddeti daha da büyütecek öfkesi...

Çok önemli sorulara gelince; IŞİD’in dağılma olasılığı, örgütü bir yıl içinde bir ölüm makinesi ve işgal aracı haline getirenlere de bağlı değil mi?.. Onlar İŞİD aracılığıyla Suriye’yi insansızlaştırarak, tamamen ele geçirme stratejisinden vaz geçecekler mi?..

Ve sıra geldi en yaşamsal soruya; Türkiye’den IŞİD’e katılan binlerce militan, yanlarında Suriyeli teröristlerle birlikte yurda döndüğünde, güvenlik birimleri yaşanabilecekleri kestirebilir mi?..

Unutmayınız; AKP’nin vahim dış politikasının büyük katkı sunduğu Suriye karmaşası, 1.5 milyonu aşan sığınmacıyla ülkemizde nasıl sosyo-ekonomik krizi büyütüyorsa, hiç kuşkunuz olmasın, Bağdadi’nin ölümün ardından IŞİD’de başlayacak kanlı telaş da en çok Türkiye’yi vuracaktır!.. İşte o zaman ayıkla pirinci taşını!..