20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Kaset, kameraman, senarist!..

Mehmet Faraç

Mehmet Faraç

Eski Yazar

A+ A-

Türkiye’nin muhalif siyaset açısından geldiği nokta ve AKP’nin “seçenek”sizlik çıkmazında rahatlıkla büyümesinde en büyük etken partilerin sinsice dizayn edilmesidir...
Deniz Baykal- Önder Sav ikilisinin 2003’te; Türkiye’yi koruma uğruna “1 Mart tezkeresi” karşısındaki vatansever duruşlarının “intikam”ını almak isteyenlerin, koyunlarında besledikleri çiyanları kullandığından artık kimsenin kuşkusu yok...
Baykal’sız, cılız bir CHP ile milliyetçi oyların AKP’ye akmasıyla zayıf kalacak bir MHP, ancak muhalif siyasetin “dizayn” edilmesiyle mümkün olacaktı...
Hem Baykal’a hem de MHP’li vekillere kaset tuzağı işte bu yüzden kuruldu... Dizayn edilmiş bir muhalefeti güçsüzleştirmek ve partilerin içine rahatlıkla “sız”abilmek için!..
Kaset tezgahlarının ardından AKP’nin nasıl büyüdüğü de ortada... Baştan belli ki, “eski ortak cemaat”in planladığı kaset tezgahına AKP’nin uzun yıllar ses çıkarmaması da arşivlerde...
Ancak CHP ve MHP’den sonra AKP’nin de “şantaj” yöntemiyle dizayn edilmesi gerekiyordu!.. Cemaat militanları iyice palazlanmış olmalıydı ki, Erdoğan’ın makamı ve konutuna dinleme cihazı konulduğunun ortaya çıkması, cemaatin sinsiliğini deşifre etmeye başladı...
İşte AKP, 2013’ten itibaren cemaate savaş açarken ve de Erdoğan’ın, “kaset olayının arkasında cemaat var” demesinin ardından, 12 Şubat 2014’de bu köşede, şu satırlar da yer aldı;
“Aha buraya yazıyorum; Deniz Baykal’a yönelik ahlaksız kaset tezgâhının failleri ortaya çıkartılacak... ‘Hayırdır, bir şey mi duydun demeyin’ bana... Bence Başbakan Erdoğan, kasetin senaristini de yönetmenini de kameramanını da çok iyi biliyor!.. Bu tezgâhın ardında hangi gücün bulunduğunu, nihai hedeflerinin ne olduğunu da saptamış olmalı Erdoğan... Tezgâhın ardındaki iradeyi de, taşeronlarını da, Truva kısraklarını da!.. Hatta CHP’deki kavgalı bir kurultayın ardından, ‘Baykal’ı sokağa çıkamayacak hale getireceğim’ diye tehditler savuranı da keşfetmiş olmalı Erdoğan!.. Bu kaseti kim finans etti, kim ‘benzinlik’ alacak kadar köşeyi döndü, kaset çıkınca kim şampanya patlattı, kime vekillik sözü verildi, Erdoğan artık her şeyi biliyor olmalı...”

Brütüs timsah!..
Yukarıdaki yazının üzerinden iki yıl geçti... Bu süreçte köprülerin altından çok sular geçti!..
Velhasıl 15 Temmuz “darbe” girişimi yalnızca cemaatin dağıtılması sürecini zirveye çıkartmadı, partilere sızan Fethullahçıların siyasetin dizayn edilmesinde nasıl rol aldıkları, kaset-şantaj kumpasını nasıl kullandıkları da deşifre olmaya başladı...
İşte önceki gün MHP’li vekillerle Baykal’a kaset tuzağı kuran “çete”nin kolları kıskaca alındı...
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma kapsamında, gözaltı kararı verilen 89 kişiden 36’sı yakalandı, 53 şüpheli aranıyor.
Gözaltına alınanlar arasında 34 polis bulunuyor.
Evet; Medyaya yansıdı Baykal’a tezgah kuran çetenin figüranları, eve giren “çilingir”, kamerayı yerleştiren sapık ve destekçileri gözaltında... Demek ki en azından bir bölümünün kimliği “önceden” biliniyormuş!!!
Sırada işbirlikçi Truva kısrakları var!!! Yani Baykal’ı jurnalleyen Brütüs, kaseti “banka kasasında sakladığı” yazılan iblisler ve olayın ortaya çıkmasından çok kısa süre önce Kanada’ya giderek görüntüleri servis eden “timsah” ile medyadaki yardımcılarının gerçek yüzleri de ortaya saçılacak...
İşte o zaman yalnızca CHP’nin bir kaset tezgahıyla dizayn edilmesi değil, aynı zamanda bu rezaletten nemalananlar da tek tek deşifre olacak!!!
Velhasıl “ağacın kurdu içinde” de olsa, dışında da olsa, hiç kuşkunuz olmasın bu çağda hiçbir şey gizli kalmıyor, kalmayacak!.. Ve de siyasette yükselişleri tesadüf olmayanlarla destekçilerinin canı çok ama çok yanacak!..

Hizbullahi, Fethullahi!..
“FETÖ/PDY” yönelik soruşturma kapsamında, “elebaşı” Fetullah Gülen’in de aralarında bulunduğu 19’u tutuklu 43 şüpheli hakkında Edirne Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, “örgütün ‘gizlilik’ temelinde ilerleyen haberleşme yöntemleri”ne de yer verilmiş...
İddianamede, “örgüt için haberleşme, talimatların alınıp verilmesinin, gelişmelerin güvenli ve zaman kaybetmeksizin aktarılmasının, faaliyetlerin sağlıklı bir şekilde yürütülmesinin yaşamsal öneme sahip olduğu” belirtilmiş...
Örgütün en önemli haberleşme aracının GSM hatları olduğu ifade edilirken, “kiralık hatlar vasıtasıyla kriptolu IP telefon kullanılması, özellikle yurt dışındaki okullarla irtibatta kullanılan yöntemlerdendir” denilmiş...
“Kurye”nin en güvenli iletişim ağı olarak tercih edildiği kaydedilen iddianamede, bunun dışında internet üzerinden haberleşmeyi sağlayan programlardan da “şifreli” olarak iletişim kurulduğu vurgulanmış...
Cemaatin kullandığı en şaşırtıcı haberleşme yöntemine de şöyle dikkat çekilmiş;
“Örgüt toplantılarında verilen talimatlar ufak kağıtlara yazılmakta hatta bunların lüzumu dahilinde yok edilebilmesi için yenilebilir özellikte olması sağlanmaktadır...”
Yukarıdaki iddianamedeki bilgilerin sıralanmasının asıl amacı ne biliyor musunuz?.. Şu “yenilebilir” denilen şifre yazılı kağıtlar!.. Yani bilinen adıyla “pelur kağıt...”
Peki, daha önceleri kim kullanıyordu bu yöntemi?.. Şaşıracaksınız ama bir dönem Fethullahçı polislerin göz açtırmadığı Türk Hizbullahı’nın militanları!..
Şaşırtıcı değil mi; Fethullahçı polisler Hizbullah tetikçilerinden yalnızca örgütsel bilgileri öğrenmemişler, “gizlenme yöntemleri”ni de bir güzel kapıvermişler!..