20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Karadeniz Rus gölü mü oldu!

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Cumhurbaşkanı devleti temsil eder. Onun dış politika konusunda görüşleri devletin çizgisini yansıtır. En azından, dış dünyada bu böyle kabul edilir. Bu nedenle tüm dünyada cumhurbaşkanları olgunlaşmış devlet görüşlerini açıklarlar. Gerektiğinde, verilecek mesajın etkisini artırmak için az ve de öz konuşurlar. Asla uluorta, rastgele demeç vermezler!

KUZEYDEKİ BÜYÜK GÖL!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Karadeniz konusundaki görüşleri büyük bir şaşkınlık yarattı. Erdoğan, “Karadeniz’in bir Rus gölüne dönüştüğünü!” iddia etti. Daha da vahimi, NATO Genel Sekreteri’nden, “NATO gemilerini Karadeniz’e sokmasını!” talep etti! Hani derler ya, “Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz!” Batı ve NATO, zaten 1991’den bu yana Karadeniz’e girmek için bahaneler arıyordu...
Bir cumhurbaşkanı uluslararası bir konuda sıra dışı söylemde bulunursa, mutlaka bunu kanıtları ile desteklemelidir. “Rus gölü” diyorsanız, şu konuların, en azından birisi gerçekleşmelidir:
Rusya tek taraflı olarak Montrö rejimini tanımadığını ileri sürmüştür!
Rusya, Türkiye’nin ya da diğer bir sahildar ülkenin karasularını, üzerindeki hava sahasını, Arama Kurtarma Bölgesini, Münhasır Ekonomik Bölgesini (MEB), deniz yan sınırını tanımadığını ilan etmiştir.
Rusya, herhangi bir ilanda bulunmadan sahildar ülkelerin Karadeniz’deki egemenlik alanlarında kendi devlet uygulamalarını yapmakta, fiili durumlar yaratmaktadır.
Sıraladığım konularda hiçbir açıklama yapmadan, “Rus gölü!” söylemini dillendirmek, devlet ciddiyeti ve Cumhurbaşkanlığı makamının saygınlığı ile bağdaşmaz!

DIŞ POLİTİKA, JEOPOLİTİK VE STRATEJİ!
Montrö modern Türk devletinin en büyük kazanımıdır. Çünkü bu antlaşma ile Türkiye, Türk Boğazlarında (Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi, İstanbul Boğazı) mutlak bir egemenlik hakkı kazanmıştır. Jeopolitik yasalar Karadeniz’in özel statüde bir deniz olmasını zorunlu kılar. Geleneksel Türk dış politikası da her dönemde bu çerçevede şekillenmiştir. Bu nedenle Karadeniz bir barış ve dostluk havzası, bir istikrar adası olmuştur. Barışın hem anahtarı hem de garantisi Montrö rejimidir.
Batı ve NATO’nun kışkırtıcı girişimlerine Türkiye her zaman set çekmiştir. NATO, 2000’li yıllardan itibaren Karadeniz’de suni tehditler yaratmaya başladı. Kopacak fırtınayı öngören Türkiye’nin devlet aklı hemen tedbir almıştır. Önce Türkiye öncülüğünde, kıyı ülkeleri ile ortak “Karadeniz Deniz Görev Kuvveti (2 Nisan 2001)” kurulmuştur. NATO’nun baskılarını artırması üzerine daha sonra Türk Deniz Kuvvetleri, “Karadeniz Uyumu Harekâtı (1 Mart 2014)” başlatmıştır. Türkiye, NATO’ya şu net mesajı vermiştir: Karadeniz’de barış ve istikrarı tehdit eden sorunlar olsa bile sahildar ülkeler bununla baş edebilecek yetenektedir.
NATO’nun Karadeniz’e girişini engelleyen amiral ve deniz subaylarının neredeyse tamamının tertiplerle tutuklanması tesadüf olamaz!

NATO KARADENİZ’E GİRERSE NE OLUR?
Montrö rejiminin bozulmasının ilk sonucu Karadeniz’de Türk-Rus kavgası olur. Montrö kapsamında ya da dışında Karadeniz’i dolduran NATO gemileri bu denizi ısıtır. Karadeniz önce daimi bir kriz alanına daha sonra çatışma sahnesine dönüşür! Rusya için bu bölge birinci derecede kritik jeopolitik eksendir. Yani, Karadeniz Rusya’nın yumuşak karnıdır. Hiç kuşkunuz olmasın, Rusya bu alanda kendisine yönelik ciddi bir tehdit görürse, hiç düşünmeden tetiğe basar. Eğer ihtiyaç görürse, nükleer silaha sarılmaktan kaçınmaz! Rusya’nın Suriye’de de çıkarları vardır ama Karadeniz kadar yaşamsal değildir. Batı ve NATO asla topa girmez ve çubuklarını tüttürerek Türk-Rus harbini seyrederler...

KAFA İLE GÖVDE BULUŞMAZSA!
Cumhurbaşkanı Erdoğan aklına esip konuştuysa, fazlaca bir önemi yok! Ama Erdoğan, MGK’da tartışılıp karara bağlanan, askerlerin de içinde olduğu bir devlet politikasını ifşa ettiyse, çok tehlikeli ve ciddi bir durumla karşı karşıya kalmış durumdayız! Kafa ile buluşmadıkça gövdenin güçlü olması hiçbir anlam ifade etmez! Erdoğan’ın söylemi tarihi, politik, nesnel, stratejik ve jeopolitik gerçekliklerden yoksundur!
Karadeniz’deki bu yüksekten uçuşun bedeli, Suriye’deki kayıplarımızdan çok daha fazla olur... Kafa üstü çakılırız. Benden hatırlatması!