20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

"Kabataş'ın Çelebisi Süleyman Seba"

Metin Tükenmez

Metin Tükenmez

Eski Yazar

A+ A-

Yaşımız gereği birçok yakınımızı, büyüğümüzü, spor dünyasından dostlarımızı yitiriyoruz. Yetişebildiğimiz kadarıyla onları sonsuzluğa uğurlamak için tören yerlerine koşuyoruz. Ben ömrümde Süleyman Seba'ya gösterilen ilgi ve sevgi gibisini hiç görmedim. İnsanlar Dolmabahçe sırtlarından sel olup deniz kenarındaki Dolmabahçe Cami'ye akıyorlardı. 1947'deki açılış maçında İsveç'in AİK takımına attığı golü düşleyip yapım halindeki İnönü Stadı İnşaatı içerisinde kendine bir yer bulan şanslı sayılıyordu. Kimler yoktu ki; Bakanlar, Milletvekilleri, Parti başkanları ve genel sekreterleri, Futbol Federasyonu başkanları, kulüp başkanları, sanatçılar, eski ve yeni futbolcular, yazarlar, gazeteciler, spor yazarları, üstüne siyah Beşiktaş forması giyen binlerce yandaş...

Beşiktaş'tan Dolmabahçe'ye kadar her yer Süleyman Seba portreleri ile süslenmişti. Her pankartın, her flamanın, atkının üstünde onun fotoğrafı vardı, üstlerinde de eksiksiz olarak "Efsane Seba" yazılıydı. İçlerinden biri gözlerimin buğulanmasına neden oldu, bir zamanlar Levent Tenis Kulübü'nde Beşiktaş'ı izleyen yazar, muhabir ve foto muhabirlerine verdiği yemeğe kadar gittim. Pankartta "Kabataş'ın Çelebisi Süleyman Seba" yazıyordu. O yemeğe giden herkesi kapıda karşıladı, gitme zamanı geldiğinde de herkesi teker teker kapıya kadar uğurlamıştı. Yapmacık değil, gönülden ve özden...

Törende birlikte olduğumuz birçok dost aynı görüşteydi. Hepimize göre Beşiktaş'ın yazgısını Süleyman Seba değiştirmişti. Beşiktaş'a yakın bir tarihe sahip birçok kulübümüz amatör kümeye kadar gitti. Beşiktaş bu enli aşağılara gitmezdi ama çok engebeli ve çukurlarla dolu bir yolda ilerlerken bir el Kartal'a uzandı ve çekti o tehlikeli yoldan çıkardı. Bu el "Kabataş'ın Çelebisi Süleyman Seba" nın eliydi. İşte o el, geleneksel rakipleriyle arası iyiden iyiye açılan Beşiktaş'ı yeniden ait olduğu yere getirdi ve kendi döneminde iki rakibinin de önüne geçirdi. Böylece Baba Hakkı'nın alnına kondurduğu öpücüğün karşılığını verip, öz görevini yerine getirmişti.

Süleyman Seba'nın arkasından yürüyen binlerce insan bunu biliyordu. Bir şeyi daha biliyorlardı: Süleyman Seba salt Beşiktaş'ın değil Türk futbolunun önemli bir değeriydi. Onun içindir ki, her takımın yöneticisi de yandaşları da oradaydı. Seba'nın birleştirici gücü Dolmabahçe'de "insan harmanı" olmuştu adeta.

Törene katılmak isteyen insanlar Dolmabahçe'ye yöneldiğinden trafik hemen hemen durmuştu, ama bundan hiç kimsenin rahatsızlığı yoktu. Havanın aşırı sıcaklığı ve oluşan neme karşın hem giderken hem de dönüşte Beşiktaş çarşısının içinden Dolmabahçe'ye kadar yürüdüm. Beşiktaş'ı ne kadar özlediğimi duyumsadım. Çocukluğumun geçtiği çarşının ortasındaki Kartal yontusunu izledim bir süre. Her yeri Seba portreleri ile donatılmıştı. Kambur'un Yeri'ndeki yazlık sinema, karşısında Gürel, Çarşı girişinde solda Suatpark sağ da yokuşun başında Yıldz, biraz ileride, solda Mıstık sinemaları ve çocukluğum gözümün önünden geçti.

Süleyman Seba son yolculuğunda bile bize iyilikleri, güzellikleri anımsattı. Ancak Süleyman Ağabey'in ölümü beni üzmekle birlikte korkuttu da. O yaşamdayken, kuraldışı davranışları kabullenmez arada bir de olsa "şerefinizle oynayın" diye kükrerdi. Bundan sonra şerefi bizlere kim anımsatacak? "Vefa" yıllar önce öldü, artık İstanbul'da bir semt adı. "şeref" de Süleyman Ağabey ile birlikte gitmesin sakın!