16 Nisan 2024 Salı
İstanbul 15°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kaçırılmayacak randevular

Tunca Arslan

Tunca Arslan

Gazete Yazarı

A+ A-

Gazeteci, yazar, televizyoncu Sevim Gözay’ın “Sinemaskop Randevular / Sinema-Kent-Kültür Söyleşileri” adlı kitabı, ilginç olduğu kadar verimli bir projenin ürünü. Gözay, bir internet sitesi için, gösterimdeki filmleri kültür sanat dünyamızın tanınmış simalarıyla birlikte seyrederek söyleşiler yapmış, sonunda da ortaya “sinemaya dokunan” değil, sinema kültürünün derinlerine dalan, söyleşi yapılan kişinin “sinema kimliği”ni sunan, öğretici ve keyifle okunan bir toplam çıkmış.  

221 sayfalık “Sinemaskop Randevular” (Esen Kitap), her biri, usta sinemacılarla yapılan söyleşilerin doyuruculuğunu taşıyan bölümlerden oluşuyor. Ümit Ünal’dan Gülriz Sururi’ye, Ceyhun Yılmaz’dan Bejan Matur’a, Itır Esen’den Aylin Aslım’a, Doğu Yücel’den Alin Taşçıyan’a açılan yelpazede 27 sanatçı, “Kış Uykusu”ndan “Birdman”e, “Godzilla”dan “Bir Hurdacının Hayatı”na dek 27 filmi ve çocukluklarından başlayarak sinemaya ilişkilerini, dünün ve bugünün sinemalarını, çalışmalarını anlatıyorlar. Romancılar, oyuncular, yönetmenler, senaristler, eleştirmenler, müzisyenler, yedinci sanata saygılarını sevgilerini dile getiriyorlar sayfalar boyunca. Anımsanan ilk filmler, sinemalardaki ilginç olaylar, “Bir film seyrettim hayatım değişti” dedirten örnekler, aşık olunan yıldızlar... Yalnızca sinema değil, günlük yaşam kültürü ve İstanbul üzerine de çok şey içeriyor elimizdeki kitap.  

Yazar Doğu Yücel, sekiz yaşındayken kaybettiği babası Erkan Yücel’i anlatıyor: “Şakacı biri olduğunu hatırlıyorum. Sürekli şaka yapardı. Yanımda yürürken çaktırmadan yerini değiştirirdi, o yüzden başkasının elini tutmuştum. Çok eğlenmişti. O anı unutamam (...) Gezi sürecinde de babam çok anıldı, onu tanıyanlar ‘Erkan Yücel yaşasaydı Gezi’de çadırını kurar, tiyatro yapardı’ dediler.”  

Hırsızlara da bir lafı var Yücel’in: “Her şehrin sihrini yaratan bazı yerler vardır. İstanbul’u ‘sihirli şehir’ yapan yerlerden biriydi Emek. Sadece sinemamızı değil, bu şehrin sihrini çaldılar.”  

Ceyhun Yılmaz, “Beyazperdede ilk aşkın kimdi?” sorusuna “Itır Esen” diye yanıt verirken, Esen’in benzer soruya verdiği karşılık “Her zaman Richard Gere...” oluyor... Sinemamızdaki senaryo sorunundan söz etmek alışkanlık haline gelmişken, Ümit Ünal “Bunu diyen insanların şunu bilmesi lazım ki aslında yönetmen çıkmıyor. İyi yönetmen yok” diyor...  

MAFYA VE VOLİWOOD 

Kendisi de belirtiyor zaten “röportaj vermeyi sevmem” diye... Ferdi Eğilmez’i konuşturmak pek kolay değildir ama Sevim Gözay bunu başardığı gibi epeyce de konuşturmuş doğrusu. Yeşilçam döneminin namlı yapımcı-yönetmeni, Arzu Film ekolünün kurucusu Ertem Eğilmez’in oğlu, babasını, Yeşilçam’ı, eski kavgaları ve küskünlükleri, babasının yasaklamasına rağmen nasıl sinemacı olduğunu büyük bir samimiyetle anlatmış ki Gözay biraz daha uzun tutsa belli ki başlı başına bir kitap olabilirmiş.  

Günümüzdeki “oyuncu mafyası”ndan söz ediyor Ferdi Eğilmez; talihin yüzüne güldüğü 1-2 bin kişi dışında binlerce oyuncu adayının sokakta boş boş dolaşmasının ister istemez sektörel bir mafya doğuracağını ve doğurduğunu vurguluyor. “Bugün 80 küsur film çekiliyor, bunun 65 tanesi amortisman filmidir. Vergi vermemek için şişirilmiş filmler. Gerçekten sinemaya hizmet için çekilen filmler 10 taneyi geçmez” diyen Eğilmez bir de kavram kazandırıyor sinema sözlüğümüze: “Voliwood”. Açıklaması şöyle: “Hollywood değil, Bollywood değil, ‘voliwood’. Voliyi vurmak için çekilen filmler.”  

Bu arada, “Mafya gelmiştir, Kemal Sunal’ı almıştır Ertem Eğilmez’in elinden” diyor ki yepyeni bir polemik konusu!  

Küçük bir de nazar boncuğu var; Erdem Tepegöz’ün filminin adı “Zenne” olarak yazılmış, doğrusu “Zerre” olacak. (s. 55)  

“Sinemaskop Randevular”, okunması ve kitaplıkların sinema rafında yer alması gereken, arşivlik bir kültür çalışması.