29 Mart 2024 Cuma
İstanbul 11°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kadının adı yok!

Ufuk Söylemez

Ufuk Söylemez

Eski Yazar

Türkiye giderek Arap-Vahabi kültürünün ve bağnaz-yobaz siyasi zihniyetin egemenliğine ve etkisi altına giriyor.

Kadın çağdaş giyim kuşamdan da, aktif çalışma yaşamından da giderek uzaklaştırılıyor.

Atatürk’ün Avrupa ülkelerinden bile yıllar önce seçme ve seçilme hakkı tanıdığı kadınlarımız, kapasitelerini, ideallerini, performanslarını ortaya koyup, kendilerini kanıtlayabilecekleri çalışma yaşamından giderek soyutlanıyorlar maalesef.

OECD tarafından yayınlanan istihdam raporu verileri Türkiye’de kadınların işsizliğinin arttığını, kadının çalışma yaşamından son yıllarda giderek uzaklaştırıldığını açıkça gösteriyor.

TİSK tarafından bu konuda yapılan açıklamalara görede OECD ve AB ülkelerinde kadın işsizliği azalırken, Türkiye’de maalesef artıyor.

Kadını iş hayatı ve sosyal yaşamdan uzaklaştırmaya, eve kapatmaya yönelik zihniyetin iktidarı kadınlar için giderek kabusa dönüyor.

Hergün huncarca işlenen kadın cinayetleri, artık neredeyse kanıksatılan kadına şiddet başını almış gidiyor.

Tabi Türkiye dünyada da cinsiyet eşitsizliğinde her yıl daha kötüye giden bir utanç tablosunun öznesi oluyor.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF) tarafından yayınlanan 2014 yılına ait “Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu” tam ibretlik bir duruma işaret ediyor.

Kadınların durumunu 4 temel kategori ve 16 alt başlıkta değerlendiren bu rapor, dünyada 142 ülkenin durumunu inceliyor.

Türkiye 2013 yılındaki raporda 136 ülke arasında 120nci sıradayken, 2014 yılına ait raporda 125nci sıraya gerilemiş durumda. Yani diğer bir anlatımla 142 ülke arasında, kadınlara yönelik “cinsiyet eşitsizliğinin” en kötü olduğu 18 ülke arasında bulunuyor Türkiye maalesef.

Cinsiyet eşitsizliğinin alt göstergelerine bakıldığında; Ekonomik katılım ve fırsatlar açısından Türkiye’de kadınlar 132nci, Eğitime erişim bakımından 105nci, siyasi güç bakımından 113ncü sırada. Tek iyi olduğumuz kategori sağlık ve hayatta kalma (doğumda cinsiyet oranı ve sağlıklı yaşam beklentisi).

olarak sıralanıyor...

Raporun en acı ve düşündürücü olan tarafı ise kadına karşı en büyük cinsel eşitsizliğin ve ayrımcılığın yapıldığı ülkelerin tamamının maalesef İslam ülkeleri olması.

Halbuki, laik-demokratik sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyetinin kadınlara karşı bu utanç tablosunda yer almaması gerekirdi.

Ancak, laik Cumhuriyet Türk kadınına hak ettiği önemi, değeri ve fırsatları vermiş olmasına rağmen, demokrasiyi amaçları için “tramvay” olarak gören bağnaz, softa, tutucu ve gerici zihniyetin son yıllardaki yayılmacı etkisi ve baskısı, kadını giderek çağdaş yaşamdan da, iş hayatından da uzaklaştırmıştır.

İş bizzat kadınlarımıza ve genç kızlarımıza düşüyor.

Bu gidişata rıza göstermemek ve itiraz etmek en doğal hakları...