25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Karanlığın cellatları nasıl yetişiyor?..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Daha önceki gün, Irak’ın Tikrit kentinde bin 700 Iraklı askere ait toplu mezar bulundu... Hepsi IŞİD kurbanlarıydı!.. Halep yakınlarındaki bir köyde ise insanların canlı canlı toprağa gömüldüğü saptandı... 

Görüldüğü gibi IŞİD, yani “Irak-Şam İslam Devleti” adlı Selefi örgüt, şiddetin yöntemlerinde sınır tanımıyor...  

“Klasik” kurşuna dizme, enseye ateş etme, çölde toplu katliam gibi vahşi yöntemler gerici teröristlerin hızını kesmemiş olacak ki, IŞİD bir süre sonra Irak ve Suriye’de farklı cinayet yöntemleri de uyguladı... Yani kan deryasıyla korkuya zirve yaptırmak için!.. 

İnsanlığı utandıran eylemler yalnızca kırbaçlama, toprağa gömerek taşlama, kol kesme, meydanlarda binlerce kişinin gözleri önünde adam boğazlama, bıçakla kafa kesme değildi... Daha beterleri de vardı... 

Ancak şaşırtıcı olan yalnızca teröristlerin bu eylemler sırasında canileşmesi değildi!.. Belki harekete geçme cesaretleri olsa, onlarca IŞİD’liyi bertaraf edecek olan binlerce seyircinin gözlemci kolaycılığına sığınması da uygulanan vahşet kadar acı izler bıraktı... 

Lütfen, IŞID’in meydanlardaki infazları gösteren internetteki fotoğraf ve videolara dikkatle bakınız... Göreceksiniz ki, kimi kaygılı, kimi şaşkın, kimi ürkek, bir çoğu iğrenç suratla gülümseyen, kimileri bir an önce kan görmek için çırpınan yığınlar da var meydanlarda!.. 

Ve ne yazık ki; bir çoğu, vahşeti bir an önce Facebook’a atma uğruna, ellerinde cep telefonuyla bekleyen, insanlıktan çıkmış “insan”lar!.. 

KANLA YAZILAN ŞİDDET!.. 

Kanla kaos yaratmak ve bölgeleri insansızlaştırarak emperyalizme taşsız arazi yaratmakla görevlendirilen sözde “dinci” teröristler, şiddeti dayatarak kazanım elde ederken bırakın “İslam’a hizmet” etmeyi, tam aksine dünya toplumlarında İslam’a öfkeli kitleler de yarattılar... 

Doğrusu, kendilerini “muhafazakar, dindar, dinci” ve “şeriatçı” olarak niteleyen ulema takımından da tepki gelmeyince, IŞİD, “işte İslam budur” şeklinde çok yanlış bir algıyı da kanla dayatmaya devam etti!.. 

Bugünlerde gözden düşen, özellikle de Suriye’nin Kürt bölgesindeki yenilginin ardından yeniden toparlanmaya çalışan IŞİD, şiddetin dozunu artırırken yalnızca toplu olarak kafa kesmiyor, kurbanları canlı olarak uçurumlardan ya da yüksek binalardan aşağıya atarak, “buradayız, hakimiz” mesajı vermeye de çalışıyor...  

Ve tabi ki, bir gün sıranın kendilerine geleceğinden habersiz binlerce gafil de, bu insanlık dışı cinayetleri, insanlığın ayaklar altına alındığı infaz uçurumlarının altından videoya kaydetmeye devam ediyor!.. 

Sözün özü şudur; Suriye ve Irak’ta insanları canlı olarak toprağa gömmeye kadar uzanan şiddette, yalnızca kanlı infazların cellatları değil, aynı zamanda cinayetleri film çekimi izlercesine kabullenen kitleler de suçludur!.. 

CİNAYETİN ‘MÜHENDİS’LİĞİ!.. 

İşte bu kitleler, cahil ve eğitimsiz, hatta psikolojik sorunlu insanları kendine çekmek için iletişim teknolojisinin tüm olanaklarını kullanan IŞİD için potansiyel militan düzeyinde, bilerek ya da bilmeyerek devşirilmeyi bekliyor!.. 

Dün, ülkesine dönmek için Gaziantep’te polise başvurunca yakalanan bir IŞİD militanının öyküsü de yalnızca IŞİD’in eylem yöntemlerini sertleştirmesini anımsatmadı, örgütün cellatları nasıl avladığı ve yetiştirdiğini de gözler önüne serdi... 

Polis incelemesinde; 1 yıl boyunca Suriye’de IŞİD saflarında savaştığı ortaya çıkınca gözaltına alınan 29 yaşındaki Tunuslu Ayoub Fekih, mahkemece tutuklanmış... 

Bir yıldır aranmasına rağmen nedense bulunamayan (!) Fekih’in o kadar süre Antep’te ne yaptığı da bilinmiyor... 

Ancak Fekih, kanlı örgüte nasıl katıldığını anlatırken, IŞİD’in cellat yetiştirme stratejisiyle ilgili ipuçları da vermiş... Bakınız, “kendi iradesi”yle IŞİD’e katıldığını ileri süren dinci terörist polis sorgusunda neler anlatmış; 

“Geçen yıl IŞİD’in amaç ve fikirlerini (!) benimseyerek Suriye’ye gitmeye karar verdim... Tunus’tan bu amaçla Türkiye’ye geldim ve 18 Şubat 2014 günü illegal yollardan Suriye’ye geçtim... Suriye’nin Azez kentinde bulunan örgüt militanları ile buluştuktan sonra Halep’in batısında bulunan ve örgütün Mühendisler Bölgesi olarak tanımladığı eğitim kampına katıldım.” 

ANTEP YOLGEÇEN HANI!.. 

Dinci teröristin, cani yetiştirilen Suriye’deki kampı “mühendis bölgesi” olarak tanımlamasını ve buraya “Türkiye üzerinden” kolaylıkla ulaşmasını sakın göz ardı etmeyiniz...  

IŞİD kampında; askeri ve siyasi eğitim aldığını kaydeden Fekih sorgusunda şu bilgileri de vermiş: 

“Örgüte katıldıktan sonra bana ‘Ebu Usame’ adı verildi. Örgütte silah eğitiminin yanında, adını söylememe gibi konularda da eğitim verildi. Kimse birbirinin gerçek adını bilmez. Militanlar birbiriyle kod isimleri üzerinden iletişim kuruyor. Bize kampta, emirleri sormama ve sorgulamama konusunda da eğitim verildi.” 

Peki, bundan sonrası?.. IŞİD militanı, eğitimin ardından eylem alanlarına gönderildiğini, son olarak Suriye’nin Bap kentinde Esad askerleriyle çatışırken yaralandığını anlatırken şöyle demiş; 

“Bir süre tedavi gördüm. İyileştikten sonra da Tunus’a dönmek için yine illegal yollardan Suriye’den çıktım ve Gaziantep’e geldim...” 

5 ile 10 yıl arası hapis cezası istemiyle yargılanacak olan IŞİD militanının Türkiye’de başlayıp yine Türkiye’de biten IŞİD macerası dinci örgütün yalnızca ülkemizde nasıl palazlandığını anlatmıyor...  

Fekih’in öyküsü, binlerce Türkün de katıldığı IŞİD’in ülkemizi geçiş, barınma ve tedavi merkezi olarak kullanmaya devam ettiğini de kanıtlıyor... Bilmem gafiller IŞİD’ebildi mi?..