19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

J. Biden’in yaptığını Putin-Merkel yapsaydı...

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

A+ A-

ABD Başkan Yardımcısı Jœ Biden’ın geçen hafta İstanbul’a yaptığı ziyaretteki temaslarını hayretle ve ibretle izledik.
J. Biden parlamentodaki siyasi partilerin, Kürtçü-gayrı milli fikirlere yakın olduğunu düşündüğü isimlerinden 2’şer kişiyi Türkiye’nin ‘’Kürtçülük-bölücülük” meselesini konuşmak için çağırdı. MHP hariç -hepsi koştura- koştura, kameralara marifet yapıyormuş gibi sırıtarak pozlar vererek gittiler. Biden bununla da yetinmeyerek -mağdur-işini kaybetmiş- gazetecilerden “bir demeti”de demokrasi ve ifade özgürlüğü dersi için figüran yapmayı uygun gördü.
Ama çağırdığı gazeteciler arasında Ümit Zileli, Can Ataklı, Rıza Zelyut ve Mustafa Mutlu gibi fikirleri ve duruşları nedeniyle işini kaybetmiş gerçek yurtsever-bağımsız-Cumhuriyetçi tek bir gazeteci yoktu elbette. (Hoş zaten onlar da böyle bir davete icabet etmezlerdi kuşkusuz ki.)
Tabii ki, laik Amerikancı, light, neo-liberal-ikinci cumhuriyetçi, formata ve duruşa uygun olduğunu düşündüğü isimleri çağırtmıştı Biden.
Kuşkusuz ki Biden’e kızmaya hakkımız yok. O hak ve çıkarlarını savunup, temsil ettiği ABD’nin yararı için çalışıyor.
Sorun, içimizdeki “mandacı-Milli kimliğini yitirmiş, aşağılık kompleksi içinde, çareyi ve kurtuluşu emperyalizmde arayan” gayrı milli-işbirlikçi-omurgasız siyasetçi-akademisyen ve gazetecilerden kaynaklanıyor maalesef.
Öte yandan, hamasette-efelenmekte, mangalda kül bırakmayan iktidar ise, Biden’in “Kürtçü-bölücü” PKK ağzıyla yazılan bildiriyi imzalayanlara destek çıkması karşısında adeta dilini yuttu. Mahçup ve korkak ifadelerle cılız birkaç itiraz cümlesi dışında, yüksek perdeden “Ey Biden, Sen nasıl olur da PKK bildirisine sahip çıkarsın” demedi, diyemedi.
Allah hiç kimseyi böyle bir zul ile yaşamaya mecbur etmesin.
Bütün bu rezaleti ve tiyatroyu izlerken, Biden’in yerine mesela Putin, Merkel vb. gibi bir başka ülkenin lideri ve/veya yardımcısı Türkiye’ye gelip, bu iş ve ilişkilere karışsa acaba bu tipler sessizlik ve suskunlukla, yüzleri kızarmadan yine bunu onaylarmıydılar diye düşünmeden edemedim doğrusu.
Bu nasıl bir utanmazlık, nasıl bir işbirlikçilik, nasıl bir mandacılık zihniyetidir ki, bu güzel ülke ve onurlu Millet böyle aşağılanacak davranışlara muhatap ediliyor ve kimsenin de sesi soluğu çıkmıyor.
Yazık çok yazık!